23 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara8°C

VİCDANLAR MI KURUDU?

İnsanlar mı ikiyüzlü yoksa vicdanlar mı kurudu? Bir tarafta masum çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve duadan başka silahı olmayan insanlar var. Diğer tarafta gözü dönmüş, insan kanına susamış katiller.

                Bir de bu olup bitenlere karşı kayıtsız kalan, destek veren insanlar var. Bir balina için, bir-kaç karabatak kuşu için feryat edip, binlerce insanın katline seyirci kalanlar.

                TDV İslam Ansiklopedisinde vicdanı tarif edip açıklarken şu bilgiler yer alır. ‘’Modern İslami Literatürde ahlak ve din psikolojisiyle ilgili çalışmalarda vicdan Allah tarafından kişinin içine yerleştirilen, iyiyi kötüden ayırt etmeyi sağlayan bir güç olarak düşünülmüştür. Doğuştan gelen bu ahlaki yetenek, iyi bir eğitimle düşünme kabiliyetinin gelişmesine ve dini duyarlılığın güçlenmesine paralel biçimde niyet ve eylemler üzerinden etkili olur. Bireyin iç dünyasında sorgulayıcı ve yargılayıcı bir güç halini alır. Nitekim fıtratı bozulmamış her insan iyi davranışlarından dolayı mutluluk ve huzur, kötü davranışlarından dolayı üzüntü, suçluluk ve pişmanlık duyar. Sonuçta vicdan kişinin davranışlarında tutarlı olmasını, kendi kendini denetlemesini sağlayan bir otoriteye dönüşür.’’

                Merhum A. Hamdi Akseki ‘’İslâm Dini’’ adlı eserinde ‘’Vicdan, Dinin Yerini Tutabilir mi?’’ başlığı altında verdiği cevapları şöyle sıralamaktadır.

                ‘’Bazı filozoflar vicdanın din makamına kaim olabileceğini söylemişlerse de bu, doğru değildir. Evet, insanlarda fıtri bir istidat vardır. İyiyi kötüden, hayrı şerden ayırt etmek isti’dadı insanda fıtridir. Fakat vicdan dediğimiz bu isti’dat, talim ve terbiye ile tekemmül edeceği gibi, kötü i’tiyatlarla, fena muhitlerin kötü telkinleriyle körleşeceği ve hatta büsbütün yok olabileceği de şüphe götürmez bir hakikattir. Bu fıtri isti’dadın herkeste aynı derecede tecelli etmemesi buna en büyük delil değil midir? Ufak bir şefkatsizlikten, ufak bir suçtan müteessir olan insanlarla, ebeveynini boğazlayan ve hatta evlatlarını diri-diri mezara gömmüş olan insanların haline ne diyebileceğiz? Evet, dünyada öyle caniler görülüyor ki, kendilerinde hâsıl olan kötü i’tiyatlar neticesinde, vicdan denilen his büsbütün sönüp gitmiştir.

                Jan Jak Ruso’nun şu sözleri ne kadar mühimdir: ‘Vicdan, bir saik-i İlahi ve Lâyuhtîdir.. Fakat bu rehber her kalbe karşı ifade-i hâl ettiği halde onu işitenler neden bu kadar az bulunuyorlar? Çünkü bize o, lisan-ı tabiatla söylüyor. Hâlbuki bu lisanı bize her şey unutturuyor.’

                İyi vicdana sahip olabilmek için iyi bir din terbiyesi almış, ahlaken çok yükselmiş, terbiyeli muhitlerde yaşamış olmak lazımdır. Binaenaleyh, yalnız başına vicdan, insana, ne gaye-i hilkatini bildirir, ne gideceği yolu gösterebilir, ne de hayır ve şerri ayırt edebilir. Aynı zamanda hak ve vazifenin, hayır ve faziletin kâfi derecede ne mi’yârı, ne de kuvve-i te’yîdesi olamaz. Vicdan, dalâlete düşmemek ve yolunu şaşırmamak için kendisine yol gösterecek bir rehbere muhtaçtır ki, o da Vahy-i İlâhidir; Dindir.

                Hakiki bir din terbiyesi almış, bu terbiyeden az çok istifade etmiş insanların vicdanlarıdır ki, kendilerini tamamen fenalıktan alıkoyarak fazilet yoluna sevk edebilir.’’

                Ülkemizde Mısır ve Suriye deki katliamlara karşı halkımızın büyük ekseriyetinin tepkisi var. Bu duyarlılığını protesto gösterileriyle, dualarıyla, yardım kuruluşları aracılığıyla insani (Gıda, giyim, ilaç gibi) yardımlarla ortaya koyuyor.

                ABD ve AB gibi batılı ülkeler Mısırdaki katliamlara göz yumuyorlar. ABD kendi eliyle yetiştirdiği Sisi eliyle darbe yapılmasına ve darbecilerin katliamına sessiz kalıyor. Kendi güdümündeki Krallık ve Emirlikler aracılığıyla darbecilere parasal kaynak aktarıyor. Hatta kendisi Mısır ordusuna yardıma devam ediyor.

                Şu bir gerçektir ki, ABD, AB ve diğer batılı ülkeler Ortadoğu da kan akıtılmasından asla müteessir değiller. ABD ‘nin tek amacı Mısırda da, Suriye’de de kendisine biat eden bir iktidarın oluşmasıdır. Irakta, Libya’da, Krallık ve Emirliklerde örnekleri görülmektedir. Önümüzdeki günlerde belki Suriye’ye bir hava saldırısı düzenlenecektir. Fakat bu saldırı ölen insanlar için, demokrasi falan değil. Mısır darbesiyle görülmüştür ki ABD’nin Demokrasi, insan hakları gibi bir derdi yoktur. Sadece kendi hâkimiyeti ve menfaatleri söz konusudur.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.