TÜRKİYE SAVAŞA GİRER Mİ?
Ümit Kahyaoğlu
09 Şubat 2016 Salı 10:21
Ortadoğu ve Suriye'de öngörülemez gelişmeler oluyor. Rusya, Suriye Rejimi, İran, DEAŞ ve terör örgütleri Suriye'nin Halep Kentine topyekün saldırı başlattılar. Muhalifler, karşısındaki güçlü blokla başetmekte zorlanıyor. Rusya havadan, İran, rejim, Deaş ve batı destekli diğer terör örgütleri karadan muhalifleri sıkıştırıyor.
Rusya ve İran'ın başı çektiği şer cephesi, Amerika'dan da aldığı örtülü destekle, sınırlarımıza 20 kilometreye kadar yaklaşmış durumda. Futürsuzca saldırıyorlar. Yaşlı, kadın ve çocuk demeden öldürüyorlar, her türlü işkenceyi yapıp, masumları infaz ediyorlar.
Savaş hukukunu, savaş ahlakını ayaklar altına alıp, en şedit ve canavarca bir ruh haliyle masumları yurtlarından ediyorlar, göçe zorluyorlar.
Halep'teki sivillere yönelik ağır bombardıman sonucu çok sayıda mülteci Türkiye'ye akın ediyor. Şimdiden 30 bin Suriyeli kardeşimiz Türkiye'ye sığındı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, en kötü senaryoya hazırlıklı olduklarını, sığınmacı sayısının 600 bine ulacağına dikkat çekiyor.
Savaş hızla topraklarımıza yaklaşıyor. Rusya ve İran Türkiye'yi tahrik etmek, mindere çekmek için her yolu deniyor ve bu yolda her girişimi mubah sayıyorlar. Suriye ile 910 kilometre sınırı olan Türkiye'nin güneyine adeta duvar örüyorlar, şah damarımızı kesmek için tüm senaryoları sahneliyorlar ve tarafımızdan gelecek olan tepkiyi test ediyorlar. Adeta sinir uçlarımızla oynuyorlar, daha da ötesine gidecek cesareti gösterip fiziki taciz ediyorlar.
Türkiye'nin uluslararası topluma güvenli bölge olarak kabul ettirmeye çalıştığı Cerablus-Azez hattını delme girişimlerine başladılar bile. Terör örgütleri aracılığıyla bunu yapıyorlar.
Rusya, İran ve Esed Rejimi sonu kestirilemeyecek bir yolda ilerliyor, ateşle oynuyorlar. İslam Dünyası ile karşı karşıya gelmek istemeyen ABD, Suriye ihalesini Rusya'ya vermiş anlaşılan. Sadece ABD mi? Tüm batı ülkeleri bu oyunun içerisindeler.
Tek hedef Türkiye'dir, Türkiye'nin önünü kesmek içindir. Onlar yakın gelecekte, orta vadede Türkiye'nin hangi noktada olacağını çok iyi bildikleri için şimdiden ön almaya çalışıyorlar. Türkiye'yi savaşa sokup, uluslararası arenada elini zayıflatmak istiyorlar.
Hükümet bu noktada iyi bir strateji yürütüyor. Suriye'ye tekbaşına müdahale etmek yerine, Körfez ülkelerini de bu işin içerisine katmak ve birlikte müdahale için çare arıyor. Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve başkaca körfez ülkeleri, bir sonraki aşamada kendilerine gelmesi muhtemel tehlikeyi, Suriye topraklarında savuşturmak amacıyla yapılabilecekleri tartışmaya başladı bile.
Türkiye, yüz yıldır yüksek yoğunluklu bir savaşa girmedi. En son İstiklal Savaşı ve 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekatı'nda sahaya indi.
Daha doğru bir ifadeyle, her ne kadar son yüz yılda yüksek yoğunluklu bir savaşın içerisinde olmasakta, terörle mücadele anlamında 33 yıldır sahadayız aslında.
Türkiye için savaş her zaman son çare olmuştur. Dünyaya barışı getirmeye kendini adayan bu millet, gerektiğinde savaşmayı da bedel ödetmesini de çok iyi bilir. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Adı ister Rusya, isterse İran olsun!
Farkeden hiç birşey olmaz.
Yenişafak'tan Mehmet Şeker'in ifadesiyle, " Tıpkı öksürük gibi, geldiyse içinde tutamazsın, öksüreceksin."
Allah bu milletin her daim yardımcısı olsun, idarecilerimizin aldıkları kararları isabetli eylesin.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.