24 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Ankara0°C

YENİ DÖNEME DAİR

Talat Yavuz

17 Ekim 2022 Pazartesi 15:43

Son yıllarda dünyada ve ülkemizde sendikal mücadeleyi derinden etkileyen önemli gelişmeler yaşanıyor. Bir önceki ABD başkanının başlattığı gümrük savaşları, salgının etkisiyle derinleşti ve dünyanın yerleşik üretim-tüketim-dolaşım sistemi temelden sarsıldı. Rusya-Ukrayna savaşı ise ülkeler için tahıl, güvenlik ve enerji krizi demekti.

Ülkemizde 15 Temmuz hain darbe girişimi, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bugünkü siyasi dengeleri ortaya çıkardı. Güvenlik politikalarının öne çıktığı böylesi bir dönemde yeni sistemin zorladığı ittifaklarla siyaset, nerede durulacağı belli olmayan bir savrulmanın içine düştü. Klasik sağ-sol söylem birbirine karıştı, kim sağcı kim solcu belli değil artık.

Siyasi gelişmeler, kazanımları ile değil sadece ideolojileri ile öne çıkan bazı sendikaları derinden etkiledi. Siyasete paralel bölünmeler yaşandı. Ekonomideki hareketlilik ise çetin mücadeleler sonrası elde edilen kazanımları yetersiz duruma düşürerek, yetkili sendikaya daha büyük sorumluluklar yükledi, baskıyı artırdı.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi; siyasi yönü zayıf, iletişim özürlü, sivil toplumla çalışmaya yatkın olmayan, kıymeti kendinden menkul bakanlar gerçeğini önümüze getirdi. Şartların giderek ağırlaştığı dönemde, taraflarla doğru iletişim kurulmadan atılan özensiz adımlar ve yüzde bir örgütlenme sınırının iptali, birçok merdiven altı sendikayı ortaya çıkardı. Problemden beslenen bu haşere yapılar, sendikal mücadeleye zenginlik katamadıkları gibi yılların birikimlerine yazık ettiler.

İşte ana hatlarıyla özetlemeye çalıştığım bu şartlar altında sendikamız, yedinci olağan kongre dönemini yaşıyor. Kongreler fikir üretmenin, kadro örgütlemenin, gelecek planlamasının ve strateji belirlemenin en önemli platformlarıdır.

Dünyada ve ülkemizdeki gelişmeler sendika yöneticileri olarak bizlere özetle şunu söylüyor:

Sendikacılığı dünya ölçeğine taşıyarak, ülkelerin ekonomilerini olumsuz etkileyen tehditlerle mücadele edecek, ekonomik bağımsızlığı koruyacak, ülke kaynaklarının sömürülmesine izin vermeyecek bir mücadele başlığı açılmalıdır. Bunu yapabilmek için uluslararası örgütlenmeye, raporlar yazmaya ve baskı grupları oluşturmaya ihtiyaç vardır.

Ülke içinde kaynakların israfına, yolsuzluğa ve adaletsiz dağıtıma karşı daha etkin mücadeleye girişmek gerekmektedir. Görüyoruz ki bütün iyi niyetli çabalara, kurulan denetim mekanizmalarına rağmen bu mücadelede sivil toplum denetimine daha çok ihtiyaç vardır.

Ülkemizde yürürlüğe giren yeni sistem iyi analiz edilerek, emekli, işçi, memurlar için olumsuzluk üreten yönlerine öneriler getirilmeli, bu konuda raporlar yazılmalıdır. Yasal düzenlemelerin bütün süreçleri denetlenmeli, sivil toplumun katkısı, denetimi idarenin keyfine bırakılmamalı, sisteme bağlanmalıdır.

Sendika yasası yeniden düzenlenerek uluslararası standartlara uygun hale getirilmeli, yetkili sendika sistemin aktif kontrol mekanizması olmalıdır. Yetki-sorumluluk-yasal imkânlar dengesi gözetilerek, her türlü baskıya maruz kalan yetkili sendikanın, en azından işçi sendikalarına sağlanan hak ve imkânlara kavuşturulması gerekmektedir.

Ülkemizde sendikal mücadeleye dair tartışma ortamının, sürekli değişen ve ağırlaşan yeni şartlara karşı ufuk açıcı, yol gösterici, üretken hale gelebilmesi için görev yine sendikacılar olarak bizlere düşmektedir. Aksi halde dertlerine çare arayan işçi, memur çalışan kesim; basit, seviyesiz, tutarsız, ölçüsüz, iyi niyetten yoksun ve hırslarına yenik düşmüş hırpani tiplerin, sendika bürolarının kanalizasyonlarında ürettikleri gündemlere esir olacaklar.

Yeni dönem, yeni şartların doğru analiz edileceği ve sürekli yenilenen stratejilerle çözümlerin üretileceği dönem olacaktır. Bu güne kadar olduğu gibi çözümler, kazanımlar yine sendikamızdan gelecektir.

Yeni dönemimizde de bildiğimiz işi daha iyi yapmaya, daha çok çalışmaya ve sürekli gelecek tasavvuru ile hareket etmeye devam edeceğiz.