VASIFLI İNSAN YETİŞTİRMEK
Abdullah Yadigar
04 Nisan 2013 Perşembe 00:00
Toplumumuzun en çok ihtiyaç duyduğu şey, vasıflı insan eksikliğidir.
Toplumumuzun en çok ihtiyaç duyduğu şey, vasıflı insan eksikliğidir. Takriben Elli Yıllık canlı
şahidi olduğum süreci gözden geçirdiğim zaman hep bunun sancısı çekilmiştir.
Bugünkü manada sadece ezbere dayalı, sınava endeksli, ahlaki ve manevi değerlerden
soyutlanmış bir gençlik bu ülke için istikbal vaat edemez.
Vatan sevgisinden, millet sevgisinden mahrum yetişen nesil her şeyi paraya, gündelik zevk ve
ihtiyaçlarına odaklanır. Görev ve sorumlulukları sadece zahiri kurtarmaya yönelik olur. İşin manevi
sorumluluğunu yüklenmesi gerekir. Kul hakkını, kamu hakkını bilmesi gerekir.
Vasıflı insan yetiştirmek için, İlk Okuldan başlayarak gençliği bilgi ile beraber, ahlaki değerlerle
donatmak gerekiyor.
Hayata atılan bir insan, başkalarının haklarına saygıyı bilmelidir. Sabır ve kanaati
öğrenmelidir. Başkalarının haklarına saygı göstermeyi bilmek, insanı kendi haklarını korumaktan
alıkoymamalıdır. Kendisinin dışındakilere değer veren, insanlara hizmet vermenin kıymetini bilen
insan mutlu olur.
Bir gün bir adam Hz. Muhammed’e (s.a.v.) gelerek, ‘’Size dünya ve ahretle ilgili sorularım var’’
Peygamberimiz de (s.a.v.) o kimseye, ‘’Ne istiyorsan sor’’ buyururlar. Akabinde o kişi ile
Peygamberimiz (s.a.v.) arasında şu diyalog geçiyor:
-İnsanların en zengini olmak istiyorum. Ne yapmalıyım?
-‘’Kanaatkâr olursan insanların en zengini olursun.’’
Bu kez adam; -‘’İnsanların en hayırlısı olmak istiyorum. Ne yapmalıyım’’ der.
Peygamberimiz de (s.a.v.) o kimseye, -‘’İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır. Sen
de insanlara faydalı ol’’ buyururlar. Bu diyalog yirmiye yakın soru-cevapla devam eder.
Bir başka Hadis-i Şerifte ise; ‘’Millet’in efendisi, millete hizmet edendir’’ buyururlar.
Her meslekte, yanlış yapan insanlar bulunabilir. Bu kusurlu insanlara bakıp o meslek grubunu
toptan karalamak ne kadar yanlış ise; o grubun da meslek dayanışması içine girerek yanlış yapanı
koruması, aynı derece de hatalıdır.
Her konuda dürüst olmak gerekir. Bir âyette; ‘’Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol’’
(Hûd-112) buyurulur.
Rivayete göre, bu ayetin geçtiği Hûd Suresi için Efendimiz (s.a.v.) “Hûd suresi beni
ihtiyarlattı.” buyurmuştur. Hatta Salihlerden birisi, rüyada gördüğü Peygamberimize (s.a.v.); ‘’Ey
Allah’ın Rasûlü (s.a.v.) senin Hûd Suresi beni yaşlandırdı.’ dediğin söyleniyor’’ demiş. O da “Evet.” diye
tasdik etmiştir. O zat merakla, ‘’O surede seni yaşlandıran nedir, Peygamber kıssalarıyla kavimlerin
helâki mi?’’ diye sorunca, Efendimiz (s.a.v.) yukarıda geçen ayeti kastederek; ‘’Hayır. ‘Emrolunduğun
şekilde dosdoğru hareket et.’ Sözüdür’’ buyurmuştur.
Bir işi yaparken insanların teşekkürünü beklemek ya da onların takdirini kazanma amacı
yerine, Allah rızası için böyle yapıyorum diyerek yapmak en güzelidir. Olgun ve vasıflı insanın en
belirgin özelliği budur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.