YÜZÜNÜZ KIZARMAYACAKSA!
Talat Yavuz
26 Eylül 2022 Pazartesi 18:27
Ekonomik krizin etkilerini azaltacak adımların arka arkaya atıldığı, dünyanın nükleer savaş tehdidini konuştuğu zor bir dönemde ülkemiz seçime doğru yol alıyor. Muhalefet, kriz ateşini söndürecek, umudu yeşertecek bütün girişimleri karalamak için elinden geleni yapıyor. Neredeyse ülke yangın yerine dönse, ateşe sırtlarını dayayıp ısınacaklar.
Ülkemizde oluşan siyasi ve ekonomik dengeler doğal olarak sendikal ortamı da etkiliyor. Yangın ateşinde ısınacak tipler burada da fazlasıyla var. Bölünenler, kılık değiştirenler, kendilerine yeni yer arayanlar derken sendikal ortam tam bir laboratuvara dönüşmüş durumda.
Böyle dönemlerde acayip tipler ortaya çıkıyor ve acayip işler yapıyorlar. Bu tipleri görünce aklıma hep şu ibretlik tablo geliyor. 7 Haziran 2015 seçimleri yapılır ve Ak Parti, hükümeti kuracak sayıya ulaşamaz. Uzun yıllar üst düzey görev yapmış bir MEB bürokratı ders niteliğindeki şu sözü söyler: “Şimdi ülkücüyüm diye beni görevden alırlar.”
Bugünlerde bazıları kirli servetlerine bakmadan, kurdukları internet siteleri üzerinden gariban memuru, sözleşmeli öğretmeni savunan temiz basıncı rollerine bürünmüş durumda. Gerçek adıyla yazdığı yazıya takma adıyla cevap veren sonradan görme tipleri şaşkınlıkla izliyoruz.
Ekmeğini yediği teşkilatın bütün ilkelerini yerle bir eden, ar damarı çatlamış, utanmaz ve uslanmaz tipleri hayretler içinde izliyoruz. Sendikamıza karşı kurdukları şer cephesinde her gün ürettikleri yalan, iftira ve çarpıtmalarıyla gündem olmaktan haz duyan bu tipleri yeniden topluma kazandırmak bir hayli zor olacağa benziyor.
Savaşın, terörün, doğal afetlerin, ekonomik bunalımların insanlığı tehdit ettiği, dünyanın dengesinin bozulduğu bir dönemde yaşanan dönemsel sıkıntıları istismar ederek, verdiğimiz mücadeleyi, elde ettiğimiz kazanımları yok sayabileceklerini zannediyorlar.
Bugünlerde sendikamıza saldıranların geçmişe dair yaraları, ulaşamadıkları hayalleri ve esiri oldukları hırslarını göreceksiniz. Organize olmuş profesyonellerin kucağına düşmüş zavallıları göreceksiniz.
Yaptıklarımızı anlamak istemeyenler, attığımız özgürlük adımları yüreklerine oturanlara baksınlar. Ahmaklar anlamasa da onlar ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı çok iyi biliyorlar. Bir ülkede özgür ve eşit değilseniz, seçkinlerin, egemenlerin size layık gördükleriyle yetinen kul mesabesindesiniz demektir. Aldım zannettiğiniz kazanımlar pamuk ipliğine bağlı demektir.
Biz önce vesayeti yıktık, kocaman özgürlük adımları attık, sonra da adım adım kazanımlar biriktirdik. Eşi başörtüsüyle çalışan, kendi kot pantolonuyla mesaiye giden ve dönüp yetkili sendika ne yaptı ki diye soran arkadaşım kendini inkâr ediyor demektir.
Ne mi yaptık, çok şey yaptık. Toplu sözleşme hakkını, 3600 ek göstergeyi, nöbete ücreti aldık. Ek dersleri, sınav ücretlerini artırdık, taban aylığa zam aldık, ek ödeme problemini çözdük, banka promosyonlarını aldık… Bizden öncekiler ne aldı peki?
Hırslarına yenilen, rotasını kaybeden ve ayarı bozulan gözü dönmüşlere seslenelim; zor günler gelir geçer, sendikal mücadele örgütlemeye, üretmeye, insanlara hizmet etmeye, kardeşliği büyütmeye devam eder.
Siz, eğer bir gün yüzünüz kızarmayacaksa devam edin. Yazı yazın, yorum yapın, iftira atın, zan altında bırakın, saldırın, ihanet edin, küçülün, suçlayın, yapılanları yok sayın, serbestsiniz. Bizi bilen bilir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi