TOKAT
Allah, Kur'an-ı Kerimde insana taşıyamayacağı yük yüklemem diyor. Bu nedenle hamama giren terler. Yola çıkan yol alır. Seven kişi yara alır. Alan alana. Bunun sonu yok. Örnekler çoğaltılabilir.
Böylece yollar vardır, şose. Şimdi buna asfalt, otoban diyorlar. Yollar vardır, patika. Yollar vardır engebeli. Yollar vardır barikatla döşenmiş, yollar vardır çalı çırpı, dikenli... Bazıları direkt, bazıları dolambaçlı yollar. Bu yüzden bazıları denizde yol alır, bazıları havada uçarak. Sürüneni de var, emekleyeni, taklacılar var, amuda kalkanlar... Ne edeceksin her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her güzelin bir nazı, cefası mevcut.
Erenler ne demiş bunu erenlere sormak lazım.
Hazreti İsa yüzüne tokat atan birine yüzünün öbür tarafını çevir demiş. Ben bunu yapamam, çünkü ortaokulda ve lisede birkaç kez dayak yedim Çenem o kavgalarda yediğim tokat ve yumruklarla birkaç kez yerinden çıktı. Bu nedenle yüzüme tokat vurulmasını istemem.
Hz. İsa'ya atfedilen hoş görülükle ilgili bu tokat yeme işi ciddi bir mesele. Çünkü her halükarda dayak yiyorsun. Yüzünü çevirsen de yiyorsun çevirmesen de.
Demem şu ki nasipte yoksa dayak da yiyemezsin. Ama senin gömleğin önden yırtılmış. Bu da senin suçlu olduğunu gösteriyor.
Yine Hz. Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmış olmasına rağmen yedi yıl zindanda yattığı malum. Hz Züleyha öyle bir yırtmış ki dünyanın güzellik timsali Hz Yusuf'un gömleğini arkadan paramparça etmiş. Yüce hâkimler şu hükme varmışlar; gömlek önden yırtılsaydı Yusuf haksız; arkadan yırtıldığına göre haklı, öyleyse doğru zindana yallah! Şimdi senin gömleğin önden yırtıldı. Yani kral çıplak!
Şimdi buradan hangi hükme varmak lazım. Çok da önemli değil bir hükme varmak... Her şey ortada. Tokadı vuran belli, dayağı yiyen belli…
Ne bileyim, Peygamberimiz: "Bir çukura iki kez düşülmez." diyor. Bak dayağı atan ikinci kez düşmedi, bastı tokadı. Osmanlı tokadı mı desem, milletin tokadı mı desem…
İşin ciddiyeti vahim. Vahim ki çok vahim.
Çünkü konu millet meselesi, memleket meselesi. Nadanlar bilmez. Ne sözden, ne dertten. Dostumun biri yazmış; “Sen nasıl onunla aynı yerde isminin paylaşılmasından şeref duyarsın” diye. Aşk olunca çoğu nefesler yetmez. Eğlence ile aşk birbirine karıştırılınca ortaya garip bir çorba çıkar. Ne tadı tuzu olan bir şey, ne de sıcak bir çorba. İçersin pişman, içmezsin pişman... Aşk ise deli bir şey. Birisinin aşkı memleketse söze hacet yok. Bu cennet vatan için nasıl bir aşk varsa içimizde ilahi aşk adına bastık tokadı.
Ötesi yok. Sonu yok. Kimdir düşmanımız dostlar? Ben de bunu ifade edeyim: Nefis! Nefis kadar kahpe bir şey yoktur. Ego diyenler, çıkar denen menfaat çetesi, kahpe ve hain olanlar. Gaza gelenler, dış düşmanlara alet olanlar.
Yüzünün bir tarafına vuruluyorsa, diğer tarafını çevir düsturu burada iflas eder. Nefsin sayesinde. "Öfke baldan tatlıdır." herzesinin müsebbibi nefis, sonucu öfke ve kibrin kardeşi gurur sizi bitirir.
Milli Şairimiz Mehmet Akif:
“Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin,
Nur olup fışkırmışız ta sinesinden zulmetin.”
Bak gördün mü millet neymiş? Kibrine yenilme kardeşim! Tokadı yersin.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.