24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara0°C

İSVEÇ NE İSTİYOR?

Talat Yavuz

23 Ocak 2023 Pazartesi 13:14

Türkiye kendine geldikçe İsveç kendini kaybediyor. Türkiye tarihini hatırladıkça, İsveç korkuyor, panik oluyor. Türkiye silah geliştirdikçe, büyüdükçe vs. İsveç kendini güvende hissetmiyor. İsveç aslında sadece kendini değil Avrupa’yı bize anlatıyor.

Hâlbuki İsveç sınır komşumuz da değil ve bize uzak. Bize yakın olan Yunanistan’da da aslında çok farklı şeyler olmuyor. Her gün acayip açıklamalar ve tehditlerle gündeme geliyorlar. Türkiye’nin çok da ciddiye almadığını bildikleri için boyundan büyük laflar edebiliyor, cürümler işleyebiliyorlar.

Avrupa’nın büyük devletleri de son yıllar da kanımca Yunanistan ve İsveç gibi düşünüyor. Ancak küçük olmak, devlet olarak ciddiye alınmamak, büyüklerin gölgesinde kolayca saçmalama imkânı sağlıyor. Belki de bu devletçiklere bu rolü vermişlerdir, yaşayıp göreceğiz.

Bu gidişle yakında Türklere karşı Haçlı ordusu toplayalım demeye başlayacaklar. İslam’a, Müslümanlara, Kur’an’a, Cumhurbaşkanımıza saldırmalarının bir anlamı olsa gerek. Öyle saldırıyorlar ve öyle işler yapıyorlar ki kendi ürettikleri ne kadar değer varsa yerle bir etme pahasına devam ediyorlar.

Demokrasi, özgürlük, barış, insan hakları vs. hepsini unutuyorlar. Terörle iş tutarken, Müslümanların en kutsal değerlerine saldırırken aslında kendilerini ele veriyorlar. Demek ki hepsi boş ve hepsi hikâyeymiş.

Batının gerçek yüzünü gördükçe hep hayıflanırım. Üç yüz yıldır arkalarından gittik. Nelere katlanmadık bunların yüzünden. Çağdaş medeniyet seviyesine çıkmak adına neler yapmadık, hangi yasaklara katlanmadık, hangi zulümlere uğramadık? Ne oldu şimdi?

Biz aslında tek bir şeyi kaybederek her şeyimizi kaybetmiş olduk, özgüvenimizi. Bizden bir şey olmaz, batı böyle, adamlar şöyle diye diye yıllarımızı, nesillerimizi, kaynaklarımızı kaybettik. Artık görelim bence. Görelim ve şu batıya karşı özgüvenimizi kuşanalım.

Eğitimden başlayalım. Önce zihinlerimizi arındıralım, özgürleştirelim. Esin kaynağımız batı güdümündeki dernekler, vakıflar, eğitimciler, bürokratlar olmasın. Kanunumuz, kitabımız, okulumuz, müfredatımız, aydınımız, bürokratımız bizden olsun, buraya ait olsun.

Buraya ait olanları hor görmesin. Utanmasın bizden, bizi tanısın, içimize girsin, bize fırsat versin. İthal fikirlerle, devşirme bürokratlarla yürümesin, kaynağımızı kurutmasın, nabzı bizimle atsın. Ne zaman kurtulacağız sahiden? Bize ait olmayanların, bize ait olan ne varsa telaffuzundan anlarken, çektiğimiz acılardan bahsederken, yüz hatlarını okurken aslında biz İsveç’i o günden görmüşüz.

Bilmem anlatabildim mi? İsveçli ırkçı, faşist siyasetçinin yaktığı Kur’an’a, içimizdeki sözde sendikacı, siyasetçi, bilim adamı vs. İsveç kılıklı zevatın, “Orta çağ zihniyeti” demesini nasıl sineye çekeceğiz? Avrupalıların bize düşmanlığının nedenini biliyoruz da içimizdekilerin içi acıyor mu bugünlerde acaba?

Gelin aklımızı başımıza alalım. İnsanlıktan nasibini almamış İsveçliye kızarken kendimizle de yüzleşelim. Kur’an kurslarına, Diyanete, seçmeli dini derslere, din eğitimi adına ne varsa hepsine karşı olan sendikacı, siyasetçi her kimse, kendinizi gözden geçirin.

Gelin yanlışınızdan dönün ve ırkçı, faşist İsveçli ile aynı tarafa düşmeyin. Bu bir fırsattır, gelin bugün saat 14.00’te, Beyoğlu’nda İsveç Konsolosluğu önünde buluşalım.