21 Kasım 2024
  • İstanbul6°C
  • Ankara14°C

SUUDİ ARABİSTAN'IN DEĞİŞİMİ; ABD VE ÇİN'İN ROLÜ

Gıda ve Enerji..Her ikisi de dünya üzerindeki neredeyse tüm savaşların sebebi..Tüm küresel rekabet, bu iki kavram üzerine şekilleniyor.

Suudi Arabistan'ın değişimi; ABD ve Çin'in rolü

30 Mayıs 2024 Perşembe 16:34

Orta Doğu denince de akıllara gelen ilk kelime ne yazık ki savaş..
Çünkü bu bölgeyi değerli kılan, hem kutsal hem tarıma elverişli topraklar ve yeraltı kaynakları..

İşte böyle bir coğrafyanın, dünya tarihinde sıklıkla hakimiyet mücadelesine sahne olan Orta Doğu'nun, en önemli ülkelerinden biri Suudi Arabistan..
Gelirinin büyük kısmını sahip olduğu enerji potansiyelinden karşılıyor.
Zengin petrol yatakları, hem Kraliyet ailesinin hem de bölge halkının gücüne güç, refahına refah katmış durumda..

Riyad için her şey güllük gülistanlık olsa da Suudi petrolünün de her şey gibi ömrü kısıtlı..
Yapılan araştırmalar, en geç 2100 yılında, Arabistan Kraliyeti için alarm çanlarının çalacağını söylüyor.
Bu nedenle de bir süredir gelir kaynaklarını çeşitlendirme telaşındalar..

Kraliyet, gelirlerini çeşitlendirecek.. Ancak bunu nasıl yapacak?
Son dönemde gerçekleşen reformlar bize turizm ve eğlence sektörünü hedef edindiklerini gösteriyor.

Hepimizin dikkatini çekmiştir..
Suudi Arabistan bir süredir eski Suudi Arabistan'dan epey uzakta..
Ahlak polisinin neredeyse sadece sembolik olarak varlığını sürdürdüğü, ezan seslerinin kısıldığı, müzik festivallerinin, güzellik yarışmalarının gerçekleştiği, kumarhanelerin açıldığı bir ülke artık Suudi Arabistan.
Spor alanında çok ciddi yatırımlara sahipler.
Futbol dünyasını, transfer piyasasını nasıl kasıp kavurduklarına yakından şahit olduk.

Tüm bunlar ülkenin reklamı, tanınırlığı ve imajı için önemliydi şüphesiz.
Şimdi dev mega şehir projelerini bitirmeye çalışıyorlar..
2050'ye kadar Suudi Arabistan'ın tüm çehresini değiştirmeye odaklanmış durumdalar..

Yıllar içerisinde petrol rezervleri tükenen Suudi Arabistan'ın, Dubai gibi hatta Dubai'den daha görkemli bir cazibe merkezi oluşturarak olası ekonomik darboğazdan çıkmaları kuvvetle muhtemel.
Çünkü, bu projelerde destek görebilmek için Batı'ya hoş gelen reform hareketlerine imza attılar.
Sahada olduğu kadar masada da boş durmadılar.
Küresel güç rekabetinde kayacakları ekseni neredeyse seçmiş durumdalar..

Geçtiğimiz senelerde Arap ülkeleri ve İsrail arasındaki normalleşme sürecinin semboli olan İbrahim Anlaşmalarını sıklıkla duyuyorduk.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın ön ayak olduğu bu anlaşmalar Bahreyn ve BAE gibi ülkelerin İsrail ile normalleşmesini sağlamıştı.
7 Ekim, tüm anlaşma sürecini tersine çevirdi..
Bahreyn anlaşmadan çekildi..

7 Ekim olmasa, belki de Körfez ülkelerinden BAE ve Bahreyn'in ardından İsrail ile normalleşecek bir diğer ülke, Suudi Arabistan olacaktı.
Ancak Gazze'de yaşananlar, İsrail'in gerçekleştirdiği soykırım, tarafları birbirinden uzaklaştırdı..

Şimdi İsrail ve Suudi Arabistan arasında bir normalleşme sürecinden bahsetmek pek mümkün değil.
Ancak, İbrahim Anlaşmaları kapsamında olmasa da aynı çerçevede görülen bir başka anlaşma hayata geçebilir.
Suudi Arabistan ve Amerika Birleşik Devletleri arasında imzalanacak yeni silah anlaşması..

İşte tam bu noktada işler biraz sarpa sarıyor.
Çünkü denkleme Çin dahil oluyor..

Geçtiğimiz yıl, İran ile Suudi Arabistan arasında normalleşme sürecinin başladığını görmüş;
Bu hayli ciddi gelişmenin mimarının yani iki ülke arasındaki arabulucu rolünün ise Çin tarafından üstlenildiğine şahit olmuştuk.

Çin'in Suudi Arabistan ile arasındaki askeri işbirliğini de hesaba katarsak, bölgedeki hareketliliğini hem siyasi hem ekonomik olarak arttıran bir Çin, Orta Doğu'da ABD'nin pek tercih etmeyeceği hadiselerin gelişmesine sebep olabilirdi.
Bu nedenle Kaşıkçı suikasti ve Yemen'deki savaş sonrası Suudi Arabistan'a yaptırım uygulayan ABD, şimdi o yaptırımları kaldırmaya hazırlanıyor.
Hem de zikrettiğimiz gibi masada bambaşka bir güvenlik anlaşması var.

ABD, Suudi Arabistan'a içinde F-35 savaş uçaklarının da bulunduğu geniş kapsamlı bir silah anlaşması vaadediyor.
Böylece Riyad yönetiminin, askeri anlamda bölgede İsrail'le birlikte en büyük ikinci güç olması sağlanacak.
Çin ile yakınlaşan bir başka ülke olan BAE ile Suudi Arabistan arasındaki üstü kapalı rekabette Riyad yönetiminin öne geçmesi de sağlanacak.
Fakat Amerika, bu anlaşma için Riyad'dan Çin ile gerçekleştirdiği silah ticaretini sona erdirmesini bekliyor.

Olası anlaşmada ABD-Çin rekabetinin yanı sıra bir diğer önemli husus İsrail'in meşrulaştırılma süreci..
İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırımla tüm dünyanın nefretini kazandığı şu süreçte, Gazze yönetiminin Arap koalisyonu tarafından idare edilmesi ABD cephesinden gelen bir öneriydi.
Burada da baş aktörlerden biri Suudi Arabistan olarak gösteriliyordu..
Bu sebepten Riyad yönetimi, ABD ile imzalanacak anlaşmada İsrail şartı koştu..
O şart da Gazze'deki soykırımın durması ve İsrail'in 67 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devletini tanımasıydı..

ABD şu sıralar, anlaşmadaki İsrail problemini çözmek için diplomasi mesaisini arttırmış durumda.
Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan geçtiğimiz günlerde Veliaht Prens bin Salman ve diğer yetkililerle görüşmelerde bulundu ve bu görüşmelerde önemli ilerlemeler kaydedildiği belirtti.

İsrail'in katil başbakanı Netanyahu, başbakanlık koltuğunu bırakmamak için saldırılarına devam ettiği sürece;
Riyad-Washington hattındaki söz konusu anlaşmanın, nasıl bir şekle bürüneceğini önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Ancak güvenliğini büyük oranda ABD'ye teslim eden Suudi Arabistan'ın, her ne kadar aceleci davranmasa da ortaya koydukları gelecek vizyonuna bir an önce ulaşmak istedikleri ortada. Kaynak:Haber7.com

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.