22 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara14°C

KARANLIK GECEDEN AYDINLIK GELECEĞE

Bülent Ertekin

10 Aralık 2018 Pazartesi 17:25

İslam dünyasında, tarih boyunca fitne ve fesat hareketleri eksik olmamıştır. İslam tarihini adım adım incelediğimiz zaman Asr-ı Saadetten başlamak üzere, Müslümanlar arasında fitne ve bozgunculuk çıkarıp farklı bazı emel ve amaçlara hizmet etmek isteyen kişi ve gruplar her zaman var olmuş, farklı suretlere ve şekillere bürünerek alçak ve haince maksatlarına ulaşmak için her çeşit maskeyi takınmaktan asla çekinmemişlerdir.

İslam tarihi fitne ve nifak hareketlerinin çok acı ve elim örnekleri ile doludur. Dış güçler ve İslam düşmanları, kendi davalarına hizmet etmek için Müslümanlar içinde bulunan zayıf karakterli, şeytaniyet derecelerinde terakki etmiş, hırslı ve hain bazı şahsiyetleri ustaca kullanmışlardır.

İslam düşmanları aynı zamanda bu şahısların ihanet ve nifak işlerini en başarılı şekilde yapmaları için, maddi ve manevi her türlü yardım ve desteği vermeye devam etmişlerdir.

Zaman zaman da iktidar hırsı ile gözleri ve vicdanları kararmış bu şahıslar, kendi meş’um emellerine ulaşmak için masum iman ehlini birbirine düşürerek hunharca kan dökmekten zerre miktar çekinmemişler ve kendi amaçlarına ulaşma yolunda her türlü alçaklığı irtikâp etmekten bir beis görmemişlerdir.

Şeytanın ve nefislerin emrinde insi birer şeytana, dessas ve hannas birer zalime dönüşen bu şahıslar, masum ve mazlum insanları kendi hasis emelleri için acımasızca kullanmaktan zerrece vaz geçmemişler, büyük felaketlere ve fitnelere yol açmışlardır.

15 Temmuz akşamı, bütün İslam âleminin yegâne ümidi ve dayanağı olan ülkemiz sathında girişilen hain darbe ve işgal teşebbüsü, işte aynen böyle bir zihniyetin tezahüründen başka bir şey değildir.

Bu hain ve alçak darbe ve işgal teşebbüsünün üzerinden bir yıl geçti. Türkiye, çok zor, sancılı ve sürekli olarak problemlerle boğuştuğu koca bir yılı geride bıraktı. Her şeyin tam anlamıyla rayına oturması için daha uzun bir zamana ihtiyaç var.

Çok şükür. Rabbimiz bütün İslam âleminin, mazlum ve masum insanların ümidi ve son kalesi olan bu vatan üzerinde oynanmak istenen bu büyük fitne ve işgal teşebbüsünü, bu hainlerin niyetlerinin tam aksi bir şekilde tecelli ettirerek, bu zalimlerin meş’um suratlarında patlattı.

FETÖ, bu noktaya çok uzun bir dönemi kapsayan, nifak ve takiye üzerine kurulu, yalan ve kumpas ile tahkim edilmiş uzun bir çalışmanın ve sinsi bir gayretin ardından ulaştı. Milletin hassas olduğu bütün değerler ustaca kullanıldı ve istismar edildi.

Elli yıla yaklaşan bir süredir ustaca örülen bu fitne ağı, milletimize çok büyük zarar verecek şekilde, zalimane bir saldırı ve büyük bir tahrip zihniyeti ile başımıza geçirilmek istendi.

Terörle mücadelede çok uzun bir zaman boyunca yaşanan büyük zaafın nereden kaynaklandığı konusu, ipi dış güçlerin elinde bulunan FETÖ mensuplarının kasıtlı ve bu güçlerin doğrultusunda yapmış oldukları ihanet çalışmalarının sonucu meydana geldiğini, bu ülkeye ve insanlarımıza çok büyük acılar getirdiğini ancak yeni yeni öğrenmeye başladık.

Milletimizin çok büyük fedakârlıklarla dişinden tırnağından artırarak ve bu milletin dinine hizmet edecekler diye teslim ettiği bütün maddi ve manevi varlıkları, bu hainler tarafından; milletimizi, ezeli ve ebedi düşmanlarımıza köle ve hizmetkâr yapmak üzerek alçakça ve şerefsizce kullanıldı.

Zekât, fitre, sadaka, kurban gibi dinimizin şeairi olan ve toplumsal dayanışma ve beraberliği sağlamak amacıyla kullanılması gereken büyük maddi varlıkların, nasıl ustaca istismar edilebileceğini ve İslam düşmanlarının dahi menfaati için kullanılabileceğini, bu hain örgütün çalışmaları deşifre oldukça, büyük bir üzüntü ve ibret ile öğrenmenin acısını yaşadık.

Bu hain ve alçak yapı, bu ülkenin bütün kurumlarında, en sinsi, hain ve profesyonel yöntemleri kullanarak etkin konuma geçti. Birçok önemli kurumda neredeyse tek söz sahihi konumuna yükseldi.

Emniyet, yargı ve silahlı kuvvetler gibi ülkenin esas omurgasını oluşturan kurumlar, ipi dış düşmanlarımızın elinde bulunan bu münafık yapı tarafından adeta örgüt çiftliği haline getirildi.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve hükümeti aleyhinde alçakça ve şerefsizce kullanılan bazı gruplar, siteler, sosyal medya hesapları, hayati öneme sahip devlet kurumların çatısı altında ve buraların bütün imkânlarını kullanarak örgütlendi ve bu hainler tarafından millete karşı kullanıldı.

Ve en nihayet 15 Temmuz akşamı, bu milletin büyük zorluklarla ve büyük bedeller ödeyerek kendi istikbal ve güvenliği için temin ettiği tankların, uçakların, helikopterlerin ve bilumum silah ve teçhizatın, bu hain ve alçak yapı tarafından bu aziz millete karşı, en alçak düşmanın ancak yapabileceği bir şenaat ve acımasızlıkla kullanıldığını hep beraber içimiz kan ağlayarak müşahede ettik.

İmtihanların en çetinlerinden birisinin yaşandığı bu 15 Temmuz gecesinde, tankların ve silahların üzerine korkusuca yürüyen, ölüme meydana okuyan, adeta ölümü öldürerek şahadet şerbetini içen ve böylece ali makamlara yükselen büyük kahramanları gözyaşları, gurur ve gıpta ile tanıdık.

Sokaklara fırlayan yüz binlerce kahramanın, yaralanarak gazilik makamına ulaşan iki binden ziyade kardeşimizin varlığı ile şunu bir kez daha gördük ve anladık ki, içimizde bulunan hainler ve dışarıdan onları her şekilde besleyen ve destekleyen düşmanlarımız, ne zaman böyle bir teşebbüsün içinde bulunsalar, hep böyle hezimet ve hüsranları yaşamaya devam edeceklerdir.

Ve emin olunuz ki, milletin iman ve kararlığından anladığımız kadarıyla, bundan sonra girişebilecekleri herhangi bir çılgınlıkta ödeyecekleri bedeller çok daha ağır olacak.

FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’da giriştiği darbe teşebbüsünün arkasında olan ve görünüşte müttefik olduğumuz güçler ve devletler, bu süre içerisinde de Türkiye’nin tökezlemesi ve sıkıntılara düşmesi için ellerinden gelen her türlü hile ve tezgâhın içinde olmaya hiç ara vermeden devam ettiler.

Türkiye bu geçen bir yıl zarfında, sadece bu darbe teşebbüsünde bulunan alçak ve hainlerle birlikte onların yerli işbirlikçileri ile mücadele etmedi. Aynı zamanda bu alçakları kullanan ve bu darbe teşebbüsünün ardından ülkeyi istila ve işgal etmeye hazır bir şekilde bekleyen dış güçler ve müttefikimiz gibi görünen bazı ülkeler ile de büyük bir mücadelenin içinde bulundu.

Bu darbe teşebbüsünde bulunan ve firar eden hainlere kucak açan ve onlara her türlü imkânları sağlayan bu dost görünen ülkelerin de maskeleri düşmüş ve kirli yüzleri ortaya çıkmıştır.

Fakat şundan kesin olarak emin olmalıyız. Bu İslam düşmanları ile onların Müslüman görünümlü ajan ve piyonları, hiçbir şekilde başaramayacaklar ve bu ülke geçmişte bütün cihan sathında ifa ettiği büyük ve tarihi ‘’İ’la-yı Kelimetullah’’ vazifesini yeniden büyük bir şan, şeref ve ihlâsla ifa edecek, kader-i İlahinin o büyük ve mukadder hükmünü bütün dünyada büyük bir gayretle icra edecektir.

Millet olarak ve bizleri ümit ve gözyaşları ile bekleyen bütün alem-i İslam ve mazlum insanlar, Rahmet-i İlahiyeden ümitvar olmaya devam etsinler.

Abdulkadir MENEK