MERHAMET MEDENİYETİ Mİ? NEFRETİN KARANLIĞI MI?

Hasan Demirci
09 Eylül 2025 Salı 10:13
Tokat’ta bir elektrik direği değiştiriliyor. Betonarme yeni direk dikilirken, ahşap eski direğin üstünde yaşayan bir ağaçkakanın yuvası unutulmuyor. Yetkililer ve işçiler öyle bir hassasiyet gösteriyor ki; eski direk kesilip atılmıyor, aynı yükseklikte yeniden yerine sabitleniyor. Sebep, küçücük bir kuşun yuvası bozulmasın diye…
Güzel bir haber değil mi?
Güzel bir medeniyet, insanlığı aydınlatan, geleceğe umut aşılayan bir anlayış değil mi?
Peki nasıl oluyorda Tokatta, böyle bir medeniyetin topraklarında, böyle bir memlekette kuşun yuvası bile yıkılmazken, İzmir’de iki yiğit polis memurunun bir cani genç tarafından yuvası yıkılıyor.
Bir tarafta hayatı, tabiatı, canlıyı korumaya odaklı muazzam bir medeniyetin varisleri; diğer tarafta İzmir’de iki polisimizin kanına giren, ocakları yıkan, aileleri yasa boğan bir terör eylemi gerçekleştiren kin ve nefret bataklığının çürümüşleri…
Aynı ülkenin insanı, aynı topraklarda nefes alanlar… Bir yanda kuşun yuvasını düşünen vicdan, öbür yanda insan yuvalarını dağıtan, hayat söndüren kör bir nefretin mensupları!
Burada düşünmemiz gereken şey sadece tetiği çeken “bir genç” değil. Çünkü biliyoruz ki o elin arkasında onu yönlendiren karanlık odaklar, fitne üreten eller, genç zihinleri zehirleyen kirli ideolojiler var. Ve siz o ideolojin hangi ideoloji olduğunu gayet iyi biliyorsunuz.
Caniyi yetiştirenler, fikir babaları, örgütler, dış mihraklar, taşeron yapılar var. Asıl mesele de bu zaten.
Kuşun yuvasına sahip çıkan anlayış, aslında muazzam bir medeniyetin göstergesidir. Bizim inancımız, kültürümüz, tarihimiz böyle bir medeniyetttir, merhamet ve şefkat üzerine kuruludur.
Polisimizin yuvasını yıkan zihniyet ise böyle acımasız, köksüz, sevgisiz ve vicdansız bir kör ideolojinin eseridir.
Onu “gençlik” diye süslerler, ama aslında hayat çalar, umut söndürür, ocak söndürür.
Bir kuşun bile yuvasının korunduğu bir ülkede, umutları karartan, nice masumların kanına girip yuvalar yıkan anlayış ve zihniyetler nasıl barınabiliyor acaba.
Bu zihniyetlerle topluca mücadele etmek, fitne ve fücur yuvalarını tarumar etmek, bu ülkeye kötülük edenlerin, kötülükleri besleyenlerin maskesini düşürmek hepimizin aslî görevidir.
Başta sosyal medya olmak üzere, televizyonlarda, görsel işitsel tüm iletişim araçlarında kötülükleri öven, reklamını yapan kirli zihniyetlerin ıslah edilmeleri ve şer ile, kötülüklerle bağlarının koparılarak, tamamen yok edilene kadar mücadele etmemiz şarttır.
İşimiz zor olsa da buna mecburuz...!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.