TEK SERMAYELERİ HAKARET
Talat Yavuz
07 Aralık 2020 Pazartesi 13:00
Hiç hakaret etmeden, en yalın hali ile eleştirirsiniz, bunlar eleştiriye cevap vermek yerine içlerinde ne biriktirmişlerse size adeta kusarlar. Geçen hafta tam da bu konuya dikkat çekmiştim, bakıyorum da açıklanan enflasyon oranları üzerinden yine coşmuşlar. Geçen haftadan cevapsız kalan sorularla başlayıp enflasyon ve zam konusuna ışık tutalım:
15 Temmuz gecesi yapılan; “Bir Cumhurbaşkanı, halkı sokağa çağırıyor, yazık.” paylaşımını yalanlamadığınıza göre, devletimizin bekası konusundaki yüksek hassasiyetinizle, tutarlılık ve sorumluluk adına, kamuoyuna yapacağınız bir açıklamanız olacak mı?
Devletimizin bin yıllık teamüllerine sıkı sıkıya bağlı, devlet bürokrasisinin zaafa uğramadan işlemesine aşırı hassasiyet gösteren bir sendika olarak; MEB merkez teşkilatında ve hiyerarşide üst birimde olan daire başkanın, alt birimdeki il müdürünün emrine görevlendirilmesini, “bakan beyin takdiri” diyerek geçiştirmeniz çelişki değil midir?
Aynı bakış açısıyla eski bir bakan danışmanının, kurduğu dernek üzerinden bazı okul, ilçe ve il müdürleriyle protokol imzalayarak, makam odalarından verdiği resimlerle ilgili söyleyecek bir çift sözünüz yok mudur?
Böylesine zor dönemde görev yapan yönetici kadronun, sosyal medyasını, yorumlarına kadar tarayıp, haberleştirip, meclise taşıyıp linç kampanyasına dönüştürmek bir sendikanın yapacağı işler midir?
Siz bunlara hangi eleştiriyi yöneltirseniz yöneltin, size söyleyecekleri iki sözleri vardır; “biz devletimizi seviyoruz ve siz 2014 yılında bizim müdürlerimizi görevden aldırdınız.”
Defalarca yazdık ancak bunlar eski yaptıkları ile yüzleşmeye gelmezler, sınav deyince dökülürler. Olsun onlar devleti bizden daha iyi biliyor ve bizden daha çok seviyorlarmış! Zamanı geldiğinde milletinin yanında nasıl yer alınacağını, 15 Temmuz gecesinin ilk saatlerinde bütün dünyaya gösterdik.
Şimdi gelelim açıklanan enflasyon oranları ve maaş artışı tartışmalarına. Önce ne diyorlar ona bakalım: “Maaşlarımız eridi, toplu sözleşmede verilen zam oranı yetersiz kaldı, kayıplarımız var, sorumlusu yetkili sendikadır, bunlara biz çağrı yaptık, pazarlığı beraber yapalım dedik, bizi yanlarına almadılar, biz olsaydık yüksek oranda zam alırdık.”
Bunun neresini düzeltelim? Yetkisiz de olsanız siz de masadaydınız, açık kollamaktan başka ne yaptınız?
Masadaydık ancak söz hakkımız yoktu diyorsanız, söz hakkınızın olmadığı masada ne işiniz vardı? Yetkili olduğunuz dönemde, hangi kazanımlara imza attınız da sizi yanımıza alacaktık?
Siz, eleştiriyi kime yapacağınızı dahi bilmiyorsunuz? İmzalanmamış bir toplu sözleşme süreci ile ilgili, hükümet tarafı yerine yetkili sendikayı eleştirmek, yandaş sendika diye itham etmek nasıl bir anlayıştır?
Ortada gerçekten hilkat garibesi bir örgüt var. Bakıyorsunuz bir gün ulusalcı olmuşlar, darbecileri genel merkezlerinde ağırlamışlar, bir başka gün modası geçmiş, milleti hizaya getirmenin argümanı ritüeller için mücadele bayrağı açmışlar. 15 Temmuz gecesi sınıfta kalmışlar, sosyal medyalarını temizleyerek sabaha başka bir yüzle çıkabilmişler.
Şimdilerde ise ehliyet, liyakat ve devletçilik oynayarak kendilerine alan açmaya çalışıyorlar.
İçi başka dışı başka, altı başka üstü başka, gece başka gündüz başka, dün öyle bugün böyle, yetkisiz ancak kendini yetkili zannediyor. Bazen sendikacılık, bazen devletçilik oynuyorlar. Gerçekten sendika olacaksanız bir karar verseniz artık.
Sendika olma yoluna, genel başkanlarımızı biz seçerek çıkacağız, ziyaretlerimizi bir partinin il ve ilçe başkanları ile beraber yapmayacağız, sarı sendika olmaktan kurtulacağız diyerek bir yerden başlasanız, nasıl olur?
Bütün açmazlarına ve olumsuz sendikal siciline rağmen bir sendikanın; muhataplarına yaptığı ağır hakaretler eşliğinde devlet, millet, ehliyet, liyakat, bürokrasi ve koltuğun onurundan bahsetmesinin elbette bir anlamı var.
Bildiğimiz bir ölçü var ki, GÜCE YARANMA ÇABASI, SENDİKAL MÜCADELE GİBİ EN SOYLU MÜCADELELERİ BİLE BİTİREN BİR ÇABADIR.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi