22 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara15°C

YÜRÜMEK

Coşkun Otluoğlu

31 Ekim 2022 Pazartesi 16:44

İnsan bir yol yürür. Bu yolun sonunda başarılı olabilmesi için son nefesini teslim ettiğinde “kul” olduğunun göstergelerine bakılır. Fazla artistliğe gerek yoktur: Ölüm var!

Nihayetinde melek değiliz, günahtan, hatadan beri değiliz. Yalnız esas gaye onunla aranın iyi olmasıdır. Senden razıysa en büyük mükafat budur. Daha ne ister fâni olan. Ne mutlu.

Ne var ki yolun durumuna ve kendi ahvalimize göre bazen kalbimiz, bazen beynimiz hastalanabilir. Bu da insan oluşumuzun eksikliğidir. Makine değiliz; dedim ya melek de değiliz! Zaten kaçınılmaz biçimde ihtiyarlamak ve bedenen de çaresiz kalıp çer-çöp olacak ve toprağa karışacağız.

Ve tabii bütün insanlar için geçerli:

“İçinizden bir kısmı, biraz bir şey bildikten sonra bebekler gibi hiçbir şey bilmez hâle gelmesi için ömrün en düşkün bunaklık çağına bırakılır.”

Test yahut Deneme

İnsanın insana yaptığını ve hatta kişinin kendisine yaptığını kimse yapmamıştır. Kendisini insanların üzerinde tahakküm kudretinde görenler; iman, ahlak ve hatta bazen anlamak veya anlamamak gibi zihni denemelere tabi tutmak hakkını elinde zannederler hep güçlü olanlardır.

Daha da ileri gidip farkında olsun veya olmasın herhangi bir otoritenin gücünü kendine devşirmiş olanlar; bu otoritenin yetki ve imtiyazlarının kendilerine itaate mecbur bıraktıkları halk yığınlarını kendilerine hizmet etmelerinin vatandaşlık görevi olduğunu adlandırabilirler.

Öyle ki bu durum için ne bir vicdan ne bir gönül rahatlığı ne de bir ahlaki kaide telakki ederler. Varsa yoksa ellerinde bulundurdukları güçtür.

Oysa nihayetinde bizi test eden veya deneyen sadece o değil midir? İnsanları test ettiklerini sananları da o test etmiyor mu?

“Gerçek şu ki zâlimler kurtuluşa eremezler.”

            “Düşünmez misiniz?”

“Akıl erdirmez misiniz, aklınızı çalıştırmaz mısınız?”

 

Hareket

Gerçek yürümeyi aksiyonerler yapar. Yani icra, fiil. Gerçekleştirme.

Koordinasyon, planlama, teşkilatlanma ve harekete geçirme.

Teorik olanlar da tabii ki önemli. Ancak harekete geçme ve eylemi gerçekleştirerek sonuca varmak asıl gayedir. Yoksa yıldızlı sözlerle çoğunlukla hiçbir yere varılamaz. Şu yapılmalı, bu yapılmalı gibi öğütler ve telkinler, akıl vermeler herkesin işidir ancak harekete geçmek ve eylemi sonuçlandırmak er kişinin işidir.

Bugün İslam düşüncesinin sonuçlandırılmamasının esas nedeni budur. Tarihsel süreç incelendiğinde geldiğimiz yer Batı ile münasebetlerimizde fert ve toplum olarak sorumluluklarımızın temelinde koordinasyon ve eylem eksikliği gelmektedir.

Mesela, karşı durduğumuz bir düşüncenin eyleme geçmiş biçimini idrak ediyoruz. Yani teorik olarak hem karşı duruyoruz hem de karşı durduğumuz şey eyleme geçmiş biçimiyle bizim tavır ve hareketlerimizle vücut buluyor.

Şöyle ki: Amerika’ya karşı duruyoruz ancak Amerikan ürünlerini tüketmekten geri durmuyoruz. Faize karşı duruyoruz ancak faizle iç içe geçmişiz. Allah’ın ayetlerini okuyoruz, ezberliyoruz ancak uygulamıyoruz.

“Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz. Ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar.”

Başka söze ne hacet.

 Nahl, 70,

En’am, 135,

Hûd 30, Mü'minun 85,

Hûd 51, Mü'minun 80,

 Hadis-i Şerif.

 
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.