KALBİNİ VE KAFASINI KİRAYA VERENLER ARTIK ÇOCUKLARIMIZI ZEHİRLEYEMEYECEK

Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla ilgili bir mesaj yayınlayan Eğitim Bir Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Talat Yavuz, öğretmenlerin tüm öğrencileri birer Ömer Halis Demir olarak görmesi gerektiğini ve bu sorumlulukla çalışması gerektiğinin altını çizdi.

              Yavuz, açıklamasında şu görüşleri paylaştı; "  Hâkim devletlerin biçtiği role razı olmadığı için haçlı saldırısına uğramış, içindeki gözü dönmüş hainlerin saldırılarında yüzlerce şehit vermiş ve yaz tatilini bağımsızlık nöbetleriyle geçirmiş ülkemde okullar açılıyor. Hayat yeniden olağan akışına dönüyor. Darbecilerin korkulu rüyası, bilinçlenme ve bilenme süreci çok daha güçlü bir şekilde başlıyor.

                Artık her etkinlik 15 Temmuzla yeniden anlam kazanacak. Motivasyon kaynağımız 15 Temmuz olacak. İlk ders 15 Temmuzla başlayacak. Bilincin, bilgiden daha anlamlı olduğunu iyice kavrayacağız. Yaşadığımız musibet, nasihate gerek bırakmayacak ve ülkemize bunu yapanlar, yaptıklarına pişman olacak.

                Okulların açılmasıyla yeni bir dönem başlamış olacak. Bu yeni dönemde, ülkesine ihanet etmiş sözde eğitimciler artık okullarımızda olmayacak. Ülkesini, dünyadaki yüz altmış ülkeden bir ülke olarak görenler; aile, din, vatan, millet kavramlarının içini boşaltanlar, kalbini ve kafasını kiraya verenler artık çocuklarımızı zehirleyemeyecek. İçinde kirli bilgilerin ustaca şifrelendiği ders kitapları, öğrencilerimizin okul çantalarına girmeyecek, sıralarına konulmayacak. Hain planlar, sahte sevgi ambalajında çocuklarımıza ulaşmayacak.

                Bu öğretim yılı, eğitimin bütün taraflarına büyük sorumluluk yüklüyor. Yöneticiler, öğretmenler, veliler büyük bir sorumluluk içinde hareket etmelidir. Artık velilerimiz, sudan bahanelerle, yönetici ve öğretmenlerimizin motivasyonunu bozacak şikâyetlerden vazgeçmelidir. Alo 147 hattı, artık projelerin, önerilerin ve güzelliklerin paylaşıldığı bir hat olsun. İdarecilerimiz, özellikle okul kurslarına ağırlık vererek, yasal sınırlar içinde kalarak, ailelere ilave mali yük yüklemeden bütün öğrencilere kurs imkânı sunmalıdır. Öğretmenler, davranışlarına ve başarısına bakmadan sınıfındaki bütün öğrencileri, Şehit Ömer HALİSDEMİR olarak görmeli ve bu sorumlulukla çalışmalıdır.

                Toplumun bütün kesimleri, birleşen terör örgütleri ve marjinal grupların, okullarımızda yapmaya çalışacakları her türlü zararlı faaliyetlere karşı uyanık olmalıdır. Farklılıklara saygı duyarak, herkesi kucaklayarak, küçük ayrıntılara boğulmadan birlikte var olma idealinin peşinde hep beraber koşmalıyız.

                Eğitimin niteliğinin artırılması, çocuklarımıza vereceğimiz bilinç ve özgüven, farklılıklarımızla beraber yaşayabilme becerimiz bu coğrafyada bundan sonra var olabilmemizin sigortası olacak. Bunu başaramaz ve gelecek kuşaklara aktaramazsak tarih bizi affetmeyecek ve çok büyük bedeller ödeyeceğiz. Kendi medeniyet köklerimize döndüğümüzde, ihtiyacımız olan bütün fikirleri ve uygulamaları bulacağız. Bize, içimizden ve dışımızdan saldıranların en büyük korkuları da budur. Büyük bir millet olduğumuzu hatırlamamızdan korkuyorlar. Öyleyse eğitim sistemimizin önceliği, çocuklarımızı yeniden medeniyetimizle buluşturmak olmalıdır.

                Öğretim yılının ilk günlerinde, öğretmen atamaları, eksik ders kitaplarının bir an önce dağıtımı, açığa alınıp ihraç edilmeyen öğretmenlerin durumlarının bir önce netleşmesi, FETÖ’den alınan okulların öğretmen ihtiyacının karşılanması, ücretli öğretmenlerin ekonomik durumlarının iyileştirilmesi gibi onlarca başlık önümüzde durmaktadır. Kalıcı çözümler üreterek gereli adımlar hızlıca atılmalıdır.

                Bu öğretim yılının ülkemiz için hayırlı ve başarılı bir yıl olmasını diliyorum."