MÜDÜR BEYİ KİM VURDU?
Çocukluğumda memleketimde anlatılan yaşanmış bir hadise benzer olaylarda hep hatırıma gelir.
Vakıa şu; Çoban uyurken ağılına hırsız girer, anında çoban uyanır. Apar-topar kalkar, karakucak hırsızın üzerine yürür.
Hırsız elindeki silahı çobana doğrultur. Çoban habire hırsızın üzerine gider. Dört-Beş metre yaklaşınca hırsız ‘’üzerime gelme, Vallahi ve Billahi yiğitliğimden değil korkumdan seni vuracağım!’’ der.
Efendim 12 Eylül Darbesinin sene-i devriyesini yaşıyoruz. Bilindiği gibi 12 Eylül 1980 öncesi kan gövdeyi götürüyordu. Kaos ortamı yaratılmıştı.
Daha sonra darbe gerçekleşince 12 Eylülden itibaren terör son bulmuş, ülke sükûnete ermişti!
Bu durum darbeyi yapanlara sorulduğunda şöyle izah etmişlerdi; ‘’Biz darbenin olgunlaşmasını bekledik!’’
Malum hedef isimler (zamanın yöneticileri) hep can güvenliği gerekçesiyle! Tutukevlerinde misafir edilmişti!
28 Şubat sürecinde de önce darbe ortamı hazırlanmış, suni gerekçeler üretilip piyasaya sürülerek akabinde darbe gerçekleştirilmişti. Hedef-iktidar indirilmişti.
Yani tüm sivil-resmi darbelerin önce alt yapısı hazırlanır, suni sorunlar üretilir, sonra kurtarıcılar gelir darbesini yaparlar.
Bilindiği gibi geçen haftalarda İstanbul/Pendik (eski) İlçe Milli Eğitim Müdürü Coşkun Otluoğlu ani bir şekilde, hiçbir resmi gerekçe gösterilmeksizin görevden alındı.
Yerine Üsküdar Çamlıca Kız Anadolu İmam-Hatip Lisesi Müdürü Aytekin Yılmaz getirildi. Öncelikle yeni görevine başlayan Aytekin Yılmaz beye hayırlı olsun diyorum. Zira devlet yönetiminde devamlılık esastır. Kendisine bir görev verilmiştir, o da görevi başına geçmiştir.
Bu operasyon yapıldığı sırada kısa süreliğine memleketimde sıla-i rahim yapıyordum. İnanın onlarca idareci, bir o kadar eğitimci arkadaşlarım aradılar. ‘’Müdür beyi kim vurdu?’’ diye sordular. Tabi burada ‘’vurdu kelimesi’’ mecazi manada. Bu operasyonu kim, niçin yaptı? Anlamında bir soru.
Hatta yerel basından arkadaşlarım aradı, ‘’hocam bu konuda senin görüşün ve bilgin nedir’’ diye sordular. Cep Telefonu hattı bizim memlekette sıkıntılı olduğu için, iletişim sıkıntısı da yaşadım.
Cevabım şu oldu ‘’arkadaşlar bu konuda bazı ön bilgilerim var. Ancak olay yeni, İstanbul’a döndüğümde olay yeri! İncelemelerimi de yaptıktan sonra görüşlerimi paylaşırım’’ dedim.
Bu olayı analiz ederken biraz geçmişe gidip Pendik’te olup bitenlere göz atmakta fayda var.
Pendik’te senelerdir İlçe Milli Eğitim Müdürleri, şube müdürleri değişti. Ancak İlçede yapılan Milli Eğitim Sınavlarıyla ilgili rahatsızlıklar bir türlü bitmedi. Bunun üzerine 01/02/2013 Tarihinde Eğitim-Bir Sen İstanbul 4 No.lu Şube Başkanı Talat Yavuz imzasıyla Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bir yazı gönderildi.
Yazının konusu şu; ‘’İlçe Milli Eğitim Sınav Görevlerinde Adil Uygulamaya Geçilsin’’ şeklinde. Bu konu 07/02/2013 tarihli yerel basında ve Duyuru Gazetesinde haber olarak yayınlandı.
Rahatsızlıklar dinmedi. 20/06/2014 tarihli Duyuru Gazetesinde bu konuyu ‘’MEB Sınav Görevi İstemiyorum’’ başlığı ile eğitimcilerin feryadını gündeme taşıdım. Bu yerel sıkıntı bitmedi. (Birkaç ay önce bu sınavlarda merkezi sisteme geçildi, ama ben Pendik merkezli bir sıkıntıyı özetliyorum.)
Pendik’te Otuz Küsur MTSK var. Bunlar elbette Milli Eğitimin mevzuatları çerçevesinde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Bu kadar çok kursun içinde bir-kaç tanesinin hatalı uygulamaları da olabiliyor. Örneğin beş günde! Kursiyere Sertifika verme yanlışlığı! gibi.
Eski İlçe Milli Eğitim Müdürü Coşkun bey bu yanlışlığın farkına varıp engelliyor. Bu arada bu birime sekiz yıldır bakan bir memurun görev-sorumluluk alanını başka birime kaydırıyor. Bunun üzerine bazı kişiler! Feveran ediyorlar. ‘’Efendim bu kadar deneyimli bir memurun görev yeri neden değiştiriliyor!’’ diye.
Şimdi Coşkun bey’e bu cenahtan (etkili çevrelerle temas kurabilen) küçük (ama ses getirecek) bir muhalefet cephesi oluşuyor.
Diğer taraftan bazı yöneticilerin mesai mefhumuna uymayıp alışkanlık haline getirdikleri, görevleriyle ilgili bazı konularda mevzuata aykırı hareket ettikleri yolunda bir-kaç ikaz yapılınca havalar değişiyor. İlgili kişiler rahatsız oluyor.
Şubat ayında eski müdür Recep Dernekbaş’ın Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğüne atandığı haberi üzerine Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü için dört-beş tane isim talip oluyor. Bu isimler Bakanlıkta değerlendiriliyor. Sonuç olarak Coşkun Otluoğlu’nun ataması yapılıyor.
Bunun üzerine ‘’Pendik İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bizim arkadaşımız geliyordu, bunu Coşkun bey engelledi, kendisi geldi. Biz de onun kararnamesini iptal ettireceğiz!’’şeklinde bir-kaç kişilik karşı duruş ses vermeye başladı.
Haziran Ayı sonlarında durumdan vazife çıkaran üç-dört kişilik bir grupta âkil insanlar heyeti oluşturup! önce yerel yönetime, sonra yerel gazetelere, yerel derneklere ve vakıflara bir dizi ziyaretlere! başlıyorlar. Konu malum, ‘’Coşkun bey geçimsiz! Uyumsuz! v.s.’’
Ağustos ayı sonlarında da maksat hasıl oluyor! Böyle zamanlarda bazı uzman kişilerin görüşlerine başvurulur malum! Ben de bazı uzmanlara sordum bu konuda görüşünüz nedir?
‘’Eee, bu kadar şartları olgunlaşmış ortamda elbette bir kurtarıcının olaya el koyması gerekirdi. Her halükarda perde gerisindeki bazı kişiler bu büyük sorunu! çözmek için son noktayı koyarlar’’ deyiverdi.
Biraz açar mısınız, Kurtarıcımız kim? Dostum çok ketûm! Deşeledim, Tuzladan mı, hayır? Pendik’ten mi? Hayır. Kartaldan, Maltepe’den, Sultanbeyli’den, Adalardan mı? Hayır, dedi. Şu kadarını söyleyebilirim ‘’Bu bölgeyi dizayna çalışan ama bölge dışından biri’’ dedi. Şaştım kaldım!
Tamamen kin ve intikam kokan bu operasyon maşeri vicdanda kabul görmemiştir. Bir takım zemin hesaplarıyla bu işe destek olanlar için ‘’Bu operasyonun götürüsü getirisinden çok olacaktır.’’
Bu operasyona kerhen de olsa destek veren dostlarıma şunu samimiyetle söylüyorum ki; gün gelip gerçekleri öğrendiğinizde pişmanlık duyacaksınız. Belki Nefis Muhasebesi yaptığınızda tövbe edeceksiniz ama ok yaydan çıkmış, masum birine saplanmış olacak!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.