02 Mayıs 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara13°C

MİSÂL/MESELA/ÖRNEK/ÖRNEĞİN

Coşkun Otluoğlu

05 Şubat 2018 Pazartesi 17:35

 ‘Misâl’ ve ‘mesela’ kelimeleri Arapçadan dilimize geçtiğinden atılması istenmiş yerine Ermeniceden ‘örnek’ ve ‘örneğin’ kelimeleri yerleştirilmiştir.

            ‘Hudut’ kelimesi de böyledir; yerine Rumca ‘sınır’ kelimesi getirilmiştir. ‘Ziyafet’ yerine Moğolca ‘şölen’ getirilmiştir. ‘Alemşümul’ bugünlerde ‘global’ denen kelimenin yerine Fransızca ‘üniversal’ kelimesinin bozulmuş şekli ‘evrensel’ kelimesi kullanılmaktadır. ‘Encümen’ yerine ‘Commission’ kelimesinden bozma ‘komisyon’ kelimesini kullanmaktayız.

            Sadece kelimeler üzerinde oynama yapılmamış eklerde de çeşitli zorlama ve dilin kurallarını bozan uygulamalara gidilmiştir. Moğalcadan alınan ‘-tay’ eki ile ‘kamutay, danıştay, yargıtay, çalıştay, kurultay’ gibi kelimeler uydurulmuştur. ‘-sel, -sal’ ekleri ile, ‘ulusal, evrensel’; ‘oktogon’ kelimesinde olduğu gibi ‘pentagon’dan “beşgen, öğretmen, yazman, göçmen, uzman, danışman” gibi uydurularak dile sokulan kelimeler üretilmiştir.

‘Millet’ için kullanılan ‘ulus’ kelimesi gerçekte Türkçe ‘uluş’tur. Moğollar bu kelimeyi önce bizden aldı ve ‘ulus’ biçimine dönüştürdü ve ‘imparatorluk’, ‘halk’ manasında kullandı. On dördüncü yüzyılda bu kelimeyi biz yeniden kullandık. Nisbet ‘-î’ Türkçede olmadığından “millî” “dinî” gibi kelimelerin yerine kelime türetilirken Fransızcadan ‘culturel’ veya ‘principal’ kullanımlarında olduğu gibi “-el, -al” eklerini alarak yarısı Moğolca yarısı Fransızca ‘ulusal’ kelimesi ‘millî’ kelimesinin yerine geçirilmiş oldu.

            Hiçbir kural tanımadan batı dillerinden doğrudan alınan kelimeler “Öz Türkçe” denerek sunulmuştur: ‘genel, onur, egemen, imge’ gibi.

            Bazı kelimeler ise birçok kelimenin yerine kullanılmıştır;

            ‘Mutlu’ kelimesi; ‘bahtiyar, memnun, mesut, neşeli, mesrur’ kelimelerinin yerini tutabilir mi?

            “Sorun’ kelimesi; ‘dert, problem, dâva, mesele’ kelimelerinin yerine tek başına yetebilir mi?

            Fransızcadan alınan ‘onur’ kelimesi; ‘haysiyet, izzetinefis, gurur, şeref, vakar’ kelimelerini nasıl karşılayabilir? ‘Aşama’ denince; ‘kademe, safha, mertebe, merhale’ demiş mi oluyoruz?

            Maarif kelimesinin yerine kullanılan ‘igidimek’ fiili, insanları ve hayvanları beslemek fiilinin yanlış okunmuş biçimi olan ‘egitimek’tir.

            2009 yılında Azerbaycan’da Türkiye’nin dizileri televizyonlarda yayınlanırken mutlaka dublaj şartı getirilmiştir. Türk dizilerinin Azerbaycan televizyonlarında Azerî ağzıyla yayınlanmasının gerekçesi ise İstanbul ağzının Azeri halkının dilini bozacağı endişesidir.

            ‘Asıl’ kelimesi Azeri dilinde de ‘asıl’dır. Ancak biz bunun yerine ‘uyruk’ kelimesini uydurmuş bulunmaktayız.

Necip kelimesi de Azeri dilinde neciptir. Ama biz ‘soycul’ kelimesini türetmiş bulunuyoruz.

Uydurulmuş olanlar Azeri Türkçesinde kullanılmamaktadır. Azeri ve İstanbul ağızlarında aynı olup da sonradan uydurulmuş olan bazı kelimeler şunlardır:

“Aşk- sevi, azap-ezinç, baht-yazgı, cihan-acun, edebî-yazınsal, edebiyat-yazın, edip-yazıncı, efsane-söylence, faydalı-asığlı, felaket-karayıkım, ferman-buyrultu, feryat-haykırı, gaye-erek, girdap-çevrinti, harabe- ören yeri, hasta-sayrı, hayal-sanrı, heykel-yontu, hilal-ayça, ibare-sözce, istisna-ayrıksıl, kavim-budun, kemal-eriklik, küre-yuvar, kitap-bitik, madde-özdek, manevi-tinsel, mucize-tansık, muzaffer-yengici, nasip-kutpay, semavi-göksel, saadet-gönenç, tahammül-dayanım, tarafsız-yansız, nurlu-yaltırıklı, tercih-yeğlem, zengin-varsıl, zihin-anlak.”

1893 yılında Redhouse, yapmış olduğu İngilizce-Türkçe sözlükte doksan üç bin kelime göstermiştir. Yüz yıldan daha fazla geçmiş bulunan günümüzde İngilizcenin söz varlığı yedi yüz bin kelimeye varmışken, Türkçenin başından geçen felaketler nedeniyle Türkçenin söz varlığı yüz on bin kelimede kalmıştır.

Toplumlar ve milletler dillerinin zenginliği ile kültürel varlıklarını geliştirebilir ve sonraki nesillere aktarabilirler. Yukarıda birçok misalle anlatmaya çalıştığım Türkçe üzerindeki ameliyatlar maalesef dilimize zarar vermiştir. Nitekim Azerbaycan da bile filmlerimiz dublaj ile seyredilir duruma düşmüştür. Dil üzerinde ameliyat yapmak isteyenlerin niyeti gerçekte dilimize ve kültürel varlığımıza hizmet etmek değildir. Onların derdi Osmanlı kültürünün izlerini silmektir; yoksa kelime uydurma olmuş, İngilizce olmuş, Fransızca olmuş umurlarında değildir.

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.