KALDIRIN BU PROGRAMLARI
Talat Yavuz
31 Ocak 2022 Pazartesi 15:21
Çok izlenen bir program düşünün, konusu insanlarımızın işlediği suç ve günahlardan oluşuyor. Konukları genellikle taşradan, varoştan cahil ve yoksul insanlar. Sunucularını bütün Türkiye tanıyor, hukukçusu, psikiyatrı vs. alanında tanınmış kişiler.
Yayınlayan kanallar ise genellikle akredite televizyon kanalları. Yapımcısı ve yayıncısı kadar, ifşadan zevk alan, eğitimli eğitimsiz geniş izleyici kitlesinin de masaya yatırılması gereken, aile ve toplum sağlığı için zararlı programlar.
Bu programlarda, aile bireylerinin kendi aralarında konuşamayacağı türden, edebe aykırı olaylar sıradan olaylarmış gibi canlı yayında konuşulabiliyor. Taciz, tecavüz, cinayet sıradan işler. Bütün kurumlarıyla devletin çözemediği sır perdesi bu programlar sayesinde çözülüyor!
Meşhur olma adına yayına çıkan suçlular ya suçunu itiraf ediyor ya da toplum nezdinde, zaten olmayan itibarını iyice kaybediyor ve cezasını buluyor! Evlilik programlarından çok daha seviyesiz ve zararlı programlarla karşı karşıyayız.
Neresinden bakarsanız bakın, aklı başında insanlarımız, bu programlara bunca yıl nasıl seyirci kalındığını anlayamıyor. Toplumun çürüyen tarafının gizem, merak, cinsellik, nefret, kin gibi duyguların kaşınarak ekranlara taşınmasının, izleyicilerde nasıl duygular bıraktığına hiç mi bakılmıyor? En aşağılık eylemlerin sıradan eylemler gibi algılanacağını görmüyor muyuz? Suçların, insanların bilinçaltına, herkesin yapabildiği sıradan işler olarak kazınması bizi ürkütmüyor mu?
Ya diziler. Toplum yapımıza aykırı ne varsa işlenebiliyor. Öğretmenler ve imamlar başta olmak üzere topum üzerinde etki gücü olan hangi meslek grubu varsa küçümseniyor. Biliyorlar ki toplumda eğitimciyi ve din adamını itibarsızlaştırınca meydan kendilerine kalacak. Verdikleri mesajla, sanat yönüyle veya toplumun yararına işlediği konuyla gündeme gelemeyen diziler, toplumsal duyarlıklarımıza dokunarak gündemde kalmayı amaçlıyorlar.
Eğitimle, dinamik toplum yapımızla, kuşaktan kuşağa aktardığımız medeniyet değerlerimizle uzun yıllar biriktirdiğimiz güzellikler; bu ilkel sabah kuşağı programlarıyla ve uyarlanmış, taklit dizilerle yok ediliyor, çocuklarımızın beyinleri ve bilinçaltı zehirleniyor. Biz dış etkilerden, batı kaynaklı sapkınlıklardan neslimizi korumak adına, İstanbul Sözleşmesi ve bağlı mevzuat ile boğuşurken, televizyon kanaları daha büyük ve onarılması güç hasarlar oluşturuyor.
Geç de olsa yetkililere ve bütün kurumlara, sorumluluklarını hatırlatan genelge yayınlandı. Artık RTÜK başta olmak üzere bugünden tezi yok bu programlar ve diziler masaya yatırılmalıdır. Çeşitli hilelerle aynı işlevi görecek başka programlar takibe alınmalıdır. Bu programların hasarını tamir edecek etkili programlar desteklenmelidir.
Kamuoyu önünde telaffuz edilmesi bile uygun olmayan sapkınlıkların, bütün ayrıntılarıyla, canlı yayında saatlerce konuşulması, benzer olayların yok olmasına değil, daha da artmasına, kötülüğün giderek yayılmasına hizmet eder. Basın ve yayın hürriyeti, haber alma özgürlüğü, toplumun ruh sağlığı bozulurken, nesillerimizin zihin dünyası zehirlenirken, mazeret olarak sunulacak hak ve özgürlük olamaz. Kaldıralım bu programları, çok geç kaldık.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi