KOMŞULARIMIZLA, AŞIMIZI VE İMKÂNLARIMIZI PAYLAŞALIM
İnananlara bir rahmet ve afiyet olarak Allah?ın kullarına emrettiği Ramazan orucu, kimlerce ve nasıl tutulmalı? Bu ve bunun gibi akıllarda yer eden sorulara Pendik İlçe Müftüsü Ziya Ersin cevap verdi.
Mübarek üç ayların sonuncusu ve on bir ayın sultanı Ramazan, bu yıl da evlerimizi sahur ve iftar sofralarıyla şereflendirirken gönüllerimizi de ibadet huzuruyla güzelleştiriyor. İnananlara bir rahmet ve afiyet olarak Allah’ınkullarına emrettiği Ramazan orucu, kimlerce ve nasıl tutulmalı? Bu ve bunun gibi akıllarda yer eden soruları Pendik İlçe Müftüsü Ziya Ersin hocamıza sorduk.
Oruç ibadetinin dinimizdeki yeri ve önemi nedir?
Oruç ibadeti, yüce dinimiz İslam’ın beş şartından birisi olan temel ibadetlerdendir. Özel ve mühim bir ibadettir. Cenab-ı Hakk, Kura’n-ı Kerim’de bize orucun farz olduğunu beyan etmekte, Peygamberimiz (S.A.V.) de hadis-i şeriflerinde Ramazan orucunun farziyetine işaret etmektedir. Müslümanlar Ramazan orucunun farz kılınmasından bu yana yüzyıllardır oruç ibadetlerini hiç aksatmadan yapmışlardır
Oruç nasıl tutulmalı?
Orucun nasıl tutulacağına dair ilmihal kitaplarımızda bilgiler ayrıntılı olarak mevcuttur. Oruç, tan yeli ağırmadan, şafak sökmeden evvel (imsak vakti girmeden) başlıyor. Akşam ezanı vaktine (iftar vaktine) kadar yemeden, içmeden ve her türlü cinsi münasebetten uzak durarak tutuyoruz. Ayrıca nefsi ilişkilerden ve kötülüklerden de uzak kalıyoruz. Tabi bu, şekil olarak orucu anlatıyor. Bir de orucun manevi yönü var. Nefsi ıslah(terbiye) etme yönü de var. Asıl olan orucun bu yönüdür. Peygamber Efendimiz(S.A.V.) bir hadisi şeriflerinde, oruç tutmanın sadece yemeden içmeden kesilmek olmadığını, nefsi terbiye etmek olduğunu bildirmişlerdir. Yemeden içmeden kesilmemiz eğer, Cenab-ı Hakk’ın uzak durmamızı isteyip haram kıldığı kötülüklerden bizi uzaklaştırmıyorsa, bu tutmuş olduğumuz orucun bize hiçbir faydası yoktur. Dolayısıyla oruç sadece mideyle değil bütün azalarla birlikte tutulmalıdır.
Oruç tutarken nelere dikkat edilmeli?
Biraz evvel de bahsettiğim gibi, kötülüklerden uzak kalmaya çalışmalıyız. İnsanlara karşı kırıcı olmaktan özellikle kaçınmalıyız. Davranışlarımıza çok dikkat etmeli, insanlar bizi gördüğü zaman “Bu kimse oruçludur, oruç tutuyor” hissiyatını uyandırmalıyız. Bir de yeme içme konusunda aşırı yemekten kaçınmak lazım. Mideyi yorucu hareketlerden kaçınmak lazım. Çok fazla yemek nefse zulümdür. Peygamber Efendimiz(S.A.V.) yine hadis-i şeriflerinde, çok fazla yememeyi tavsiye etmiştir. Efendimiz(S.A.V.) sofradan doymuş bir şekilde hiç kalkmamıştır. Sadece yaşayabileceği, hayatına devam ettirebileceği kadar yemiştir. Çok yemek sünnete aykırıdır ve sağlıklı da değildir. Vücudumuza zarar veren bir harekettir. Mevsimlerin de sıcak mevsimler olduğu göz önüne alınırsa, bunun biraz daha ehemmiyet arzettiği açıkça görülmektedir. Oruç bize sabrı, dayanıklı olmayı öğretiyor. Orucun emredilmesinin önemi de burada yatıyor. Eğer bizler sabırlı olmakta başarılı olamazsak, tutmuş olduğumuz orucun bize hiçbir faydası olmaz.
Ramazan ayını nasıl ihya etmeliyiz?
Ramazan ayının kendine has birçok güzellikleri var.İftarlar, sahurlar, teravihler, mukabeleler ve bin aydan daha hayırlı olan Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Kadir gecesi var. İnananlar olarak bizler de bu güzelliklerden payımızı almalıyız. Farz ibadetleri yerine getirmeye ve nafile ibadetler yapmaya gayret göstermeliyiz. İftar sofralarında bir araya gelmeli, sahurlardan istifade etmeliyiz. Önemli bir husus da, iftar sofralarımızı fakirlerle, kimsesizlerle, komşularla şereflendirmeliyiz. Komşuluk ilişkileri günümüzde zayıflamıştır. Bu ilişkilerin tekrar gözden geçirilmesi hususunda Diyanet İşleri Başkanlığımız bu Ramazan’da ana tema olarak “Komşu ve Komşuluk İlişkileri”ni işleme kararı almıştır. Komşularımızla, aşımızı ve imkanlarımızı paylaşmalıyız. İftar sofraları sadece zenginlerin yer aldığı, varlıklı insanların buluştuğu sofralar olmamalıdır. Bu sofralarda yoksul ve kimsesiz kardeşlerimize de mutlaka yer vermeli, onları unutmamalıyız.
Bugün Afika’da 2 milyondan fazla açlık ve ölümle pençeleşen insan vardır. Haberlerde her gün izlemekteyiz. Dolayısıyla, bu kardeşlerimizi de unutmamamız noktasında Diyanet İşleri Başkanlığımız her evden Afrika’daki kardeşlerimize “1 Fitre, 1 İftar” kampanyası yürütmektedir. Ayrıca, İsraftan her zaman kaçındığımız gibi Ramazan’da daha hassasiyetle kaçınmalıyız. İsraf, dinimizce haramdır. Kaynaklarımızı hiçbir sıkıntıya düşmeyeceğimiz şekilde kullanmalıyız.
“Kadir gecesini mutlaka ihya etmemiz gerek”
Ramazan ayı içerisindeki en önemli fırsatlardan biri de Kadir gecesidir. Kur’an-ı Kerim’in indirildiği Kadir gecesi “bin aydan daha hayırlı” bir gecedir. Bu gece, biz mü’minler için bulunmaz bir nimettir. Bu geceyi iyi ihya etmemiz lazımdır. Bu şekilde inşallah Ramazan’dan dada kazançlı bir şekilde çıkacağız.
Müftülüğümüz geçen yıl olduğu gibi bu yıl da camilerde teravih programları yapacak mı?
Evet. Müftülüğümüzün yapmış olduğu irşat çalışmaları zaten sürüyor. Bizler yine bu Ramazan’da 3-4 irşat ekibiyle ilçemizde bulunan 124 camiyi en az bir kere olmak kaydıyla teravih programlarıyla şenlendireceğiz. Son olarak, halkımıza hayırlı Ramazanlar diliyor, şimdiden bayramlarını tebrik ediyorum.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.