NEREDE KALMIŞTIK?

Geçen hafta önce mecliste eğitim bütçesi görüşmelerinde, muhalefet milletvekillerinin konuşmalarını basına yansıdığı kadarıyla takip ettim ardından da İstanbul’da Maarif Vakfı’nın düzenlediği eğitim zirvesine katıldım.

Vekillerin eleştirileri, zirvede konuşulanlar, son on yıl içinde yaşadıklarımız ve bugün konuştuklarımızı beraber değerlendirdiğimizde, eğitimi üzerine yeniden bina edeceğimiz ortak alanın ne kadar daraldığını gördüm.

Vekillerden biri on yıl öncesine giderek, sayın bakana müsteşarlığınız döneminde bakanlık kadrolarındaki şu kadar adamımızı görevden aldınız, mahkeme kararlarını uygulamadınız, sıra dışı uygulamalar yaptınız vs. diye yükleniyor. Dönemin sıra dışılığından hiç bahsetmeden konuştukça konuşuyor. Nerdeyse bir ara dershaneleri kapattınız, sistemi değiştirdiniz, oyunu bozdunuz, bizi deşifre ettiniz, insan ve para kaynağımızı kuruttunuz, bizi bitirdiniz diyecek zannettim, ancak demedi.

Bu sayın vekile bir kaç soru soralım; bakanlık yönetim kadrolarındaki adamlarınıza on yıl boyunca dokunmayan iktidar, neden bir anda böyle radikal bir adım attı, hiç düşündünüz mü? O adamlarınız o makamlara nasıl atanmışlardı? Bu adamlarınızdan kaç tanesi 15 Temmuz sonrası meslekten ihraç oldu?

Vekillerden bir diğeri de dersine daha iyi çalışmış anlaşılan, uzun listesini bir çırpıda okudu. Andımızı kaldırdınız, Maarif Vakfını kurdunuz, teşvik sistemi kurdunuz, TEOG’u getirdiniz, özel okul oranını artırdınız, İmam Hatipleri canlandırdınız, seçmeli din derslerini artırdınız, öğrenci yurtlarının kapasitesini artırdınız, müfredatı geliştirdiniz, yönetim kadrosunu değiştirdiniz, köhne teftiş sistemini dağıttınız, sivil toplumun eğitime katkısının önünü açtınız…

Vekiller aslında sayın bakana canımıza ot tıkadınız diyecek ancak diyemiyorlar. Yaptıklarını yıllar sonra, karşıtları tarafından bu kadar detaylı dinlemek her bakana nasip olmaz bence. Tadını çıkarmak ve daha fazlası için yola koyulmak gerekiyor.

Yola koyulmuş olmalı ki Maarif Vakfı, on yılda elli iki ülkede elli iki bin öğrenciye ulaşmış. Ne acıdır ki FETÖ ve destekçilerinin dünya üzerinde kurduğu şer yuvalarından rahatsızlık duymayan sayın vekiller, bu okulları ve bu sistemi kuranları seviyesizce diline dolayabiliyor. Batının ürettiği sapkınlıkları yaymak, neslimizi bozmak, ailemizi dağıtmak, gençlerimizi elimizden almak için her türlü çalışmaya destek olanlar, eğitimde hala normları belirleme hakkının kendilerinde olduğunu zannederek ahkâm kesmeye, yargılamaya ve infaza devam edeceklerini zannediyorlar.

Şimdiden söyleyelim, biz artık yeni bir eğitim felsefesi konuşuyoruz. Gazze’de, ürettiği bütün fikir, değer ve kurumları ile yok olan batının ve onun meclisimize kadar giren uzantılarının sahte yüzlerini deşifre edecek bir felsefe konuşuyoruz. İnsanlığa soluk aldıracak, katliamı durduracak, insana değer veren bir felsefe. Konuşuyoruz, hem de Maarif Vakfı’nın eğitim zirvesinde konuşuyoruz.

Çok şey yapmışız, siz listenizi şimdiden güncellemeye başlayın, daha çok şey yapacağız, nerede kalmıştık?