MUSTAFA TAŞÇI İLE NECİP FAZIL ÜZERİNE
Coşkun Otluoğlu
14 Mart 2023 Salı 16:08
Türk şiirinde yeri doldurulamayacak yönüyle haklı olarak “üstat” lakabına layık görülen Necip Fazıl’la hayattayken görüşen kişilerin, onunla ilgili anekdotları her zaman ilgimi çekmiştir.
Hem büyük bir şair olduğu hem de mücadelesiyle düşünce dünyamızda önemli yer tutan Üstat’la hayattayken birlikte mücadele edenlerden biri de Hak İş Konfederasyonunun Kurucu Genel Başkanı Muhterem Mustafa TAŞÇI hocamızdır.
Üstat ile ilgili sohbetlerimizde Mustafa TAŞÇI hocam, üstadın deha seviyesindeki zekasından ve üstün espri kabiliyetinden bahsederken şunu naklediyor: Necip Fazıl ileriye sürdüğü fikirleri kendine has üslup ve zıtlıklarla ifadeyi severdi. Bu da lisana olan vukufiyetiyledir. Kayıtlara da geçmiş olduğu üzere bir keresinde şöyle bir misal vermişti:
“Allah, deveye kanat verseydi ne olurdu? Ya tek çobanın sürdüğü koca bir sürüye akıl verseydi ne olurdu?
İnsanoğlunun onda biri kadar hile ve istismara aklı yetseydi, bir fil, on kişiye bedel olmaz mıydı? Halbuki on fili bir insan idare eder.”
Mustafa TAŞÇI hocam, Fransızların kadınlar ile ilgili bayatlamış esprisini Necip Fazıl’ın dile getirerek şöyle bir açılım getirdiğini anlatmaktadır:
“Kadın, “hayır” derse, “evet” demekmiş. “Belki” derse de “hayır” demekmiş. “Evet” diyen kadın ise artık kadınlığını kaybedermiş. Kadın sayılmazmış.
Bir komünist “açım” derse “tokum” demektir. “Şöyle böyle” derse “açım” demektir. “Tokum” derse artık komünistlikle bir alakası kalmaz.
Buna karşılık bir Anadolu insanı “tokum” derse “açım”, “şöyle böyle” derse “tokum” manasına gelir. Hiçbir Anadolu insanı “açım” demez; diyecek olsa Anadoluluğunu kaybeder.”
Düşüncelerini çıkarmış olduğu Büyük Doğu, Ağaç gibi yayın organlarıyla duyurmaya çalışan ve bir gençlik yetişmesi için çalışan Üstat, inancı uğrunda ömrünün 1457 gününü hapis veya tutuklu geçirmiştir.
Bunlardan biri de Hüseyin ÜZMEZ’in bir suikast girişimi için aynı koğuşta kaldığı Üstat’a: “Üstat, nasıl iyi yaptım mı? diye görüşünü sorması üzerine Üstat’ın:
“Ya, sen beni yanlış anlamışsın; ben Sakarya ayak kalk dedim, sen amuda kalkmışsın.”
Kayıtlara da geçtiği gibi Mustafa TAŞÇI hocam Necip FAZIL’ın Malatya Cezaevin’de neden yattığını şöyle özetlemektedir:
“Büyük Doğu gazetesi 1952 yılında günlük çıkmaktaydı ve Adnan Menderes millî, manevî yayınlara destek olmaktaydı. Büyük Doğu da bunlardan biridir.
Öte yandan Ahmet Emin Yalman Vatan gazetesini çıkarmakta ve Amerika’da yapılacak kadınlar güzellik yarışmasına Türkiye’den katılacaklarla ilgili kampanya yürütmektedir.
Necip Fazıl, Büyük Doğu’da bu durumun millî manevi değerlerimize ters düştüğünü ve dolayısıyla Türk Müslüman çocuğunun böyle bir yarışmaya katılmaması için Vatan gazetesine karşı bir kampanya yürütmüştür.
Ayrıca 1952 yılında Büyük Doğu’da Masonların listesi yayınlanmış ve Celal Bayar’ın oğlunun adı bu listede vardır. Bundan sebep Necip Fazıl’a büyük bir baskı kurulmuş ve Büyük Doğu kapatılmıştır.
Aynı yıl Hüseyin Üzmez Vatan gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman’ı Malatya’dayken yaralamıştır. Faillerinin Büyük Doğucu olduğu iftirası yapılarak Necip Fazıl Malatya cezaevinde 64 gün tutuklu kalmıştır.
Büyük şair ve dava adamı Necip Fazıl ömrünü şuurlu bir genç nesil yetişsin diye adamıştır. Müslüman gençlerin Necip Fazıl’ı iyi tanımalı ve okumaları önem arz etmektedir.
Onun, “Gençliğe Hitabesi” gençliğe vasiyeti şeklinde algılanmalıdır. Gençliğe Hitabesi şu şekilde bitmektedir:
“Genç adam! Bundan böyle senden beklediğim şudur: Tabutumu öz ellerinle musalla taşına koyarken, Anadolu kıtası büyüklüğündeki dâva taşını da gediğine koymayı unutma ve bunu tek vasiyetim bil! Allah’ın selâmı üzerine olsun...
Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.