TARİHÇİ DE Mİ YOK?
Ümit Kahyaoğlu
Geçtiğimiz 18 Ocak’ta pazartesi akşamı Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi’ne Dursun Gürlek’i dinlemeye gittim. Kendisini televizyonlardan takip ederim, iyi bir Osmanlı tarihçisidir. Osmanlı’nın ayrıntılı tarihi hususunda üzerine kimse yoktur diyebilirim.
Recep Seyhan, lise ve üniversiteden arkadaşı olan Dursun Gürlek’I bakın nasıl anlatıyor;
“İstanbul 'da yaşayan birkaç kültür tarihçisinden biridir Dursun Bey . Yazık ki kıymetinin yeterince bilindiğini ve yeterince keşfedildiğini söyleyemem . Mütevazı kişiliği de buna engel aslında. Reklamdan hoşlanmaz, doğal olmayan hiçbir girişime iltifat etmez. Onu en rahatsız eden insan tipi Necip Fazıl 'ın tarifiyle 'kaba softa ve ham yobaz' İslâmiyet 'i çıkarlarına alet eden simsarlar, okur yazar olmayan sağ ve sol 'okumuşlar ', Türkçe 'yi kötü kullanan 'yazar'lar,'öğretmenler' ve spikerlerdir… Onu hiçbir rozet altına, hiçbir ideolojik kalıbın 'deli gömleğine', hiçbir marka ve etiketin altına sığdıramazsınız.'Nev -i şahsına munhasır' bir entelektüeldir Dursun Bey. Bu, 'ideolojilerden bağlantısız' kimliği ona ve birçok aydına Cemil Meriç kazandırdı. Ona çok şey borçluyuz.
Bugün Türk Edebiyatı Vakfı' nda, Beyazıt Kütüphanesinin salonunda kültür ve tarih sohbetlerine, Kubbealtı Akademisi 'nde Osmanlıca dersleri vermeye devam ediyor hâlâ.Bir yandan da belediyelerin sponsorluğunda kültür turlarına rehberlik ediyor, tarihî mekânları tanıtıyor, kültürel yayınlar yapan televizyon ve radyolarda tarih ve kültür sohbetleri yapıyor. İstanbul 'un en ücra köşesinde kabri ya da türbesi tanınmaz hale gelmiş meçhule karışmış nice gönül insanlarının kabir künyelerini size bir çırpıda aktarabilir, isimsiz bir çeşmeyi kimin hangi tarihte yaptırdığını, filan türbede kimin yattığını, mezar taşlarındaki yazıların menkıbelerini, Beyazıt Meydanı’nda tarih boyunca cereyan eden olayları, Osmanlı paşalarının bilinmeyen özel dünyalarını nükteli ve etkili bir üslûpla her anlatışında ilk kez anlatıyor gibi anlatır.”
Dursun Gürlek Hocamız, ayda bir iki kez Pendik’e geliyor. Pendik Belediyesi’nin Kültür Programları çerçevesinde konferanslar veriyor. Pazartesi akşamı da bunlardan birisiydi. Program 19.00’da başlıyordu. Yatsı Namazı’nı eda ettikten sonra telaşla ve hızlı adımlarla Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi’ne yöneldim. Geç kalmıştım, 19.15 olmuştu saat. Herhalde program başlamış oturacak yer bulamayacağım endişesindeydim.
Yine de her zaman bir kişilik yer bulunur ümidiyle Yaşar Şimşek’le birlikte kapıdan içeri girdik.
O da ne!
İnanılmız bir manzara!
Salonda ikimiz ve bizden başka 10 kişi daha.
Saat 19.30’a yaklaşıyor Dursun Gürlek salondan içeriye girdi.
Bize yöneldi.
-“Çocuklar, arkada kalmışsınız, ön tarafa buyrun.”
Hocayla biraz sohbetten sonra sahnedeki yerini aldı.
İzleyen sayısı 25’i ancak bulmuştu.
Dursun Gürlek, mütevazi mi mütevazi.
Salondaki kişi sayısı onun için önemli olmasa gerek. İşini yaptığının şuuruyla, aynı güler yüz ve ciddiyetle başlıyor Osmanlı’yı anlatmaya.
Daha önce hiç bilmediğimiz ve dahi duymadığımız bir çok gerçeği bizlere duyuruyor akıcı uslubuyla.
Pendik 600 bini aşan nüfusa sahip bir ilçe.
Sadece 4000’e yakın eğitimci ordusu var.
Sürekli ve de ısrarla nitelikli nüfusun arttığından dem vuruyoruz, övünerek biz gazeteciler.
Ancak Dursun Gürlek gibi nadide bir şahsiyeti, Türkiye’nin yaşayan en nadide Osmanlı Kültür Tarihçisi’ni dinlemeye gelenlerimizin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Ya program yeteri kadar tanıtılamıyor, duyurular yapılamıyor, yada önemsemiyoruz.
İnsanın koca Pendik’te Mehmet Akif Ersoy’u dolduracak 250 tarihçi yok mu? Diyesi geliyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.