OKUMA ALIŞKANLIĞI
Coşkun Otluoğlu
11 Ocak 2016 Pazartesi 10:26
Toplumumuzda kitap okuma alışkanlığının olmaması ile ilgili genel bir şikayet vardır. Bu konu; bir mecliste, bir sohbet ortamında açıldığı vakit: "Oku emriyle başlayan bir dine mensubuz ama okumuyoruz'" veya "Başka ülkelerdeki okuma oranı şudur, bizdeki budur" ya da "Falan ülkede şu kadar kitap ve gazete-dergi basılıyor, Türkiye'de şu kadar basılıyor." gibi örnekler verilir ve gençlerin okumadığından söz edilir.
Kitap okuma alışkanlığı zor kazanılan bir davranıştır. Zaman, sabır ve ilgi gerektirir. Dikkatin toplanması ve kişiye hitap edecek türün belirlenmesi önem arz eder. Bütün bu gerekliliklerin oluşması oldukça zordur. Çünkü sözünü ettiğimiz şeyler zaten başarıyı getirir. Demek ki başarının ardında bu gereklilikler vardır. Öyleyse zaman içinde kazanılacak bir davranış için sabır ve okumak için de bir ilgi gereklidir.
Bütün bunların yanında çocukların daha küçük yaşlarda okuma alışkanlığı kazanabilmeleri önemlidir. Asıl mesele de budur. Çocuk, annede, babada ve çevresinde gördüklerini gözlemleyerek, alışkanlık haline getirdiği şeyleri davranış olarak hayatına yansıtıyor. Böylece davranışlar kişiliği oluşturuyor. Kişilik oluştuktan sonra "Can çıkar, huy çıkmaz." misali okuma alışkanlığını da kazandırmak oldukça güç duruma gelmiş oluyor. Dolayısıyla kişilik oluşurken okuma alışkanlığını da çocuğa kazandırmak gerekiyor. Küçük yaşta kitap okuma alışkanlığı kazanmamış kişilerin yetişkinlik döneminde okuma eyleminde zorlandıkları görülür. Çünkü kişinin nefsine ağır gelen okuma eylemini gerçekleştirmek yerine, çevrenin etkisiyle diğer davranışlar ön plana çıkmaktadır. Zamanımızda kişinin ilgisini çeken diğer şeyler oldukça fazladır. İnternet, bilgisayar oyunları, televizyon, moda, magazin gibi. Dolayısıyla okuma alışkanlığını kazanabilmek bir zamana ve sabır ile ilgiye ihtiyaç duyduğundan her geçen gün zorlaşmaktadır.
Okullarda ders kitapları, bu kitaplardaki metinler, öğretmenler tarafından öğrencilere önerilen kitaplar bu alışkanlığın kazandırılmasında önemli bir yere sahiptir. Öğrencilerin düzeylerine uygun kitapların seçilmesi ve öğrencilere sevdirilmesi gerekir. Okullarımızda zaman zaman sınavlarda öğrencilere sorulmak üzere öğretmenler tarafından kitaplar verilmektedir. Çoğu kez bu kitaplar, çocukların kitaplardan uzaklaşmalarına sebep olmaktadır. Ayrıca not korkusuyla okunan kitaplar, çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarına engel olmaktadır. Bunun iki sebebi var. Birincisi çocuk kitap okumak için kitap okumuyor. Kitabı sınav kaygısı için okuyor. Oysa okuma bir zevk işidir. Okumak çocuk için eğlence olmalıdır. Okumak ile sınavı yan yana koyduğunuzda çocuk sınav için okuduğu kitabı sevmeyecektir.
İkincisi ise sınav için seçilmiş bir kitabın öğrencinin seviyesine göre seçilmemiş olmasıdır. Çoğu kez ders öğretmeni kendi zevkine, beğenisine ve seviyesine göre öğrencilere kitap öneriyor. Aslında kitap, müfredata uygun ve öğrencinin seviyesine göre dersle de ilişkilendirilerek seçilmeli ve öğrenciye verilmelidir. İlkokul çocuğuna Cahit Sıtkı'nın "Yaş Otuz Beş" şiirini ezberletseniz çocuk şiir zevki kazanmaz. Şiirin güzel olması yetmez. Çocuk, öğretmeninden veya anne babasından alkış alabilir. Ama çocuğun dünyasında bu şiirin şiir olarak bir yeri olmaz. Edebi zevk ve heyecan olarak çocukta bir anlam bırakmaz. İşte kitap da böyledir. Çocuğun dimağında bir zevk, bir duygu, bir beğeni ve heyecan bırakmalıdır.
Olumsuz kitap örneklerini burada saymak gereksizdir. Ancak herkes önce çuvaldızı kendine iğneyi de başkasına batırmalıdır. Kahvehanelerin adları neden kıraathane? Ya da kıraathaneler neden kahvehane işlevi görüyor. İyi bir düşünmek gerekir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.