YERLİ FİRMALARA BEŞLİ ÇETE DEMENİN KÖTÜLÜĞÜ
İbrahim Ciminli
19 Mart 2023 Pazar 19:23
Ekonomik ve siyasi istikrarın olmadığı bir ülkede ister yerli, ister yabancı olsun hiçbir firma yatırım yapmaz. Türkiye, son 20 yılda yakaladığı ekonomik ve siyasi istikrarla yatırımcıların dikkatini ve ilgisini çekti, uzun vadeli yatırımlar ülkemizde yapılmaya başlandı. Bunun en önemli taşıyıcı sektörü de özellikle alt yapı yatırımları yapan inşaat sektörüdür. Dünyanın bütün ülkeleri yatırımcı çekmek için büyük teşvikler verirler. Yerli yatırımcıları daha çok teşvik ederler. Hatta ülkelerin liderleri kendi ülkelerinin şirket temsilcileri ile yurt dışı ziyaretleri yaparlar. Milli şirketlerini başka ülkelerde iş yapabilmeleri için tanıtırlar. Bizde de aynısı olmaktadır.
Ancak muhalefet; yerli ve milli firmalarımızı itibarsızlaştırmak için elinden geleni yapıyor ve ülkemize büyük zarar veriyor. Bunu sürekli tekrar ettikleri için de kasıtlı yaptıklarını düşünüyorum. Bu, Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür, kötülük vadederek iktidara talip olunmaz. Yerli ve milli firmalarımız, ülkemizde yaptıkları işleri referans göstererek dünyanın diğer ülkelerinde de iş alırlar. Bunları itibarsızlaştırmak, ülkemizin güçlenmesine de darbe vurmaktır.
28 Şubat 1997, nam-ı diğer “28 Şubat” zulmünde; toplumun dindar kesimlerine, sivil toplum örgütlerine ve şirketlere haksız ve hukuksuz zararlar verilmiş, sadece, Refah Partisi’nin kapatılması ile kalınmamış, yerli ve milli şirketler hedef alınmış, yabancı firmalara gün doğmuş, müteşebbislerimizin motivasyonu kırılmıştır. Birçok firmanın batmasına ya da yabancı firmaların eline geçmesine sebep olunmuştur. Üretim ve ihracatımıza büyük darbe vurulmuş, ithalat artmış, yabancı ülkelerin üretim ve ihracatına bir nevi destek verilmiştir. Türkiye’de işsizlik artmış, neticede 2001 ekonomik krizine yol açılmıştır.
İmam-Hatip Liseleri ve Meslek Liselerinin önü katsayı uygulaması ile kesilmiştir. Bunun da üretim, sanayi ve teknoloji sektörüne büyük zararı olmuştur. Finans sektörü, bankalar batmıştır.
Yani 28 Şubat; milletini ve milletinin bütün değerlerini vatan gibi koruması gereken ordumuzun içindeki bir kısım askerlerin, kendi milletine karşı açtığı bir savaştır. Milletin, vatan koruması için verdiği silahı millete çevirmiştir. 15 Temmuz darbe girişimi de aynı merkezden yönetilen ve dış istihbarat örgütleri tarafından yönlendirilen bir ihanetti. Milletin silahları, tankları, topları, uçakları millete çevrilmiş ve 252 vatandaşımız şehit edilmiştir.
28 Şubatın bize gösterilen yüzü laiklik idi. Ancak işin hakikati, bazı basiretsiz general ve askerlerin Amerika tarafından aldatılarak, kendi ülkelerine ve halkına kötülük ettirilmesiydi. Sonuçta hükümet devrilmiş, milletin sevdalısı Rahmetli Başbakan Necmettin Erbakan görevden el çektirilmiş, ülkemiz hem madden, hem de manen büyük zarar görmüş, ülkenin maddi zararı 200 milyar doları aşmıştır.
Maalesef millet ittifakının en önemli bileşenleri hukuku hiç dikkate almadan, siyasi bir 28 Şubat vadediyorlar. Tehditle ve korkutarak iktidara geleceklerini düşünüyorlar. Terör suçlularını, siyasi suçlular gibi göstererek serbest bırakacaklarını söylüyorlar. Bu koskoca bir siyasi akıl tutulması ve basiretsizliktir. Kendilerinden taraf olmadığını düşündükleri firmaları, aynı kafayla tehdit ediyorlar.
TOGG’u beş babayiğit firma bir araya gelerek üretti. Yeni bazı köprü ve otoyolları konsorsiyum oluşturan beş firma yaptı. Beşli çete diyerek milli ve yerli firmaları tehdit etmek vatanseverlikle bağdaşmaz.
Baykar’a dokunacağız demek, milli savunmadaki gelişmeyi durduracağım demektir.
Kapatacağım, yıkacağım, asacağım, keseceğim söylemleri ile siyaset yapmak ve iktidara talip olmak nasıl bir siyasi acemilik, hoyratlık ve kabalıktır. Adeta dikta rejimi vadediliyor. Bu söylemlerle iktidar olunabilir mi? Kaos vadederek seçim kazanılabilir mi? Tehditle halkı korkutacağını düşünenler hüsrana uğrarlar.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.