22 Kasım 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara13°C

MART SONUNA KADAR SURİYE PROJEKSİYONU

Suud uçakları, İşid'i bombalarken PYD'nin alan hakimiyetini, onları da bombalamak suretiyle daraltacaktır.

Mart Sonuna Kadar Suriye Projeksiyonu

16 Şubat 2016 Salı 18:05

Rusya'nın düşen uçağının intikamını almak üzere misillemede bulunacağı beklentisi, Türk uçaklarını bir süredir Suriye hava sahasından uzak tutuyordu. Şimdi Suud uçakları devreye giriyor. Suud uçakları, İşid'i bombalarken PYD'nin alan hakimiyetini, onları da bombalamak suretiyle daraltacaktır.

Suudi Yönetimi, son dönemde özellikle Türkiye açısından çok önemli işler yapıyor.

2015 yılının 3. çeyreği medyasında; önümüzdeki 5 yıl içinde Suud'un devlet olarak iflas riski ile karşı karşıya kalacağı fikri işlendi. Haberin kaynağı, uluslararası bir kredi derecelendirme kuruluşuydu ve bu öngörü karşısında Suud'un harcamalarını karşılamak için ülkesi dışındaki tasarruflarını kullanmak zorunda kalacağı hususu vurgulanarak "İşbilmez Arap" imajına dönük jenerik yorumlar yapılmasına vesile oldular. Medyada "Norveç ile Suud", "Beyaz adamla çok eşli, işbilmez Arap" mukayeseleri bile yer aldı.

Aslında haber ile yatırımların bulunduğu batı merkezli finansal kuruluşlardan büyük miktarlı fon çıkışının kuşku ve güven kaybına yol açacağı öngörülerek "kimse kusura bakmasın, bu para bize şimdi lazım" algısı yaratılmış oldu. Böylelikle ülke dışı Suud plasmanlarının bağlı olduğu sözleşmelerin satışı ve bozulması ile ilgili altyapı, kimseyi ürkütmeden, barışçıl bir biçimde kurgulanmış oldu. 

2015 yılı içinde petrol fiyatlarında görülen gevşeme, aynı zamanda en büyük petrol üreticisi olan Suud'un arzını kısması ile yükselme trendine girebilecekken yukarıda bahsedilen iflas riskinin yarattığı kaygı öne sürülerek üretim düşüşünün yol açacağı gelir kaybına tahammül edilemeyeceği vurgulandı.

Şimdi Suud'un politikasına yakından bakmakta yarar var:

Suud, üretimini kasıtlı olarak düşürmeyerek petrol fiyatlarının yükselmesini engelliyor ve bu strateji ile bir yandan Rusya ve İran'ı ekonomik darboğaza iterken; diğer yandan her iki ülkenin Suriye Savaşına devam etmelerini gerilemekte olan ekonomileri açısından sürdürülemez kılmaya çalışıyor. İran'ın ne kadar ucuzlarsa ucuzlasın petrol arzını arttırıp gelir elde etmeye çalışması, halen içinde bulunduğu ekonomik kriz hakkında önemli bir fikir veriyor.

Tayyip Bey, hatırlanacağı gibi Hacc döneminde meydana gelen vinç kazasında süratle olayın büyütülmemesine ilişkin pozisyon almış, açıklamalar yapmıştı. Anlıyoruz ki, her ne kadar kamuoyunun önünde çok sayıda örneği olmamasına karşın Suud ile Türkiye arasındaki işbirliği, bir süredir stratejik boyutta bir çok potansiyel işbirliği ve koordinasyonu içinde barındırıyor:

Mart ayı içinde İslam Ordusu denilen koalisyon ordusu, Suriye'ye bir kara harekatı gerçekleştirecek. Bu gelişme, ABD destekli Rus çabalarını, Esad'ı ve PYD'nin kazanımlarını zora sokacak, Özgür Suriye Ordusu yelpazesi altındaki gruplara alan hakimiyeti sağlayacaktır.

Kara harekatı ile birlikte yeni bir dünya savaşı başlayacağı iddiası, bir öngörü olarak geçerliliğini korurken; bu savaşın konvansiyonel olmayan aktörlerin katılımıyla kurgulanacağı anlaşılıyor:

- Batı koalisyonunu oluşturan ülkeleri yöneten insanların ebeveynleri, ikinci dünya savaşının etkilerini çocuklarına aktarmış olmalılar. Bu yaşlı kuşak, ülkelerini küresel bir savaşın doğrudan tarafı yapmak istemeyeceklerdir.

- İçinde Rusya'nın da yer aldığı büyük Batı ailesi, mevcut nüfus yapısıyla ilgili yaşlanma, düşük doğum hızı gibi öznel sorunlara sahip.

- Batı, savaşta kaybedeceği genç insanların yerine yenisini ikame etmekten uzak bir potansiyelin sahibidir. Önden giden kayıpların aynı zamanda ülkenin üretken insan kaynağı da olduğu göz önüne alındığında savaş kazanılsa bile refahın sürdürülebilirliği mümkün olmayacaktır.

- Batı toplumlarında "savaşmaya gönüllü" insanların önemli bir kısmı, toplumla barış ve huzur içinde yaşama sorunu olan, ırkçı eğilimli alt kültür gruplarına ait bireylerden oluşmaktadır. Bunların sahadan şiddet tecrübesi ile ülkelerine geri dönmelerinin başkaca sosyal sorunlara yol açacağı öngörülmektedir.

- Refah seviyesi yükseldikçe, ülkesinin saldırıya uğraması gibi kişinin varlık sorunu olarak algılayacağı haller dışında; normal bireyleri saldırı amaçlı savaşlar için motive etmek mümkün değildir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.