YEMEK YERKEN SUÇLU HİSSETMEK: GÖRÜNMEYEN TEHDİT
Günümüzde sağlıklı beslenme arayışı, bazı kişiler için ters etki yaratarak yeme sonrası yoğun suçluluk duygusuna neden olabiliyor.

13 Eylül 2025 Cumartesi 12:21
“Food Guilt” olarak bilinen bu durum, kişinin yemekle olan ilişkisini bozarak hem ruhsal hem de fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler bırakıyor.
Batıgöz Sağlık Grubu Balçova Cerrahi Tıp Merkezi’nden Uzm. Dr. Sema Bayçın, yeme suçluluğuna karşı farkındalık geliştirmenin önemini vurguluyor.
Yeme Suçluluğu Nedir?
Yeme suçluluğu (food guilt), kişinin tükettiği bir yiyecek sonrası pişmanlık, utanç veya kendini yetersiz hissetmesi ile ortaya çıkan duygusal bir durumdur. Diyet dışı kabul edilen tatlı, hamur işi veya yüksek kalorili yiyecekler tüketildiğinde yaşanır. Bu duygu, kişinin yalnızca yeme davranışını değil, özgüvenini ve ruh sağlığını da olumsuz etkileyebilir.
Yeme suçluluğunun altında toplumsal güzellik standartları, geçmişte yaşanan olumsuz deneyimler ve yasaklı yiyecek algısı yer alabilir. Bu durum, zamanla kişinin yiyecekleri iyi ve kötü olarak ayırmasına ve yemek yemenin doğal bir ihtiyaç olmaktan çıkıp stres kaynağına dönmesine yol açar.
Uzm. Dr. Sema Bayçın, “Yeme suçluluğu, kişinin yemekle olan sağlıklı bağını zedeler. Beslenme bir ihtiyaçtır, suçluluk hissi ortaya çıktığında bedeni beslemekten çok ruhu yormaya başlar.”
Yeme Suçluluğunun Sağlığa Etkileri
Sürekli suçluluk duygusu, kişinin beslenme davranışını olumsuz etkiler ve zamanla kısır bir döngü yaratır. Kişi, yasaklı yiyeceklere daha çok yönelir ve bu durum hem psikolojik hem de fizyolojik sorunlara yol açabilir.
- Aşırı yeme atakları ve kilo dalgalanmaları,
- Kaygı ve depresyon gibi ruhsal sorunlar,
- Uzun vadede yeme bozuklukları.
Uzm. Dr. Bayçın, “Suçluluk hissi, kişinin kendine olan güvenini de zedeler ve beslenme sürecini stres kaynağına dönüştürür.”
Yasaklar Yerine Denge Yaklaşımı
Beslenme alışkanlıklarında sık yapılan hatalardan biri, yiyecekleri tamamen yasaklamak ya da sınırsız serbest bırakmak arasında keskin çizgiler koymaktır. Bu katı yaklaşım, kişinin yemekle olan ilişkisini bozar ve suçluluk duygusunu tetikler.
Denge yaklaşımı ise yiyecekleri iyi veya kötü olarak etiketlemek yerine porsiyon kontrolü ve bilinçli tercihler üzerine kuruludur. Örneğin, tatlı tamamen hayatınızdan çıkarılmak yerine haftada birkaç kez küçük porsiyonlarla tüketilebilir. Bu yöntem hem psikolojik rahatlama sağlar hem de uzun vadede sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarının oluşmasına yardımcı olur.
Mindful eating yöntemi, kişinin yemek sırasında bedensel sinyallerine odaklanmasını sağlar. Yavaş yemek, açlık-tokluk dengesini gözlemlemek ve duygusal yeme dürtülerini fark etmek bu yaklaşımın temelini oluşturur.
Suçluluk Yerine Şefkatli Yaklaşım
Yeme suçluluğuyla başa çıkmanın önemli adımı, kendine şefkat göstermektir. Ara sıra tatlı ya da abur cubur tüketmek beslenmenin doğal bir parçasıdır. Burada önemli olan sıklık ve miktarı dengelemektir.
Uzm. Dr. Bayçın, “Suçluluk yerine şefkatle beslenmeyi seçmek, kişinin yemekle olan ilişkisini iyileştirir ve sağlıklı bir yaşamın kapısını aralar.”
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.