SEÇMEN KARARINI VERDİ!
Ümit Kahyaoğlu
Seçim yasaklarının sona erdiği 9 Mart’ta, yüzlerce gönüllü ve onlarca araç, tonlarca ağırlıktaki seçim malzemesini ilçenin en görünür yerine asabilmenin telaşını yaşadılar.
En iyi köşeleri, ana yolları kapabilmenin heyacanıyla adeta zamanla yarıştılar.
Sabahın ilk ışıklarına kadar devam eden koşuşturmacanın sonunda ortalık karnaval yeri gibi şenlendi. Cadde ve sokaklar siyasi partilerin logosunu taşıyan afiş, flama ve posterlerle gelin gibi süslendi.
Pendikliler, 9 Mart sabahı uyandıklarında caddeleri, ana yolları ve sokakları bayraklarla süslenmiş bir şekilde gördü.
Afiş asma yarışında ilk üçe AK Parti, CHP ve Saadet Partisi girdi. Diğer partilerin çalışması, bu üç partinin çok gerisinde kaldı.
Bütün bu çabalar, koşturmacalar ve tanıtım kampanyaları seçimleri kazanabilmek, onun da ötesinde psikolojik üstünlük sağlayabilmek için.
Her siyasi parti, seçmeni etkileyebilmek ve oy alabilmek için mücadele veriyor. Performanslarını zorlayıp, normalde bir insanın dayanamayacağı ölçüde mesai sarfediyorlar.
Belediye başkan adaylarıyla sohbet ediyorum, günde üç saat uykuyla seçim çalışması yürüttüklerini söylüyorlar. Kendileri de biliyor ki, şahsi işlerine bu kadar mesai harcamaya güç yetiremezler.
Böylesi bir mücadeleyi, özel işleri için gerçekleştirseler, kısa zamanda epeyce para kazanırlar.
Hedef büyük olunca, fedakarlıkta büyük oluyor.
Siyasi partiler ve adaylar böylesine yoğun bir enerji sarfederken, seçmende olan biteni sezsizce ve anlamlı bir şekilde gözlemliyor.
Öylesine bir gözlem yapıyor ki, kılı kırk yarıyor.
Partilerin kurumsal yapısından, genel başkanına, belediye başkan adaylarından, meclis üyesi adaylarına, il ve ilçe yönetimlerine kadar sarraf kantarı hassaslığında gelişmeleri takip ediyor.
Metropollerde, Pendik gibi büyük ilçelerde, genellikle iki türlü seçmen profilinin varlığından söz edebiliriz.
Bunlardan ilki; günlük hayatın direk içerisinde olan, adayları, teşkilatları yakından tanıyan seçmen profili.
Bu kapsamdaki seçmenleri genellikle ilçenin esnafları ve eşraf olarak tabir edilen kesimleri oluşturuyor.
Bu profildeki seçmenler, oy tercihlerinde ağırlıklı olarak belediye başkan adayını, meclis üyesi adaylarını, ilçe başkanı ve yönetim kurulu üyelerini baz alıyor. Bu tür seçmenler için genel politika ikinci planda kalıyor.
İkinci kısım seçmen profili ise; ilçedeki gelişmelerle uzaktan yakından alakası olmayan, sitelerde oturan, mahallelerdeki apartmanlarda ikamet eden, esnaf olmayan, evi Pendik’te olup işi ilçenin dışında olanlardan oluşuyor.
İkinci kısım seçmen profili olarak isimlendirdiğimiz bu seçmenlerin büyük bir bölümü, belediye başkan adayını tanımıyor, ismini dahi bilmiyor. Ancak afişlerden hatırladığı kadarıyla, aday ismini zikredebiliyor.
Bu profildeki seçmenler ilçedeki gelişmelere oldukça uzaklar.
Oy tercihlerini, siyasi partilerin genel politikası belirliyor.
Partilerin genel başkanlarının miting konuşmalarını izleyerek, televizyondaki tartışma programlarını değerlendirerek, hülasa, ulusal gelişmeleri takip ederek oy tercihinde bulunuyorlar.
Yukarıda zikrettiğimiz birinci seçmen profilinin Pendik’teki oy oranı %25 iken, ikinci kısım seçmen profilinin oy oranı ise %75.
İkinci grup seçmen profli yani %75 oy oranına sahip olan kesim, 29 Mart’a kadar olağanüstü bir gelişme olmaz ise % 90 itibarıyla tercihini belirlemiş durumda.
Siyasi partilerin bütün çabaları, geriye kalan % 25’lik seçmenin oyunu alabilmek içindir.
Bu % 25’lik kesim, seçimlerin sonucuna ne kadar etki edebilir?
Bu soru ancak seçimlerin sonucundan sonra cevap bulacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.