05 Şubat 2025
  • İstanbul3°C
  • Ankara3°C

KUTLU DOĞUM 45 BÜTÜN İNSANLARI DAVET EDİYOR.

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu

20 Ocak 2025 Pazartesi 01:19

Geçen yazımızda Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’in bir kısmında, semavat ve arzın yaratılış sebebinin Peygamberimiz ASM olduğunu veciz bir şekilde ifade etmekte olup, o kısma burada devam ediyoruz.

Mezkûr (zikredilen) âyetin tabaka-i avâma (halk tabakasına) ait safhasının arkasında şöyle bir safha da vardır ki,

Nur-u Muhammediye’den (A.S.M.) yaratılan madde-i aciniyeden (bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ASM nurundan yoğrulmuş hamurdan, macundan), seyyarat ile şemsin (gezegenler ile güneşin) o nurun (ışığın) macun (karışımından) ve hamurundan infisal ettirilmesine (ayrılmasına) işarettir.

Bu safhayı (aşamayı) delaletiyle (işaret etmesiyle, göstermesiyle) teyit eden (doğrulayan)

“3 اَوَّلُ مَا خَلَقَ اللّهُ نُورِى” olan hadîs-i şerifidir.

3- "Cenâb-ı Hak her şeyden evvel benim nurumu yarattı." Bu hadis, Câbir bin Abdillah tarikiyle Abdürrezzak'tan şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Evvelu mâ halakallâhu nûra nebiyyike yâ Câbir" Yani, "Cenâb-ı Hak her şeyden evvel senin Peygamberinin nurunu yarattı ey Câbir." el-Aclûnî, Keşfü'l-Hafâ, 1:205, 2:129. (Mesnevî-i Nuriye 160)

 

Yine Mesnevi-i Nuriye’nin Habbe kısmından bir İ’lem’inde ise yaratılış sebebinde Peygamberimiz ASM'in önemi anlamlı bir şekilde bakınız nasıl dile getirilmektedir.

İ’lem Eyyühel-Aziz (Bil ey aziz kardeşim)! Şu gördüğün büyük âleme büyük bir kitap nazarıyla bakılırsa,

Nur-u Muhammedî ASM (bütün varlıkların yaratılışının mayası, aslı, esası olan Peygamberimiz Hz. Muhammed’in ASM nuru) o kitabın kâtibinin (yazarının, müellifinin; bütün varlıkları bir kitap yazar gibi, mükemmel bir şekilde yaratan Allah’ın) kaleminin mürekkebidir.

Eğer o âlem-i kebir (büyük alem), bir şecere (ağaç) tahayyül (hayal) edilirse,

Nur-u Muhammedî hem çekirdeği, hem semeresi (meyvesi, neticesi) olur.

Eğer dünya mücessem (maddi şekle girmiş, cisim giymiş) bir zîhayat farzedilirse (hayat sahibi varsayılsa),

o nur onun ruhu (hayat kaynağı, can vereni) olur.

Eğer büyük bir insan tasavvur edilirse (zihinde canlandırılsa),

o nur onun aklı olur.

Eğer pek güzel, şaşaalı (gösterişli) bir cennet bahçesi tahayyül edilirse (hayal edilirse),

Nur-u Muhammedî onun andelibi (bülbülü) olur.

Eğer pek büyük bir saray farzedilirse (kabul edilse),

Nur-u Muhammedî o Sultan-ı Ezelî’nin (sonsuz otorite ve hâkimiyet sahibi Ezelî Sultan, Allah’ın)

makarr-ı saltanat (saltanat, otorite ve hâkimiyet merkezi) ve

haşmeti (heybeti, yüceliği) ve

tecelliyat-ı cemaliyesiyle (İlâhî güzelliklerin akisleri, yansımalarıyla)

âsâr-ı san’atını hâvi olan (san’at eserlerini içine alan)

o yüksek saraya nâzır (bakan) ve

münadi (çağıran) ve

teşrifatçı (önemli bir mekânda, gelenleri buyur eden) olur.

Bütün insanları davet ediyor.

O sarayda bulunan bütün antika san’atları (kıymetli san’at eserlerini),

hârikaları (olağanüstü hayrette bırakan) ve

mu’cizeleri (bir benzerini yapmakta başkasını âciz bırakan olağanüstü şeyleri) tarif ediyor.

Halkı o saray sahibine, sâni’ine (her şeyi san’atlı ve mükemmel bir şekilde yaratan Allah’a)

iman etmek üzere cazibedar (çekici bir şekilde),

hayret-efza (hayret içinde bırakacak şekilde) davet ediyor. (Mesnevi-i Nuriye 155)

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.