Bir önceki köşe yazımda olduğu gibi bu yazımı da yine bir televizyon programı üzerine inşa etmeyi gerekli ve önemli bulduğumu ifade etmek isterim.
Çünkü:
Televizyon programları, günlük yaşamımızın önemli sayılabilecek bir zaman dilimini kapsıyor.
Önceki yazımda ekranlardaki yayınlarla ilgili olumsuz eleştirilerde bulunduğum bana ayrılan bu köşede, bu defa da güzel olan şeylere emek verenlere, olumlu eleştirilerimle teşekkür etmek istiyorum.
Son bir yıldır Bloomberg HT isimli televizyon kanalında yayınlanan “Kelime Oyunu” programını takip ediyorum.
Programın sunucusu, kelimenin tanımını (biraz dolaylı ve özgün bir anlatımla) verdikten sonra yarışmacı da bu kelimeyi en kısa sürede bulmaya çalışıyor.
Yarışma, seviyeli olması yanında ciddiyetten ödün vermeyen yanıyla ekran karşısında biz izleyicilere dilimizin tüm güzelliklerini fark ettiriyor.
Televizyondaki bu organizasyonda yarışmanın her sorusu, her seferinde lisanımızın zenginliğini yeniden keşfettiriyor adeta.
Yarışma süresince tanımları ya da açıklamaları verilerek cevap olarak istenen kelime ya da kelime dizisini her buluşumda,
Kültürümüzle kucaklaşıyor,
Tarihimizle buluşuyorum.
Hatta yeryüzündeki en güzel dilin de “Türkçe” olduğunu düşünüyorum…
Hafta içi her akşam televizyon ekranlarında yayınlanan bu yarışmada en yüksek puanı alan haftanın birincisine de,
“TÜRKÇE SÖZLÜK” hediye ediliyor…
Bu hediyeyi hak edenlere imreniyor,
Ve,
Gıptayla bakıyorum.
Ne büyük gurur, ne büyük onur diye…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.