MÜFTÜ'DEN KUTLU DOĞUM MESAJI
Diyanet İşleri Başkanlığımız, ’’Kutlu Doğum Haftası’’ dolayısıyla bu yıl yapılacak etkinliklerin temasını belirledi. Etkinliklerin bu yıl daha da kapsamlı yapılması planlanıyor..
Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı tarafından 1989 yılından itibaren Peygamber Efendimizin
doğum yıl dönümleri, her yıl "Kutlu Doğum Haftası" adıyla bu amaç doğrultusunda ilmî, sosyal ve kültürel
etkinliklerle kutlanmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığımız, 14-20 Nisan 2013 tarihleri arasında icra edilecek olan Kutlu Doğum Haftası
münasebetiyle 2013 Yılı Kutlu Doğum Haftasında tema olarak “Hz. Peygamber ve İnsan Onuru”nun ele
alınması karara bağlanmıştır.
Hafta boyunca gerçekleştirilecek etkinliklerde, insan haysiyeti ve insan onuru bütün yönleriyle ele alınacaktır.
İnsan onuru; izzeti nefis, haysiyet, öz saygı, şeref, erdem, vakar gurur, saygınlık, kendine saygı duyma,
başkalarını da kendine saygılı kılma gibi manalarda kullanılmaktadır.
İnsanın değeri denince de, insanın diğer canlılar arasındaki özel yerini ve kıymetini anlıyoruz.
İnsan, duyan, düşünen ve inanan bir varlıktır. Temiz bir fıtratla dünyaya gelen insan, hilkatin özü, kainatın
özetidir. Yüce Allah, insanı en güzel ve en özel bir varlık olarak yaratmıştır.
Hiç bir varlıkta bulunmayan üstün meziyetlerle donatmış, bütün nimetleri emrine vermiştir. Onur; kişinin
kendine biçtiği değerlerdir. İnsan onuru, kişinin haysiyeti, özsaygısı, kendine saygı duyması ve başkalarını da
kendine saygılı kılması olarak anlaşılmalıdır. İnsanlık onuru, insanı diğer canlılardan ayıran önemli bir özelliktir.
İnsanlığa gönderilen bütün ilahi mesajlarda insanın manevi şahsiyetinin en önemli ögesi olarak onurun
korunmasına özel bir önem ve ağırlık verilmiştir. Bu çizginin son halkası olan İslam da, insanı insan yapan
değerler üzerinde hassasiyetle durmuş, Hz. Peygamber (s.a.v) bu değerleri bizzat hayatında uygulayarak
insanlığa ışık tutmuştur.
İlahi mesajlara karşın insanlık tarihi, insan onurunun çiğnendiği, haysiyetli bir hayat sürmenin imkânsızlaştığı
dönemleri yaşamıştır. Günümüz dünyasında da insanlık onuruyla bağdaşmayacak olaylara, cinayetlere,
aşağılamalara, temel hak ve hürriyetleri zedeleyen uygulamalara hemen hemen her gün şahit olunmaktadır.
İnsan Hakları, tüm insanlara insan olmalarından dolayı tanınması gereken haklardır. En temel
insan hakkı da “yaşama hakkı” dır. Temel insan hakları onurlu yaşam için vazgeçilmezdir. İnsan haklarının
korunması,onurlu bir yaşamı mümkün kılar.Kişi,bu haklarını kaybettiğinde değerli bir hayat yaşayamaz.
İnsan, aklı ve iradesi ile diğer canlılardan ayrılır. Buna karşılık insan, canlılar içinde “başkası” düşüncesine
sahip tek varlıktır. Başkalarını düşünme, onları dikkate alma, onlara saygı ve sevgi gösterme insanların ahlaki
özünün gereğidir. Bu özünün gereği olarak kendine yapılmasını istediği bir kötülüğü başkasına yapmasının
uygun olmayacağını anlar. İnsanın bu yönü, kendisi için “insan hakları” nı daha önemli yapmaktadır. Bu konuda
Peygamber (sav) şöyle buyuruyor:
“Sizden biriniz, kendisi için sevip istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamaz.”
“Müminin mümine karşı durumu yekpare bir binayı meydana getiren, perçinlenmiş kayaların birbirine karşı
durumu gibidir.”
Bugün dünyanın birçok yerinde haksız yere insanlar öldürülüyor, özellikle de Müslümanların kanı dökülüyor.
Bugün Suriye’de öldürülen Müslümanların sayısı yüz bini geçmiştir. Dün Irak’ta bir milyon civarında Müslüman
öldürüldü veya kayboldu.. Filistin’de, Gazze’ de, Mısır’da, Libya’da, Yemen’de, Tunus’ta ve birçok ülkede akan
kan hep Müslümanların kanıdır.
Ey Sevgili;
Dünyanın sana olan ihtiyacı her geçen gün daha da artmakta ve senin sevgine olan hasret devam etmektedir.
“Ey güzeller güzeli Sevgili gel, bir kere daha yeniden misafirimiz ol.. tahtını sinelerimize kur ve bize
buyurabildiğin her şeyi buyur. Gel, gönüllerimizdeki karanlıkları kov, bütün benliğimize ruhunun ilhamlarını
duyur ve bize yeniden diriliş yollarını göster. Gel, her gün biraz daha azgınlaşan şu zulmetleri ışığınla dağıt ve
herkesi inleten zulüm ve adaletsizlik ateşini söndürüver. Gel, her şekliyle kine, nefrete düşmanlığa kilitlenmiş şu
zavallı ruhların boyunlarındaki zincirleri çöz; sevgiye, merhamete, şefkate hasret giden sinelerimizi muhabbetle,
hoşgörüyle coştur, ve bizi kendi içimizdeki kopukluklardan kurtar.
Ey karanlık gecelerimizin ayı-güneşi, ey yolda kalmışların biricik rehberi, sen bizler gibi sadece bir kere
doğmadın/doğmazsın; zamanın her parçası senin için bir tulû vakti, gönüllerimiz de mütevazi matlaın..
perişaniyetimiz sana bir çağrı, sinelerimiz Seniye-i Vedâ.. ne olur artık ağlayan gönüllerimize acı da gel; doğ
canlarımıza Yaratan aşkına, bizi yalnız bırakma; yalnız bırakıp ruhlarımızı sensizlik ateşine yakma..
Ey gerçek dost,
kaç bahar gelip geçti biz hep hazandayız ama, düşe-kalka olsa da hep izindeyiz. Gel bizi bir kere daha sevindir.
Sevindir ki; bağının taptaze fidanlarıyla nâmını âleme tam duyuracak demdeyiz. Dünya senin dünyan bu dünya
ışığa hasret gidiyor. Bizler o kırık azimlerimiz ve o çatlamış ümitlerimizle, yolların hakkını veremesek de hep
yollardayız. Sadece hislerimizle de olsa, aradığımız sevgili Sensin; gel son kez içimize doğ ki gönüllerimiz ışıkla
dolsun Kutlu Doğum Haftamız bütün insanlığa hayırlı ve mübarek olsun.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.