KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET?İN ÖNÜNE GEÇİLMELİDİR
Eğitim-Bir Sen İstanbul 4No.lu Şube Kadınlar Komisyonu Başkanı Huriye Dönmez, son günlerde ülke gündemini meşgul eden ??Kadına Şiddet?? konusunda bir açıklama yaptı. Dönmez yaptığı açıklama da şu konulara değindi; Son dönemlerde sıkça gündeme gel
Sorunun tam olarak ne anlama geldiğini, toplumumuzdaki tezahürlerini, konu ile ilgili bazı örnekleri, sorunun çözümüne yönelik bir takım önerileri paylaşmak istiyorum.
Kadına yönelik şiddet; kadının fiziksel, cinsel, ekonomik veya psikolojik olarak zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel olan, bu tip hareketlerin tehdidini, baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, ister toplum önünde, ister özel hayatta, isterse kamusal mekânlarda meydana gelmiş olsun, kadına dair gerçekleşen her türlü şiddet anlamına gelmektedir. Şiddetin yol açtığı zarar kişisel ya da toplumsal yok etmelere kadar varabilir. Nitekim bu örneklere tarihte de rastlamak mümkün.
Kadın olmak şiddete maruz kalma açısından başlı başına bir risk faktörüdür. Özellikle ilk 30 yaşta kadınlar daha çok şiddete maruz kalmaktadır. Kadınlara yönelik şiddette karşımıza çıkan şiddet türleri şunlardır. Fiziksel şiddet, ekonomik şiddet, duygusal şiddet, sözlü şiddet, çocuğu kullanma, toplumdan izole etme, v.s. Bir de ülkemizde karşımıza çıkan bir şiddet türü daha var. Töre cinayetleri.
Töre cinayeti; bazı ailelerin veya erkeklerin duygu ve bedenleri üzerinde belirleyici hakka sahip olduklarına inandıkları aile üyesi kadın, kız kardeş, eş ve hatta yakın akrabalarından birini, kendi iradesi veya iradesi dışında karşı cinsle yaşadığı bir olay, bir ilişkiyi, ailenin veya bulunduğu toplumsal çevrenin egemen gelenek ve törel değerlere uymadığı, aykırı olduğu gerekçesiyle aile meclisi kararı veya aile büyüklerinden birinin kararı ya da bunlardan bağımsız bir erkeğin karar vererek öldürmesi şeklinde tanımlanır. Hatay Dörtyol’da yaşanan ve henüz 21 yaşındaki Ceylan Soysal’ın ölümü ile sonuçlanan cinayet, töre cinayetlerinin son örneklerinden biridir. Olaydan önce aile meclisi yani, dayılar, amcalar, baba, erkek kardeşler bir araya toplanmış, cinayete birlikte karar verilmiş, bu toplantıya çay ve su servisi yapan küçük kız kardeş görmezlikten gelinmiş, tanık olduklarının ona ne yapacağı kimsenin aklından bile geçmemiştir. Ceylan Soysal’ın henüz bir yaşında kızının olması, ailenin yanına sığınmak amaçlı gelmiş olması aile meclisinin alacağı kararı hiç mi hiç etkilememiş ve Ceylan Soysal aile meclisinde alınan kararın ardından öldürülmüştür.
Toplumumuzda yaşanan kadına yönelik şiddet vakalarına genel olarak baktığımızda sorunun kadının tanımı ile ilgili olduğunu görürüz. Kadının kendi hayatında bir özne olmaktan çok çevresindeki diğer birçok hayatın nesnesi durumunda olması, kadının öz varlığının yeterince dikkate alınmaması şiddet sorununda temelini oluşturabilir. Toplumumuzda kadın çilekeş olmalı, evlatlarını, eşini mutlu etmeye, onların hayatını kolaylaştırmaya çalışmalı, başına gelen ya da gelecek olan olumsuz şeyleri susarak sineye çekmeli, görevlerine asla ara vermemeli, kol kırılsa da kadın kolunu yen içinde tutmalı gibi söylemlerle karşılaşırız. Öte yandan cennetin ayakları altına serildiği anneler ve her bir annenin bir kadın olduğu gerçeği de bizim toplumumuza aittir. Kadına yönelik bu söylemlerdeki farklılık kadının toplumdaki yerinin belirlenmesinde tanımı yapan tarafa göre değişmektedir. Bu sorunun çözümünde beklide en öncelikli yapılması gereken kadının toplumdaki yerinin belirlenmesinde söz hakkının ikinci, üçüncü şahıslar yerine kadına verilmesidir. Nefis ve çıkarlar ön planda tutularak yapılan tanımlara belki de bir format çekilmeli, kadın; üreticiliği, yaratıcılığı, zekâsı ile yapıp edebilecekleri, sahip olduğu mükemmel potansiyel dikkate alınarak erkekten ayrı, erkekle aynı bir varlık olduğu düşünülerek, kadına kendi hayatının öznesi olma hakkı gözetilerek yeni baştan bir tanım yapılmalı. ( Hatırlatma: “Üstünlük takva iledir.”)
Bu tanımın oluşturulması için kadına eğitim yolları açılmalı, çalışacak iş alanları oluşturulmalı, kadının zamanı daha anlamlı geçireceği sosyal alanlar oluşturulmalıdır. Öte yandan kadınlara neden kendilerini ayrı bir birey olarak görmeleri gerektiği, sağlıklı bir toplum yapılanmasında kadınların nerede durduğu, iyice anlatılmalıdır. Gelecek nesiller için çaresiz, mağdur kadın imajının silinip yerine her zaman yapabileceği bir şeyleri olan, zamanın ehemmiyetini farkında, üreten, kendini ifade eden ve başkalarının kendini ifade etmesine kulak veren kadın imajını oluşturmanın gereği ve önemi izah edilmelidir.
Kadına yönelik şiddet konusunun her geçen gün artan bir çabayla ele alınması, konuşulması, tartışılması oldukça sevindiricidir. Bu sorunun çözümünde her kadın üzerine düşeni yapmalı, konu ile ilgili çaba ve çalışmaları gönülden desteklemelidir. Nesne değil özne olmak beraberinde bir takım sıkıntıları da getirebilir. Fakat hiçbir sıkıntı bir erkek tarafından sokak ortasında tokatlanan bir kadının yaşadığı onur zedelenmesi kadar büyük değildir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.