KILIK-KIYAFET DAYATMASI
İnsanlara iradesi dışında hayat şartları zorlanması en büyük zulümdür. 21. Yüzyıla girdik hala basit gerekçelerle insanlara şekil veriyoruz.
1967-1968 Yıllarındaki öğrencilik yıllarımı hatırlıyorum. Her okulun bir şapkası ve okulun seçtiği şapka şerit rengi vardı.
Sabahleyin okul girişinde idareci ve nöbetçi öğretmenlerimiz şapka kontrolü yaparlardı. Şapkasız zaten okula gelemezdik te, hasbel kader gelinmişse kapı dışarı edilirdik.
Okul içi tamam diyelim. Çarşıda, sokakta okul şapkası olmadan bir idareci veya öğretmenimizle karşılaşırsak ertesi günü yiyeceğimiz fırçanın haddi hesabı olmazdı.
Bir de saç kontrolü olurdu. İdarecilerimiz ellerini saçlarımızın arasına tarak gibi sürer, parmaklarının üzerine saçlar taşarsa makası atarlardı.
Bunlar altmışlı yılların sorunları diyelim. Yetmişli yıllarda bu uygulamalardan büyük ölçüde vazgeçildi.
1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an önce değiştirilmelidir.
Çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, pantolonunun kumaşı, kazağının yakası ve başının açık olup olmaması gibi birçok gereksiz ve gülünç ayrıntıları içeren ucube yönetmelik tarihteki kirli yerini almalıdır.
Danıştay 12. Dairesi’nin ‘’başörtüsü ceza gerekçesi olamaz’’ kararı, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yönetmelikten ‘’görev mahallinde baş daima açık ibaresi çıkarılmalıdır’’ tavsiyesi hükümet tarafından dikkate alınmalıdır.
Memur-Sen tarafından gerçekleştirilen kampanya sonucunda toplanan 12 milyon 300 bin imza ile kamuda özgürlük eksenli en büyük talebe dönüşen yasak acilen kaldırılmalıdır.
Çalışan kesimde genel ahlaka aykırı olmamak kaydıyla makul kıyafet serbestiyetine kavuşmalıdır. Ceberrut uygulamalar geride kalmalıdır.
Kasım 2012’de Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelikte yapılan değişiklikle imam hatip ortaokulları ve liseleri ile çok programlı liselerin imam hatip programlarında tüm derslerde kız öğrencilere hakları iade edilmiş, inancı gereği başlarını örtmek isteyen öğrencilere dayatmadan vazgeçilmiştir.
Ortaokul ve liselerde ise sadece seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilecekleri hüküm altına alınarak ders merkezli özgürlük anlayışı meşrulaştırılmaya çalışılmış ve dayatmanın yaşamasına olanak sağlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı, hiçbir öğrencinin inanç özgürlüğünü kısıtlamamalı ve yönetmelikteki sınırlamayı kaldırarak, kız öğrencilerin haklarını toptan iade etmelidir.
Artık etkili ve yetkili mercilerin halkın talebine kulak vererek dayanağı 1982 darbe dönemine ait olan Kılık Kıyafet dayatmasını kaldırmaları beklenmektedir. Bu konuda büyük ölçüde toplumsal mutabakat ta mevcuttur. Bu sorunu öteleyecek hiçbir mazeret kalmadı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.