ORUCUN HATIRLATTIKLARI

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu
14 Mart 2025 Cuma 23:18
Ramazan’ın neredeyse yarısına geldik. Ama maalesef sizinle her gün beraber olamadık. Bazen aksamalar oldu. Olsun, yine de ne kadar beraberliğimiz olursa o kadar kârdır.
Burada işlediğimiz konuları belki sizler de duymuşsunuzdur ama olsun, tekrar güzeldir. “Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen.” Ne demek? Tekrar etmek güzeldir, 180 kere de olsa!
Çocuklar, ben size bugün bir şeyi hatırlatmaya çalışacağım. Düşünüyor musunuz?
Acıktığımız zaman aklımıza ilk gelen şey nedir?
"Keşke evde bir sofra hazır olmuş olsa da biz de oturup o sofradan karnımızı doyursak!"
Öyle değil mi?
Evet, öyle. Peki, şimdi bakalım. Bütün insanlık Ramazan boyunca akşama kadar yemiyor, içmiyor. Özellikle Müslümanlar, akşam olunca iftarlarını açıyorlar.
Dünya üzerindeki bütün insanları bir araya getirsek ve sofraları da birleştirsek, ne derdik?
"Allah Allah, bu ziyafeti veren kim?"
Bunu herkesin gücü yetmez! "Bu ne harika bir ziyafet!" demez miyiz? Deriz.
Çocuklar, şimdi bakalım.
Birisi bize yalnızca bir çorba ikram etse, minnettar olur, memnun olur, hatta hayret ederiz.
Ama yok, bir çorba değil, üç çeşit yemek vermiş... O zaman ne deriz?
"Sorma gitsin! Ev sahibi bize çok önem veriyor."
Peki, üç çeşit değil de altı çeşit yemek varsa?
O zaman ne deriz?
"Allah Allah! Biz bunun karşılığında teşekkür borcumuzu nasıl ödeyeceğiz?"
Öyle değil mi? Tabii ki öyle.
Şimdi düşünelim. Dünya sofrasında, yeryüzü sofrasında, adlarını sayamayacağımız, daha önce ağzımıza dahi girmeyen, tanımadığımız, tadını bilmediğimiz ne kadar çok nimet var! Rabbimiz bize mükemmel bir ziyafet vermiyor mu?
Peki, biz buna karşı nasıl teşekkür etmeyiz?
İşte, ediyor muyuz, etmiyor muyuz?
Çocuklar, işte Ramazan orucu bize bunu hatırlatıyor. Diyor ki:
"Bak, akşama kadar aç kalıp hemen sofraya koşuyorsunuz. Ya temelli aç kalsanız ne olur?"
Seni aç bırakmadan hayatını devam ettiren misafirhane sahibine hürmet et!
Hürmet nasıl olur?
Ev sahibinin istediği şekilde olur.
Ne istiyor?
İslam’ın şartlarını yerine getirmemizi istiyor.
Çocuklar, oruç senede bir ay. Her zaman yok.
Kelime-i Şahadet’in de belirli bir zamanı yok.
Hac ve zekât, hali vakti yerinde olan, zenginlerin görevidir.
Geriye ne kalıyor?
Namaz, namaz, namaz!
Yoksa binamız yıkılır!
Bundan önceki yazımızda bunu görmüştük.
Bunları okuyor ve okutuyorsunuz, değil mi?
O hâlde, bu konular üzerinde durmaya devam edeceğiz. Oruç, sadece aç kalmak değildir; aç olanların hâlini de bize anlatır.
Oruç, insan toplumunda ve insan hayatında yardımlaşmaya sebeptir.
Hepinize hayırlı günler diliyorum.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.