KIBRIS GÖRÜŞMELERİ
Coşkun Otluoğlu
12 Temmuz 2017 Çarşamba 12:58
Taraflar, bir mesele olarak Kıbrıs'ı İsviçre'de geçen hafta masaya yatırdı.
Taraflar kim?
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kıbrıs Rum kesimi, Yunanistan, İngiltere ve Türkiye.
Yani kısaca biz ve karşımızda Batı.
Daha önce 26 Ocak'ta taraflar bir araya gelmiş, Birleşmiş Milletler’in öne sürmüş olduğu plan üzerinde durmuşlar, şimdi ise taraflar kendi önerilerini ortaya koydular.
Bilindiği gibi garantör devletler; İngiltere, Yunanistan ve Türkiye. Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimi, garantörlüğün ortadan kaldırılmasını istiyorlar.
Bunun anlamı şu: garantör olan Türkiye asla Kıbrıs'a müdahale etmesin.
Bundan sonra da kurulacak olan birleşik Kıbrıs devletinin güvenliğine Avrupa birliği ve Birleşmiş Milletler'in dâhil olacağı uluslararası bir güç sağlasın isteniyor. Türkiye bu öneriyi hiçbir şekilde kabul etmiyor.
Bizim bunu Türkiye olarak kabul etmememizin sağlam nedenleri var.
Birincisi daha önceki dönemlerde Rumların Türk köylerine yapmış oldukları baskınlar ile gerçekleştirmiş oldukları katliamlardır.
İkinci olarak da Avrupa Birliği'ne veya Birleş Milletlere güvenimizin hiçbir şekilde olmamasıdır. Çünkü Birleşmiş Milletler’in güvenliğinden sorumlu bölgeler gerçekte güvenli değildir. Geçmişte Bosna Hersek’te, Somali'de şimdilerde de Afganistan'da, Irak'ta ve Suriye'de BM’nin gösterdiği lakayıt tavırlar neticesinde Müslümanların öldürülmesi, perişan edilmesi gibi Müslüman düşmanlığı ortadayken Türkiye, Kıbrıs’ı BM’ye vermeyecektir.
Tam da burada İngiltere'nin neden garantör olarak bulunuyor olduğunu gözden kaçırmamamız gerekir.
Bilinçli bir şekilde meseleye soğuk gibi duran İngiltere aslında menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapacaktır. Bölgedeki doğal gaz rezervleri ve İngiltere'nin ekonomik olarak bu bölgeden nasıl bir çıkar sağlayacağı ayrıca kendi askeri üsleri ile ilgili durumlar neyi gerektiriyorsa duruma göre İngiltere Yunanistan'ın veya Türkiye'nin yanında yer alacağı hissini veriyor.
Geçmişte Türklere karşı Kıbrıs'ta yapılan katliamlara İngiltere'nin kılını bile kıpırdatmamış olması zaten nasıl bir garantör olduğunu da bize göstermiş oluyor.
1963 yılında Kıbrıs yönetimi, Anayasa'da yapmış olduğu bazı değişiklikler ile Türkler aleyhine sonuçlar doğmasına sebep olmuş 1964 yılında Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması çabaları içerisinde Türk köylerine faşist, zalim, ırkçı Rum çeteleri saldırarak inanılmaz cinayetler işlemişlerdi.
Tarihsel süreç içerisinde Kıbrıs zaten Osmanlı'nın bakiyesiydi.
Bu katliamlara dur demek için Türkiye 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs’a asker çıkardı.
Oradaki Kıbrıs Türk halkı ve Devleti için Türkiye'nin garantör olması tarihsel süreç içerisinde gösterilen gerçekler ile beraber ve dengeler bakımından çok önemlidir.
Türkiye'nin şu anda yapılan müzakerelerde öne sürdüğü bir diğer madde ise Kıbrıs’ta yaşayan Yunan vatandaşlarının hakları ne ise Türk vatandaşlarının da haklarının o olması isteniyor.
Yunan ve Rum tarafı buna karşı çıkmakla beraber Avrupa Birliği de bu teklifi engelliyor. Yazının baş kısmında biz ve karşımızdakiler derken kast ettiğim tam da buydu.
Avrupa Birliği, Rum vatandaşlarını Avrupa Birliği vatandaşı olarak görüyor; ancak Türk vatandaşlarını Avrupa Birliği vatandaşı olarak görmediğinden Avrupa'da serbest dolaşım haklarını vermeyerek onlara ikinci sınıf insan muamelesi göstereceğini de böylece belirtmiş oluyor. Hem birleşik Kıbrıs Devleti kurdurmak istiyorlar hem de vatandaşları birbirinden ayırarak Türklere ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorlar.
Öyle yağma yok!
Türkiye bu müzakerelerde bunun mümkün olmayacağını bir kez daha göstererek tarihe not düşüyor.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.