22 Kasım 2024
  • İstanbul16°C
  • Ankara16°C

KRİZDE OLAN İSLAM DEĞİL, BATIDIR

Talat Yavuz

14 Aralık 2020 Pazartesi 13:42

Krizdeki Avrupa’da İslam düşmanlığı ve ırkçılık artıyor. Batı dürüstlük ve tutarlılık sınavında bir kez daha sınıfta kalmıştır. Suriyeli mültecilere, AB sınırında nasıl davrandıklarını görmeseydik, şampiyonlar ligi maçında sergilenen ırkçılığa verdikleri tepkiyi samimi bulabilirdik. Sömürgeci batı, ürettiği ırkçılık krizine karşı, sporda yaptığı makyajla durumu kurtarabileceğini zannediyor.
“İslam bugün dünyanın her yerinde kriz yaşayan bir dindir." diyen Macron, iç siyasette içine düştüğü çıkmazdan, İslam’a ve Müslümanlara saldırarak çıkma telaşında. Bütün çabalarına rağmen, bozamadıkları İslam itikadı, üretemedikleri ılımlı İslam, Fransa İslam’ı, Almanya İslam’ı ve asimile edemedikleri gurbetçilerimiz, geleceklerini tehlikede görmelerine neden oluyor. İslam’a yansıtmaya çalıştıkları krizleri bu.
Batı, geçmişi ile yüzleşmedikçe içine düştüğü büyük krizi aşamayacaktır. Yıllardır demokrasi ve insan hakları masalları ile oyaladıkları insanlık, zora düştüklerinde bu değerlerden nasıl vazgeçtiklerini gördü. Kendileri için ürettikleri değerleri, dünyanın geri kalanına çok gören batı, bugünkü çözümsüzlüğüne kanlı geçmişiyle tehdit ederek çözüm üreteceğini zannediyor.
Emperyalist batının geçmişine baktığımızda kölelik, soykırım ve sömürgecilik adına; haçlı seferleriyle 4 milyon, dünyayı sömürgeleştirirken 56 milyon (6 milyonu Yahudi), birinci dünya savaşında 17 milyon, ikinci dünya savaşında 55 milyon insanı katlettiklerini, 8 milyon siyahi insanı Afrika’dan getirip köleleştirdiklerini görürüz.
Geçmişi ve bugünkü krizi ile batı, normları belirleme, kriter koyma ve dinimizi sorgulama hakkını kendinde nasıl buluyor? Tam da burada dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. Bütün iddialarıyla çökmüş, insanlığa vereceği hiçbir şeyi kalmamış, silah, teknoloji ve sömürü düzeni ile ayakta durmaya çalışan batı medeniyeti bu gücünü nereden alıyor?
Bugün batı ile uzlaşma değil hesap soran bir tavra ihtiyacımız var.
Batı kurduğu eğitim sistemi ile geçmişini unutturmayı, kendini yüceltmeyi başardı. Batı hayranı aydınlarımız yıllarca içeride halkımıza, batının bize davrandığı gibi davrandı. Onların sabıkalı geçmişini sorgulamaya hiç fırsat bulamadık.
İçimizde müstemleke fikirli ne kadar aydın varsa önce onları aşmalıyız. Özgüvenle geleceğe dair söz söylemeliyiz. Eğitim sistemi üzerine yaptığımız bütün eleştiri ve önerileri bu bakış açısıyla yaptığımızı kavrayamayanların, artık bizi anlamalarını beklemiyoruz.
Bugün dış politikadan eğitime, terörden bölge siyasetine, Karabağ’dan ekonomiye, ekonomiden salgınla mücadeleye kadar bütün tartışmaların odağında, uluslararası zulüm ve sömürü düzenine teslim olma ile bu düzeni değiştirme arasındaki duruş farkı tartışılıyor.
Dünyada yeni dengeler kurulurken, atılan devasa adımlar umutlarımızı yeşertmişken, ufku sınırlarımızın ötesine erişmeyen, eski Türkiye özlemi ile politika belirleyenlerin umut haline gelmesi, karar mekanizmalarında yer alması en büyük kaybımız olacaktır.