YANYANA DURANLARI KARŞI KARŞIYA GETİRMEYELİM
Melahat Canbaz
18 Nisan 2018 Çarşamba 09:47
MEB PERFORMANS DEĞERLENDİRME
Performans herhangi bir olayı veya durumu başarma isteği ve gücüdür. Kişinin yaptığı işte yapabileceği en iyi derecedir. Herhangi bir eseri, oyunu, işi vb.ni ortaya koyarken gösterilen başarıdır.(TDK)
Performans, tanımlarından da anlaşılacağı üzere nicel ve nitel değerlendirmeye açıktır. Performans, ölçme değerlendirme konusunda eğitim almış kişiler tarafından ve evrensel ölçeklerle ölçülür.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmenlerin performanslarını ölçmek için hazırladığı taslak yönetmelik dış paydaşlara gönderilmiş ve bu konuda kamuoyunun nabzı tutulmuştur. Performans değerlendirme aday öğretmen ve öğretmenin;
Görevindeki gayret, verimlilik ve başarısının tespit edilmesi,
Bilgi ve beceri düzeyinin belirlenerek, gerekli eğitim ihtiyacının tespit edilmesi ve buna yönelik tedbirlerin alınması,
Ödüllendirmenin sağlanması, amaçlanmaktadır.
Görüldüğü üzere MEB’in performans değerlendirme ile eğitimde kaliteyi yakalamayı, başarılı ile başarısızı ayırmayı hedeflediği açıktır.
İnsanların yaptıkları işlerin başarı düzeylerinin uzman kişilerce ve evrensel ölçeklerle ölçülmesi kadar doğal bir şeyde yoktur. Bu ölçmeler kişiye hatalarını görmesini sağlar. Başarısını artırmak için yeni stratejiler geliştirmesine ön ayak olur. Uzman kişiler tarafından ve evrensel ölçeklerle yapılacak olan değerlendirmeyi öğretmen hayır demeyecektir. MEB’in hazırlamış olduğu taslak yönetmelikte değerlendiriciler kısmında bir madde var ki tüm kamuoyunu özellikle eğitim camiasına dudak uçuklatmıştır, öğrenciler.
Son zamanlarda eğitimcilere yapılan saldırılar her kesimi üzmektedir. Öğretmenler odasına, idareci odalarına elini kolunu sallaya sallaya pompalılarla giren öğrenciler maalesef realitedir. Bu durum öğrencilerin öğretmenleri baskı altına alma, öç çıkarma, karalama politikası uygulama, değersizleştirme vb… bir sürü sorunların türemesine yol açacaktır. Getirilmeye düşünülen bu uygulama eğitimi ve eğitimciyi örselemekten,değersizleştirmekten,kin ve nefret oluşturmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Kaldı ki eğitimcinin dirhem dirhem tartıldığı bu dönemde, öğrenciye bu fırsatı vermek, bombayı ateşlemek manasına gelmektedir. Öğrenci, çalışmadığı için iyi not alamamasını ve yaptığı yanlış davranmışları düzeltmeye çalışan öğretmenini ‘sen elime geçersin’demesine ve eline fırsat verildiğinde de’ al bakalım öyle olmaz böyle olur’ diyerek öğretmeni itibarsızlaştırmak için elinden geleni ardına bırakmayacaktır.
Oysa ki böyle hassas bir dönemde öğretmenin itibarını yapılandıracak yeni çalışmalar yapmak daha mantıklı olacaktır. Soruşturma geçirmekten helak olan eğitimciyi daha fazla sık boğaz etmek, toplumda öğretmenin ve öğretmenlik mesleğinin zedelenmesine sebep olacaktır. Asıllı asılsız şikayetlerden öğretmene gına gelmiştir. Sonuçta kendini ispat etmiş bile olsa, eğitimcimiz bu süreçte akla karayı seçmektedir. Hiçbir eğitimci öğrencide gördüğü yanlış davranışları yanlış diyememektedir. Hemen arkasından soruşturulacağını zaten bilmektedir. Velilerin ehemmiyetli ehemmiyetsiz her olayda öğretmeni teraziye koyması, evde öğrenciyle oturup öğretmenin dedikodusunu etmesi, şikayet köşelerine yazması Türkiye’de eğitimcinin işini zaten zorlaştırmıştır. Öğretmenin geldiği nokta, artık bana dokunmayan yılan bin yaşasın olmuştur. Öğretmen böyle demeye mecburdur, sonuçta hem manen hem madden zarar görecek kişinin kendisi olacağının farkındadır. Öğretmene arka çıkılmazsa, gerekli tedbirler ilgili kurumlarca alınmazsa, bize dokunmayan yılanın bin can alacağı kesindir. MEB bu konuları çözüme ulaştırmak için yeni politikalar üretmelidir. Ayrıca öğretmeni ölçecek kişilerin ölçme ve değerlendirme konusunda eğitim almış, yol gösterici, rehberlik edecek kişiler tarafından ve evrensel ölçeklerle yapılması daha bilimsel olacaktır. Öğretmen asla ölçülmekten, incelenmekten gocunmaz.
Sonuç olarak; öğrencinin öğretmenini not vermesi kadar yanlış bir yöntem olamaz. Eğer performans değerlendirme uygulamaya geçirilirse bu yan yana duranları karşı karşıya getirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Zaten medyanın sürekli servis ettiği öğrencilerin öğretmenlere olan saygısızlıklarının videoları öğrenci kitlesini oldukça kötü etkilemektedir. Öğretmeni itibarsızlaştıran, orta yerlerde dolanan bu videolara yayın yasağı getirilmelidir. Kötü davranışları görselleştirmek, ısıtıp ısıtıp gündeme getirmek olumsuz davranışların yayılmasına neden olmaktadır. Bunlar öğrencileri cesaretlendirmektedir. Oysa ki yapılacak çalışmalar , öğretmeni yeniden hak ettiği itibarını geri kazanması noktasında olmalıdır.Türkiye’de öğretmenin itibar kaybı vardır. Öncelikle bunun çözüme ulaştırılması aciliyettir. Velilere ve öğrencilere öğretmeni tartmasına bu kadar müsaade edilmemelidir. Bu, öğretmenlerin sorgulanmaması, ölçülmemesi manasında değildir. Sadece öğretmeni bu kadar teraziye koyarsanız eğitimde, öğretimde kaliteden vazgeçmek zorunda kalırsınız. Bizim toplumda öğretmen leke götürmez.
Melahat CANBAZ
17/04/2018
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.