ÖĞRETMENİN İTİBARI DEVLETİN İTİBARIDIR
Toplantının açılış konuşmasını Genel Başkan Yardımcısı Murat Bilgin yaptı. ‘’Taşı delen suyun
gücü değil, damlaların sürekliliğidir’’ sözleriyle konuşmasına başlayan Bilgin; ‘’Mücadelemiz devam
ediyor. Bu millet’in silkinişinin fitilini ateşleyen bu kadrolardır. Değerler yeniden revaç buluyor.
Değerleri kuşanmak utanılacak değil, imrenilecek durum haline geldi. Akıl tutulması günlerden
değerlerimize saygı duyulması gereken günlere geldik. Bu mücadele çok uzun ve güç şartlarda
sürdürülerek bu günlere gelindi. Hepimiz değerlerimizden beslenmiş insanlarız. Diğerlerden farkımız
bu bizim. Bu birlikteliğimizi ilelebet sürdürmeye kararlıyız’’ dedi.
Genel Başkan Gündoğdu, Sendikal yolculuğa, vesayeti deşifre etmek için çıktıklarını ifade
ederek, ‘’Bu hareket; vesayeti deşifre için, daha çok millet ve millet egemenliği, insanlığın geleceği,
öznesi insan olan değerler sendikacılığı için başlamıştır. İnsan merkezli sendikacılık yapıyoruz.
Demokrasiyi yeşertmek, medeniyet değerlerimizi yaşatmak için sendikacılık yapıyoruz’’ dedi.
Toplu sözleşmeye de, toplumsal sözleşmeye de ‘evet’ dediklerini hatırlatan Gündoğdu, İş
güvencesine dokunmaya ve hakları tırpanlamaya ‘hayır' dediklerini kaydetti. Zülfüyâra dokunmanın
da zor olduğunu biliyorduk. Bulunduğumuz noktada biz varız demesini bildik. Biz yetkiyi
kuruluşumuzun 10. yılında aldık. Konu haksa, emekse; karşımızda kimin olduğuna bakmayacağız.
Mazlumun kimliğine bakmayıp elinden tutacağız.
‘’28 Şubat post modern darbesi ile katmerleşen yasakların hikâyesi 28 Şubat’ın yıldönümünde
tekrar gündeme gelmiş ve yaraların kabuk bağlamadığı bir kez daha müşahede edilmiştir’’ diyen
Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Halen yürürlükte olan darbe dönemi yönetmeliği için
darbecilere, ‘Yeter bu millete çektirdikleriniz. Yönetmeliğinizi de alın ve gidin’ deme zamanıdır.
Çalışanların saçı, bıyığı, ense tıraşı, kazağının yakası, giydiği pantolonun kumaşı ve ayakkabısının
topuk boyu ile ilgilenen ucube yönetmelik darbecilerle birlikte tarihin çöp sepetindeki yerini almalıdır.
Hükümetten beklentimiz; 12 milyon 300 bin kişinin dilekçesi niteliğindeki irade beyanını dikkate
alması ve bu ülkede insanların temel hak ve özgürlükler için Avrupa ülkelerinden örnekler verip,
referans gösterme dönemini ve kendi insanına zulüm eden devlet görüntüsünü sona erdirmesidir.’’
Kamusal Alan Yalanından Kurtulma Günleri
Kamuda kılık-kıyafet özgürlüğü talebiyle yürüttükleri “Özgürlük İçin 10 Milyon İmza”
kampanyasında topladıkları, kamuda başörtüsü özgürlüğü talebini de içeren 12 milyon 300 bin imzayı
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nden önce Başbakanlığa teslim etmeyi planladıklarını söyleyen
Gündoğdu, Anayasal açıdan hiçbir meşruiyeti olmayan 1982 model darbe dönemi bakiyesi
yönetmelikle dayatılan kamuda başörtüsü yasağının 30 yıldır on binlerce insanın mağduriyetine
neden olduğunu vurguladı.
Dünün Yasakçıları Bugün Özgürlükçü Oldular
Türk Eğitim-Sen ve Kamu-Sen’in 28 Şubat sürecinde kayıp olduğunu, başörtüsüne özgürlük
isteyenlerin gerçekleştirdiği eylemlerin hiçbirine katılmadığını söyleyen Gündoğdu, “770 öğretmen
başörtüsü yüzünden okullarından uzaklaştırıldı. Destek istemek için kendilerine giden
öğretmenlere, ‘devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti’ dendi. Hatta başını açmayıp okula gitmedikleri
için de, öğrencileri komünistlere bırakmakla suçlamışlardı. Peki, kimdi o komünistler; şimdi kanka
oldukları sendika ve konfederasyonlar. Ama biz sıkıştırdıkça onlar da başörtüsüne özgürlüğü dile
getirmeye başladılar. Taklit edilmekten rahatsız değiliz. Yeter ki, milletimizin bir kazancı olsun“ dedi .
Yönetici Atama Yönetmeliği
Gündoğdu, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde yaptığı
değişiklikleri eleştirerek, ‘’Yeni yönetmelikte yöneticilerin müktesep hakları korunmamış; ehliyet,
kariyer, liyakat gibi kriterlerin pratik karşılığı yönetmeliğe yansıtılamamış, hizmet puanı ön plana
çıkarılmış, aylıksız izinde bulunan yöneticiler, kapatılan okullardaki yöneticilerin durumu gibi birçok
konuda genelgeyle düzeltilemeyecek yasal boşluklar oluşturulmuştur’’ dedi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın
28 Şubat’ta Yönetici Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği’nde değişikliğe giderek 2009 tarihli
yönetmeliği büyük ölçüde değiştirdiğini ifade eden Gündoğdu, ‘’Bakanlığın kurumsal hafızasının
kaybolduğu, paydaşların önerilerinden yararlanılmadığını görüyoruz’’ dedi.
Öğretmenlik Mesleğinin Ekonomik İtibarı Mesleki İtibarını Etkilemektedir
Öğretmenliğin, toplumun ve kültürün devamındaki rolü nedeniyle alternatifi olmayan kadim
bir meslek olduğunu kaydeden Gündoğdu, şöyle devam etti: ‘’Bilimin, insanlık mirasının yeni nesillere
aktarılması ve aşılanması, öğretmenler vasıtasıyla olmaktadır. Kültür ve medeniyet inşasının en
önemli aktörleri olan öğretmenlere emeklerinin karşılığında verilen ücret, aynı zamanda mesleğe
verilen itibar olarak da görülmektedir. Öğretmenin itibarı varsa, devletin de itibarı vardır. Mesleğe
verilen ekonomik itibar, tarihsel süreçte öğretmenliğin itibarını da doğrudan etkilemiştir. Bu nedenle
eğitime değer vermek, aynı zamanda öğretmene de değer vermek ve yatırım yapmaktır. Ülkemizde
son zamanlarda merkezi yönetim bütçesinden en fazla payın eğitime ayrılması eğitimcileri
sevindirmekte fakat 666 sayılı KHK ile başlayan ek ödeme mağduriyeti nedeniyle küstürülen
öğretmen ve öğretim elemanları kendi mağduriyetlerinin giderileceği günü beklemektedir.’’
Okullara Bütçe Verilerek Tahsildarlık Dönemi Bitirilmelidir
“Yardımcı hizmetli ve yardımcı personel açığı nedeniyle okulların, Okul Aile Birlikleri
marifetiyle velilerden toplayabildikleri bağışlarla ücretli personel çalıştırarak sorunu aşmaya çalıştığını
belirten Gündoğdu, “Okul giderlerinin merkezi bütçeden karşılanmaması okul- veli arasında ‘zorunlu
bağış’ gibi bir engelin çıkmasına neden olmakta, bu durum ise okul-veli diyaloğunu, okul iklimini
olumsuz etkilemektedir. Okul yöneticileri başta olmak üzere çoğunlukla eğitimcileri töhmet altında
bırakan, tahsildar konumuna sokan bütçesiz okullar, eğitim çalışanlarının değil, hükümetin sorunudur.
Okul yöneticileri, ek ders yönetmeliğindeki pratikte mümkün olmayan haftada 6 saat derse girme
zorunluluğu nedeniyle vakit yetersizliğinden giremediği dersin stresini yaşamanın yanında, en büyük
sıkıntıyı okulların bütçesizliği nedeniyle yaşamaktadır. Bakanlığın okulların bütçe problemini bir an
önce çözmesini, okul yöneticilerinin ise zorunlu tahsildarlık değil, eğitim liderliği yaptığı günleri
görmeyi bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
Genel Başkan Ahmet Gündoğdu’nun konuşmasının ardından Muhammed Alpkent hitabet
konulu bir sunum yaptı. Toplantıda, Genç Memur-Sen Genel Başkanı Eyüp Beyhan da bir konuşma
yaptı. Ahmet Gündoğdunun kapanış konuşmasıyla toplantı sona erdi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.