22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara11°C

YENİDEN BAŞLIYORUZ

Talat Yavuz

12 Aralık 2022 Pazartesi 14:05

Otuz yıllık sendikal mücadelemiz, zor ancak çok daha anlamlı bir aşamaya geldi. Seçimlerimiz geride kaldı, şimdi yeniden tazelenme ve her zamankinden daha çok kenetlenme ve çalışma zamanıdır.

Özellikle son yirmi yılda edindiğimiz tecrübeyle; geçmişten getirdiğimiz zorluklarımızı, ülkemize has problemlerimizi ve yoğun tempodan kaynaklı biriken hassasiyetleri irdeleyerek, bizi bekleyen daha çetin bir mücadeleye girişeceğiz.

Geriye dönüp baktığımızda; köklü tarihine rağmen batı karşısında zaten özgüven problemi yaşayan bir milletin, içindeki zorba egemenler tarafından dışlanmış, hakları elinden alınmış, ezanı susturulmuş, okulları kapatılmış, özetle devletin bütün mekanizmalarından yıllarca uzak tutulmuş bir kesimini, tutup ayağa kaldırma, devleti ile barıştırma, yasakçı devleti dönüştürme mücadelesi verdiğimiz görülecektir.

Bu çetin mücadele elbette insan kaynağı ile verilmektedir. Her dönemin kendine has özellikleri, imkânları ve zorlukları olduğu gibi her fikir ve aksiyonu oluşturan insanların da belli avantajları ve belli zorlukları vardır.

Bir örgütlü mücadele; söylemde haklılığının yanında, basında, bürokraside, siyasette, iş dünyasında vs. etkinliği kadar güçlü ve etkilidir. Bu durumun farkında olan kurum ve kuruluşlar, her alanda insan yetiştirmenin ve var olmanın önemini bilirler.

Sözün burasında sendika olarak zorlandığımız alanın tam da burası olduğunu tespit edelim. En başta belirttiğim insan kaynağımıza ve ülkemize özgü şartlar burada devreye giriyor.

Başlangıçta hiç tecrübemizin olmadığı ve alt düzeyde de olsa yer almaya başladığımız devlet kademelerinde, başarılı olan arkadaşlarımızı bile bir anda sistemin dışına iten bir mekanizma var ve giderek güçleniyor.

İnsan kaynağımızın sınırlılıklarını gidermenin yolu, sistemin dışında kalarak kendi içimizde didişmekte değil buralardaki bariyerleri aşmaktadır.

Sendikamızı bir okul gibi düşünürsek, kuruluşundan bugüne kadar hizmet eden, ter akıtan, emek veren her bir arkadaşımız, sendikal görevinden sonra bu misyonla hareket ederse, yeni yollar, yeni imkânlar ve yeni mücadele alanları açarsa, buralarda kalıcı olursa, yukarıda özetlediğim anlamlı mücadelenin bir ömür kahramanı olur.

Sendikamız etrafında son dönemde yaşanan tartışmaları, yıllar içinde yetişen kadronun hedef olması, geldiği mevkilerde tutunamaması ve çeşitli gerekçelerle tekrar sendikaya dönme refleksi olarak görmek gerekiyor.

Gittiği görevde başarılı olan, yol açan, yanına yeni arkadaşlarını alabilen ve mücadeleye o alanda devam edebilen misyon sahibi bir sendikacı, geriye dönerek, yersiz bir tartışmanın anlamsız bir parçası olmaz.

Sendikamız çıkış manifestosuyla, verdiği mücadele ve bugüne kadar yaptıklarıyla yerli yerinde durmaktadır. Başta özetlediğim mücadele bitmiş, her şey güllük gülistanlık olmuş da değildir. Her bir eleştiriye verilecek cevabımız da vardır.

Susuyorsak, sorumluluğumuzdandır. Eleştirinin de bir ahlakı, ölçüsü ve adabı vardır. Bize yapılanın dışında hiçbir sendikada görmediğimiz sistematik çarpıtma, yıpratma, iftira ve saldırıları yapanların, katkı sunmaktan öte ulaşmak istedikleri bir hedefleri olsa gerekir.

Teşkilatlar kanun, tüzük, ilkeler, kurallar ve teamüllerle yönetilir; oluşan problemler yine kanun, tüzük, ilkeler, kurallar ve teamüllerle çözülür. Yaşanan küçük problemler, birilerine haddi aşma, aklına geleni söyleme ve disiplinsizlik yapma hakkı vermez.

İyi niyetle, yerinde ve zamanında yapılan eleştirilerin kıymetini bilerek; kendi çelişkilerini çözemeyenlerin, huzura çıktığında yüzü kızaracakların, daha önce kendisinin de içinde olduğu sıradan işleri şimdi eleştiri diye ortaya saçanların bize verebileceği hiçbir şey yoktur.

Bize düşen işimize bakmaktır, çalışmak, üretmek ve koşmaktır. Her şeyden önce otuz yıl önceki çıkış hikâyesini hatırlamak ve binlerce insanın emeğine saygı duymak gerekir.

Sendikal mücadelemize emek ve gönül vererek yeniden görev alan bütün teşkilat mensubu arkadaşlarıma şu anlamlı sözle seslenmek isterim; “Bir iş üzerinde çalışırken sessizce çalışın, bırakın asıl gürültüyü başarınız çıkarsın.” ( Ritu Ghatourey) Siz suyun üstünde yürüseniz bile “yüzme bilmiyor” diyen olacaktır, o yüzden siz işinize bakın diyorum.