04 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara15°C

TEORİĞİN ALDATICILIĞI

Coşkun Otluoğlu

19 Nisan 2017 Çarşamba 18:05

 

 

Descartes’in: “İnsanlar niyetlenmiş topluluklardır. Akılcılık onların davranışlarını belirleyen tek unsurdur; dolayısıyla da duygulara gerek yoktur.” sözünün rasyonalizm denilen gerçekçiliğin kutsanmasında aklı tek belirleyici olarak söz etmesinden yaklaşık dört yüz yıl geçti.

            Böylece Batı’nın bu aklı sayesinde bugünkü dünyanın kültürel değerleri ve hayat felsefesi oluştu.

            Yaşanan süreçte teorik olanların değil, fiiliyatta gerçek olanların hayat hikâyesinin yazıldığına imkân verildiği apaçık ortadadır.

Hayat hep böyle.

Avutulmak istenenlerin ağzına bir parmak bal çalmak yerine bugün kitleleri öldürerek de bunu başarıyorlar. Yanlış anlaşılmasın, ben insanlar kandırılsın veya bunun için ağızlarına bir parmak bal çalınsın demiyorum. Daha ilerisini söylüyorum; eskiden insanları kandırmak için bazı avunacakları işler yapılırdı, şimdilerde böyle değil: Öldürüyorlar, öldürüyorlar, öldürüyorlar.

            “Ameller niyetlere göredir.” Hadis-i Şerifi ile Descartes’in sözü arasındaki tezadı kavramaya gerek yok. Zaten biri bir diğerini alıp yok ediyor. Önce duyguları yok eden anlayış sonra gücü esas tutuyor. Bu güç her zaman kendini gerçek hayatta gösteriyor. Teorik olanla uyutulan insan yığınlarının ağzına bir parmak bal çalınmış oluyor.

            İtirazım ve muhalif duruşum işte burada başlamış oluyor.

            Teorik olanın inanılmaz kandırıcılığı! Oysa gerçek olan bas bas bağırıyor. Bunu duymamak için sağır, görmemek için kör olmak gerekiyor.

            “Dediler ki Ey Şuayb! Söylediklerinin çoğunu anlamıyoruz ve içimizde seni cidden zayıf (aciz) görüyoruz.” (Hûd Suresi 91)

            Her şey apaçık görünmüyor mu? Peygamberi yalanlayıp ve hatta öldüren toplumlar yok muydu? O halde aksiyon ve fiiliyat için gerçeği inandırıcı biçimde yaşamak gerekiyor.

            Şimdi üzerinde durulacak şudur:

İslamcı düşüncenin etrafında gelişmeyen bütün teorik olanlar batıl olana hizmet eder. Buradan da insanlığın mutluluğu değil, batıla köle olan bir düzen ortaya çıkar. Öyleyse teorik olandan hızlı biçimde İslamî düşüncenin gerçeğe dönüşmesi gerekiyor.

 

 

                  

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.