Bu sene Pendik Belediyesi öğretmenler gününde Pendikli öğretmenleri maddi değeri az olan fakat manevi değeri manidar iki hediyeyle hatırladı.
Neydi bu iki hediye?
Bir kitap, bir de CD.
Kitapta, İstanbul’ da yaşama sanatı anlatılıyor. CD. de de İstanbul şarkıları.
Eser adını da anlamından alıyor. “İstanlul’ da Yaşama Sanatı” diye.
Bir öğretmen olarak kitabı aldıktan tam bir ay sonra ancak ki sayfalarını çevirme imkanı buldum.
Eseri okuyunca bazı bölümlerinde sanki başka bir şehirde yaşıyor gibi bu şehri özler oldum.
Oysa ben bu şehirde yaşıyordum.
Bu eşsiz yapıtta eski İstanbul’ un yemekleri, çeşit çeşit yetiştirilen sebzeleri, gayri müslimleri, sarayları, yalıları, camileri, suları ve tabii ki bir vapurdan bakınca Boğaziçi manzaraları anlatılıyor.
Eski İstanbul’ da yaşamak bir sanatmış ancak, yeni, yani bugünkü İstanbul’ da yaşamak galiba zor zanaat gibi.
Şöyle ki,
Otobüs kuyrukları,
Bankamatik kuyrukları,
AVM kuyrukları,
Trafik kuyrukları,
Daha kötüleri var:
Araba kundaklamaları,
Çöp konteynerı cesetleri,
Pazar sokağı alış-veriş seramonileri,
Ve güzel ve nostaljik eklentiler olarak da,
Ramazan çadırları,
Ve, daima zabıtaların kovaladığı Pendik çarşısının kestanecileri, mısırcıları
Ve,
Sahildeki balıkçı oltalarına takılan minik balıklar.
Evet, İstanbul’ da yaşamak,
Sanat yahut zor zanaat vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.