SİZ AYRI BİR DEVLET Mİ KURDUNUZ?
CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanının zaman zaman bir araya gelmesi, ortak açıklamalara imza atması ve gündeme dair refleks göstermesine tepki gösteren Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal,
18 Mayıs 2020 Pazartesi 18:40
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, “11 CHP’li büyükşehir belediye başkanı iki de bir toplanıyor, ortak deklerasyon yayınlıyorlar. Hayrola, siz ayrı bir devlet mi kurdunuz? Burası muz Cumhuriyeti mi? Herkes kafasına göre 5 kişi toplanırsa burada düzen olur mu?” dedi.
Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Önder Aksakal, Egedesonsöz’ün canlı yayınına katıldı. Koronavirüs salgınıyla mücadele edilen olağanüstü sürece dair açıklamalarda bulunan DSP Genel Başkanı Aksakal net mesajlar verdi.
Aksakal iktidarın eksikliklerini söylerken hastalığın herkesin sorunu olduğuna vurgu yaptı ve eleştirel bir dil kullanmayacağını aktardı. Cumhuriyet Halk Partili (CHP) büyükşehir belediye başkanlarının tavrına tepki gösteren Aksakal, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalif belediye başkanlarına, ‘paralel yapılanma’ suçlamasını yöneltmesine destek verdi. Aksakal ayrıca Halkların Demokratik Partili (HDP) belediyelere kayyum atanmasının da doğru olduğunu ifade etti.
Pandemi süreci için konuşan Aksakal, “Tüm dünyada olduğu gibi yöneticiler hazırlıksız yakalandı. Zaman zaman genel sözleşmeler yapılabiliyor, süre uzatımı maddeleri vardır. Savaş, salgın hastalık hali gibi ifadeler vardır. Doğal afetleri ihtimal dahiline alırlar ama salgın hastalığı pek dikkate almazlar. Dolayısıyla bütün dünya hazırlıksız yakalandı ayrıca ciddiye almayanlar da oldu. İngiltere mesela grip gibi düşündü ama en çok zararı onlar aldı. Türkiye’de bir çalışma ortaya kondu. Sağlık ve güvenlik sektörü canhıraş görevini yerine getirdi. Yurttaşların da büyük bölümünün buna riayet ettiğini düşünüyorum. Aksi halde bu kadar kısa sürede normalleşmeden bahsedilemezdi. Diğer yandan da gevşetilen kısıtlamaların bazı noktalarda pervasız kullanıldığına şahit oluyoruz” dedi.
Aksakal, normalleşme sürecine erken girildiğini ifade ederken, “Ramazan bayramını da geçirdikten sonra yavaş yavaş, Haziran başında geçilmesi daha uygun olabilirdi. Yaz ayıyla beraber, havaların daha da sıcaklaşmasıyla birlikte olumsuzlukları azaltarak devam etmesini düşünürdüm. Ama hükümet böyle karar aldı. Bu tek taraflı alınacak bir karar değil. Normalleşme geciktikçe insanların maddi sorunları ve bunların beraberinde gelen psikolojik sorunlar peyda olmaya başladı” açıklamasını yaptı.
Aksakal sözlerini şöyle sürdürdü “Burada sadece muhalefet partisi olarak iktidara eleştiri yapma durumumuzun olmadığını belirtmek isterim. Topyekun mücadele edilmesi gereken bir durumla karşı karşıyayız. Eksiklikler vardır, söylenebilir ama sorun hepimizin sorunu. Bu hepimizi ilgilendiren bir durum... Hükümet şunları yaptı, bunları yapamadı gibi eleştirel boyuta gerek yok. Aksaklıklar olmadı mı? Oldu. Maske olayında ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Herkes gidip 10 günde bir TC kimlik numarasıyla alabilirdi. Bu kadar basit bir şeyi yapamadılar. Ama sistemi bir kişi yürütmüyor. Bu arada fırsatçılık yapmak isteyenler olabiliyorlar. Maskeden para kazansanız ne olur kazanmasanız ne olur. İhalelerden, diğer işlerden kendinize fırsat çıkarıyorsunuz, bunları pandemiden sonra konuşuruz. Ama maskeden kazansanız ne olur?”
Aksakal, pandemi sürecinde önemi bir kez daha ortaya çıkan tarımın son yıllarda geriye gidişine dikkat çekti. Bunun sorumlusunun AK Parti iktidarı olduğunu söyleyen Aksakal, “9 milyon metrekare hazine arazisi tarıma açılacak diyorlar. Aslında 9 bin dönümdür, 900 hektardır. Bizim buralarda atla deve değil derler! Büyük rakammış gibi söylüyorlar, algı yapıyorlar. Halbuki 18 senede 3 buçuk milyon hektar tarım arazisi tarım dışı kaldı! Adam pamuk, buğday ekti karşılığını alamadı. Şeftali bahçeleri vardı, söktü hepsini, gitti şehirde amelelik yaptı. Büyükşehir yasasını da değiştirdiler bütün şehir dediler. Şimdi Kiraz’ın dağ köyü İzmir’in mahallesi olarak geçiyor. Adam belki İzmir’e hayatında gelmemiş. O insanlar önceden ürünlerini getirip satıyordu, şimdi para etmeyince açlıkla savaşıyor. Tarımla ilgili sorarlarsa biz onlara neler yapılması gerektiğini anlatırız. Biz tecrübeli bir partiyiz. 3 kez devleti yönettik. Biz iktidardayken üreticiler, çiftçiler paranın altında kalmışlardı. O kadar çok kazanmışlardı. Ege çiftçileri bilirler. TARİŞ mesela dünya ile rekabet edecek kurumdu, bankası vardı. Bunlar yanlış uygulamalar sayesinde yabancıların eline geçtiler. TARİŞ’in önünde pamuk zamanı kilometrelerce kamyon, traktörler olurdu. Bu pandemi üreticinin desteklenmesinin zorunlu olduğunu gösterdi. Gerekirse mazotu bedava vereceksin! Ege Denizi’nde gezen adamın yatına mazotu 2 liradan, tarlaya üretmeye giden adama 5 liradan veriyorsun. Bu günahtır. Dediğim gibi bedava vereceksiniz gerekirse!” ifadelerini kullandı.
AK Partili merkezi iktidar ile CHP’li yerel yöneticilerin arasındaki gerginliği yorumlayan Aksakal, “Bu suni bir kavga… DSP’nin belediyeleri Sağlık Bakanlığı’nın ortaya koyduğu kriterler çerçevesinde üzerlerine düşen sorumluluğa göre faaliyetlerini yaptılar. Vefa Yardım grupları valilerce kurulmuştu, onların da görevlerini üstlendiler. Dezenfeksiyon, maske dağıtımı, erzak dağıtımları yapıldı. Belediyeye ait arazi ve arsalar üretilen ürünün kârı o köye kalmak şartıyla yapıldı. Hiçbir zaman merkezi yönetimin karşısında ya da ona bir alternatif anlayışla görev yapmadı. Türkiye merkezi yönetimle yönetilir. Bu dönemde çarpık merkezi yönetim yerel iktidar kavgasını CHP’li büyükşehirler ‘biz iktidara alternatif olabiliriz’ diye yapıldı. Bu özellikle İstanbul’da böyle yürütüldü. Burada devletle, merkezi idareyle inatlaşmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. 2 ay sonunda geldiğimiz nokta nedir? CHP Genel Başkan Yardımcısı ne dedi? Eğer devlet gerekli yardımı yapmazsa belediyeler kapılara kilit vurur dedi. Peki belediye başkanları kapıya kilit vurdurmak için mi seçilmiştir? Har vurup harman savurursanız geleceğiniz nokta budur! Siyasi saiklerle hareket edilmemelidir. Senin siyasi komplekslerine kurban edilecek bir yer değildir orası. Ben böyle bakarım. 11 CHP’li büyükşehir belediye başkanı iki de bir toplanıyor, ortak deklerasyon yayınlıyorlar. Hayrola, siz ayrı bir devlet mi kurdunuz? Burası muz cumhuriyeti mi? Herkes kafasına göre 5 kişi toplanırsa burada düzen olur mu? Biz de muhalefet partisiyiz. Böyle bir düzensizlik var. Bunun aşılması lazım. Bu tip durumlarda yumruğu bir yere vurmalıyız. Siyaset sonra. Biz de farkındayız, yanlışlar var. Pandeminin ortasında sen mi güçlüsün ben mi, tartışması zarar verir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘paralel yapılanma içindeler’ çıkışının hatırlatılması üzerine konuşan Aksakal, ayrıca kayyum atanan HDP’li belediyeler için de açıklama yaptı. Aksakal, “Şimdi geçmişte bazı şeyler oldu diye biz paralel diyemeyecek miyiz? Mesela geometride paralel kenar diyemeyecek miyiz? Devletin yapacağı şeyi ben yapıyorum dersen, o zaman devletin içinde devletsin derler. İlla terör örgütü boyuna taşınmasının ağır, bir değerlendirme yapmanın anlamı yok. Kimse kimseye FETÖ’cüsün demiyor. Daha dün kayyum atamaları oldu. Şimdi bağırıyorlar. Seçilmiş insanların hakkına ipotek koymaktır. Ne alakası var? Birisi seçimle bir yere geldiyse ülkeyi parçalamak, yasa dışı iş yapmak, kan döken insanlara yardım etme hakkı mı veriyor? Bu insanlara maddi manevi destek sağlanırsa devlet, ‘bu seçilmiş dokunmayalım’ diyecek! Kimse kusura bakmasın. Türkiye Cumhuriyeti kimseye piyangodan çıkmadı. Sen bu kaynağı bu devleti bölmek isteyenlere aktaramazsın. Adın ne olursa olsun. Ben bunu yadırgamıyorum. Herkes aklını başına alsın” açıklamasını yaptı.
Geçen seçim döneminde İYİ Parti’ye vekil transfer edilmesine onay veren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aynı yöntemin DEVA ve Gelecek Partisi için de uygulanabileceğini ifade etmesini de değerlendiren Aksakal, “Doğru bir yaklaşım değil. Demokrasilerde böyle bir şeyin olmaması gerekir. CHP Genel Başkanı bu konuda muzdaripse genel ve yerel seçimlerdeki yüzde 10 barajlarının kaldırılması için mücadele eder. CHP’nin milletvekilleri çok afedersiniz koyun mu? Oraya gidin, gelin! Bu nasıl bir solculuktur? CHP demokrasinin sahibiyiz diyor ya, demokrasinin sahibi olmak bu değil. Parlamentoda yüzde 10 barajının kaldırılması için CHP’nin çabası var mı? Yok. Geçen dönemde yüzde 7’ye baraj insin diye teklif verdi. Yüzde 10 baraj da yüzde 7 değilmiş gibi! Demokrasi dışı hareketler bunlar” dedi.
Kaynak:Martı Gazetesi/Egedesonsöz
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.