YENİ MEB TASARISI
Hazırlanan tasarıda aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte öngörülen sınav uygulaması bazı yönetilemez sorunlara kapı aralayacaktır. Aday öğretmenlikten öğretmenliğe geçişte uygulanacak sınava katılmanın, adaylık döneminde herhangi bir disiplin cezası almamış olmak ve performans değerlendirmesine göre başarılı olmak şeklinde iki şarta bağlanması; aday öğretmenlerin yoğun bir idari baskı altında iş güvencesi olmaksızın görev yapmalarına neden olacaktır.
Öğretmenlerin hem meslek öncesi hem de görev sırasında oldukça fazla sayıda (görevde yükselme, unvan değişikliği, eğitim kurumu yöneticiliği vb.) sınavla karşı karşıya kalmaları, öğretmenlerin kendilerine yönelik sınavlara hazırlanmaya yoğunlaşmalarına, diğer bir ifadeyle öğrencilerin ikinci plana atılmalarına neden olabilecektir.
Uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarını mahkeme kararıyla elde eden ancak temyiz sürecinde kararlar aleyhlerine kesinleşen öğretmenlerden, unvanlarının iptal tarihinden önce kendilerine yapılan ödemelerin geri alınmaması, iyi niyetli ve öğretmen camiasında bu konuya mahsus oluşan gerginliği azaltacak bir düzenlemedir. Madde kapsamının tarih ve içerik boyutuyla netleştirilmemesi, maddenin yeniden düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır.
Diğer taraftan, söz konusu düzenlemeyle kariyer basamakları uygulamasından vazgeçildiği izlenimi uyanmaktadır. Kariyer basamakları konusunda Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararındaki gerekçeler doğrultusunda yeni bir düzenleme yapılma beklentisi mevcutken, 1739 sayılı Kanun’un 43. maddesinin kariyer basamaklarına ilişkin iki fıkrasının yürürlükten kaldırılması, lisansüstü ve doktora eğitimlerini tamamlamış olmakla uzman öğretmen ve başöğretmen olma beklentisi taşıyan öğretmenlerimizi hayal kırıklığına uğratmıştır.
Okul ve Kurum Müdürlerinin, İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür Başyardımcısı ve Yardımcıların ise Okul veya Kurum Müdürünün inhası ve İl Milli Eğitim Müdürünün teklifi ile Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilmesini öngören kısım tasarıdan çıkarılmalıdır.
Mevcut eğitim kurumu yönetici atama ve yer değiştirme süreci, uzun süredir devam eden müzakereler ve yargı kararları çerçevesinde şekillenmiş olup, atama ve yer değiştirme sistemi mevcut haliyle oturmuş durumdadır. Eksiklikleri olsa da mümkün olan en yüksek seviyede objektif, adil ve eşitlikçi bir sistemdir. Kazanılmış hak kayıplarına neden olacak bu türden bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığı gibi, uygulamada çok sayıda sıkıntıya ve dava sürecine neden olması da muhtemeldir.
Şu anda var olan yazılı ve sözlü sınavda başarılı olmaya dayalı atama sürecinin yerine, objektifliği, denetlenebilirliği ve ölçülebilirliği son derece kuşkulu, idareye ucu açık bir takdir hakkı bırakan atama sürecinin getirilmek istenmesi, eğitim kurumlarında tecrübe ve bilgi eksikliğinden kaynaklı yönetim zafiyetinin yanında kurum içi huzur ve düzenin bozulması gibi bir riski de beraberinde taşımaktadır.
Özre bağlı yer değiştirme kapsamında değerlendirilecek özürlerle ilgili olarak ‘’bakanlıkça belirlenen’’ ibaresi, kanunla sağlanan hakkın belirsizliği sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle, madde içerisinde en azından özür gruplarının bir bölümünün tahdidi nitelikte olmayacak şekilde sayılması uygun olacaktır. Özre bağlı yer değiştirme işlemlerine ilişkin dönemsel sınırlamanın kaldırılarak, sağlık özrü ile özel hayatı etkileyen sebeplere ilişkin yer değiştirme işlemlerinin yarıyıl ve yaz tatili ile sınırlı olmaksızın gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
İl eğitim denetmenleri ile bakanlık denetçilerinin, bakanlık denetmenliği çatısı altında birleşip birleşmeyeceği hususunun netleştirilmesi ve bu birleşmenin hâlihazırdaki il eğitim denetmenleri açısından nasıl bir değişiklik oluşturacağı hususu netleştirilmelidir.
Diğer tarafta, üniversiteden yeni mezun olanlar il eğitim denetmen yardımcılığı sınavına katılabilirken, öğretmenler açısından sekiz yıllık bir hizmet süresinin öngörülmesi (sadece KPSS’ye katılmadıkları için) adil bir çerçeve olarak gözükmemektedir. Bu nedenle bu sürenin dört yıldan fazla olmamak üzere yeniden belirlenmesi daha uygun olacaktır.
Tasarıyla, dershane ve öğrenci etüt merkezlerindeki öğretmenlerden sigorta primi ödenmiş çalışma süresi 6 yıl ve daha üzeri olanların 657 sayılı Kanun’un 48. maddesinde öngörülen genel şartlar ile öğretmen kadrosuna atanabilmek için aranan özel şartları taşımaları halinde başvuruları üzerine KPSS’ye girme şartı aranmaksızın Bakanlıkça yapılacak sözlü sınav sonucuna göre MEB bünyesindeki öğretmen kadrolarına atanmaları öngörülmektedir.
Atama bekleyen 300 bine yakın öğretmenin olduğu bir ortamda KPSS ve alan sınavı şartı aranmaksızın Bakanlığa ayrılmış öğretmen kadrolarına, dershane ve etüt merkezi öğretmenlerinin atanması, atama bekleyen öğretmenlerin haklarının ihlalini teşkil edecektir. Bu itibarla, dershane ve etüt merkezi öğretmenlerinden Bakanlık kadrolarına atanacaklar yönünden 2014 yılı için ayrılan öğretmen kadrosu kontenjanına dokunmaksızın yeni kadro tahsisi yapılmalıdır
Dershaneler, okullarda oluşan program sorunları ve atalet nedeniyle alternatif eğitim kurumları ve bir tampon kurum hâline gelmiştir. Eğitimde belli bir kaliteyi yakalayıncaya kadar bunların birer okul dışı destek hizmeti sunan yardımcı kurum hüviyeti almalarının sağlanması eğitimde oluşan boşluğu gidermek için bir gerekliliktir.
Tasarıyla dershanelerin özel okula dönüşümü konusunda getirilen teşvikler önemli olmakla birlikte, dershanelerin çoğunluğunun verilen teşvike rağmen özel okula dönüşme imkân ve potansiyeli olmadığı dikkate alınarak, dezavantajlı ailelerin çocukları için devlet tarafından finanse edilecek okul dışı eğitim destek programı veren kuruluşlar haline getirilmeleri, başarı sağlama ölçütleri ve şartları getirilmek koşuluyla bu kurumların işlevsel hâle getirilmesi mümkün olacaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevleri, personeli ve teşkilat yapısına ilişkin olarak birçok önemli değişiklik içeren kanun tasarısında yer alan değişiklikler yeniden gözden geçirilmelidir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.