22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara14°C

MODERNİZM

İbrahim Ciminli

31 Mart 2022 Perşembe 23:59

Modernizm kavramı, 19. yüzyılın ikinci yarısından sonra Fransa’da ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan batı kaynaklı bir akımın adıdır. Modern kavramı ve beraberinde kullanılan çağdaşlık, çağdaş medeniyet, uygarlık gibi kavramlar, Avrupa dışındaki milletleri ve medeniyetleri aşağılamak İçin üretilmiş kavramlardır. Dışı süslü içi kirli, maskeli, iki yüzlü kavramlardır. Modernizm; eskiye ait her şeyi bırakarak, birey-toplum ve devlet ilişkisini sosyal, kültürel, iktisadi ve siyasi açıdan yeniden kendi kurallarına göre düzenleyen bir akımın adıdır. Maalesef zihinleri köleleşmiş, Avrupa’nın kültürel sömürgesi olan ülke halklarının çoğu da bu kavramı alıp, kendilerine ait ne varsa, onları bırakarak  hatta inkar ederek “aşağılık kompleksi”duygusu altında  ezilmektedirler.                                   “Yüzümüzü batıya döndük” diyenler yaklaşık iki asra yakındır ülkemizi batının kapısında bekleyen dilenciye dönüştürdüler. Bilim ve teknoloji almak yerine, ürünlerini ve kültürlerini almayı tercih ettiler, karşılığında da yüksek bedeller ödediler ve ödettiler.                                          

Bir ülkeyi işgal etmek için artık topraklarını almaya gerek yoktur. O ülke toplumunun kültürünü, örf ve adetlerini, inancını, dilini, sanatını ve edebiyatını elinden alıp kendininkini oraya transfer edersen, artık ruhunu ve pazarını da teslim aldın demektir. O millet artık senin beyni zincirli kölendir. Sen nasıl ve ne şekilde düşünmesini istersen öyle düşündürürsün. Senin kelimelerinle düşünür, senin gibi giyinir, senin gibi tüketir, senin şarkılarınla eğlenir, senin dikte ettiğin sanatınla meşgul olur. Kendi benliğini kaybeden bu topluluk ne yazık ki, ne batılı olabilir, ne de doğulu kalabilir. İki arada bir derede bocalayıp durur. Tabii ki tahribata uğramış böyle bir toplum bir çıkış yolu ararken, atı alan Üsküdar’ı geçer.                                                      

Özellikle son iki asırdır, Avrupa, kültürünü ve yaşam biçimini tüm dünyaya dayatmıştır. Kitle iletişim araçları, eğitim ve kültür kurumları vasıtasıyla bunu yaygınlaştırmıştır.                    

Batı, kendi dışında kalan dünyayı özellikle iç karışıklar, sınır anlaşmazlıkları, yönetimlere müdahale veya işgallerle meşgul ederek gelişmelerini engellemiş, bütün kaynaklarını sömürmüş ve kendi ürettiği ürünleri yüksek bedellerle kendi dışındaki pazarlara sattığı gibi, teknolojisi ile birlikte kültürünü de o ülkelere aktarmıştır. Çağdaşlık, modernlik, uygarlık gibi kavramları da kendisinin ayrılmaz bir sıfatı olarak beyinlere işlemiş, sadece bununla kalmamış beraberinde “aşağılık kompleksi” duygusunu da sos olarak ürünleri ile birlikte geri bıraktığı ülke toplumlarının  zihnine işlemiş, onların giyim kuşamından, kavramlarına,mimarisinden sanatına kadar her şeyini etkilemiştir. Kontrolüne aldığı ülkelerin gelişmesini de özellikle engellemiştir. Dünyada istikrarsızlığın ve terörün olduğu her ülkede bunun temel sebeplerini biraz araştırdığınız zaman arkasında  sözde “modern ve demokratik dünya!” nın olduğunu göreceksiniz.                                      

Bugün ülkemizin yaşadığı sorunların ve toplumumuzun yaşadığı kültürel anafor ve kimlik bunalımının temelinde yatan ana sebep de budur.                        

Kendi çıkış yolumuz kendi medeniyetimizdedir. Tabii ki dünyada bilimsel ve teknolojik hangi gelişme varsa ondan faydalanacağız, ona yorumumuzu katarak toplumun, ülkenin ve dünyanın faydasına sunacağız. Ne kadar millileşir ve yerlileşirsek o kadar gelişiriz, diriliriz, kendimize geliriz ve ayağı kalkarız.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.