İSTANBUL İÇİN EN DOĞRUSU BU DEYİP AÇIKLADI
Yenişafak Gazetesi yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşe yazısında akıllarda soru işareti kalmaması için İstanbul'daki tüm oyların yenide sayılması gerçeğine dikkat çekti.
08 Nisan 2019 Pazartesi 11:39
Dün saat 15.30 itibarıyla İstanbul’da Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu arasındaki oy farkı 16 bin 442’ye düştü.
Geçersiz pusulaların yeniden değerlendirilmesiyle Ak Parti hanesine yazılan oyların sayısı 4 bin 143 oldu.
Bu yazıya oturana kadar bu kategorideki oyların yüzde 70’nin sayıldığını biliyoruz.
Küçük bir simülasyonla geri kalan yüzde 30 geçersiz oyun sonucu değiştirmeyeceğini de düşünebiliriz.
Burası böyle.
Peki ama geçerli sayılan ve henüz içinde bekledikleri torbalarda kendilerine dokunulmamış olan milyonlarca oy arasında da haksız yere başka partiye sayılmış oylar varsa eğer?
O zaman ne yapacağız?
Böyle bir kuşkuyu bir dayanağı olmadan gelişi güzel dillendirmek hoyratça ve hiç de adil olmayabilir.
Ama oy farkının binde 1,5’lara kadar düştüğünü hesaba katacak olursak, bir kısmına yeniden bakıldığında binlerle ifade edilen oy değişimlerinin yaşandığı görülmüşse eğer, bir ömür boyu akılları kemirmesi muhtemel bir seçeneğe yönelmektense, o kuşkuları giderecek adımları atmak daha doğru olacaktır.
BÜTÜN OYLAR YENİDEN SAYILIRSA BİR OY İKİ OY EDECEK
İstanbul’da bütün oyların yeniden sayılması demek, geçersiz sayılan oylardan farklı olarak bir oyun iki etmesi gibi bir anlam da taşıyacak.
Şöyle ki;
Öyle bir durumda orada bir partiye yanlışlıkla verilen oyların diğer partiye sayılması söz konusu olacak demektir.
Yani yanlış yere giden bir oy, doğru adresine döndüğünde aradaki fark ikişer ikişer değişecek.
Dün, Ak Parti’nin Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul’un bütün ilçelerinde oyların yeniden sayılması için başvuruda bulunacaklarını açıkladı.
“İlçe seçim kurullarına ‘tüm oyları sayın’ dedik. Daha ilk akşamdan başlayarak bu ‘İstanbul seçimlerinde şaibe var’ demiştim. Bunu kaldırmak için hukuki yollara başvuruyoruz” dedi.
ABD’DEKİ UYGULAMA SEÇİM KANUNUNA EKLENSE TARTIŞMALAR DA BİTEBİLİR
Bu meseleler gündeme gelip, odaklanma bu alanlara kayınca ‘Acaba yeni bir şey yapılabilir mi’ biçiminde sorular da akla geliyor.
Öğrendik ki, ABD’de uygulanan şöyle bir yöntem varmış.
İki parti ya da aday arasındaki oy farkı yüzde 1’in altında ise, bütün oyların yeniden sayılmasına karar veriliyor.
Türkiye için, mevcut seçim kanununda yapılacak böyle bir düzenleme, fotofiniş ile sonuçlanan seçim sonuçları için soru işaretleri ya da tartışmaları bitirecek bir katkı sunabilir.
Bu tabii bundan sonraki seçimler için geçerli olabilir.
Şu an için önümüzde kocaman bir ‘İstanbul bilinmezi’ var ve bu düğümü çözmenin, akıllarda soru işareti bırakmamanın en iyi yolu oyların yeniden sayılması olabilir.
31 MART BİR ‘GÜVENSİZLİK’ OYLAMASI OLARAK OKUNABİLİR Mİ?
Geçtik bir başka konuya.
31 Mart seçimlerinin İstanbul tartışmaları nedeniyle gölgede bıraktığı önemli bir soru var.
Seçim sonuçlarının kazananlarını, kaybedenlerini belediyelerde elde edilen başarılar/kayıplar üzerinden mi değerlendireceğiz, yoksa alınan toplam oylar üzerinden mi?
MHP Meclis Grup Başkanvekili Erkan Akçay, bu soruya mantıklı bulduğum bir yanıt verdi:
“Sonuçta belediyeler bazen bir oyla bile kaybedilebiliyor. Bu nedenle seçim sonuçlarının ülkeyi yönetenlere dönük ‘güven/güvensizlik’ mesajlarını okumak için verilen toplam oylara bakmak gerekir.”
Bu görüşü örneğin İstanbul’un henüz ‘Sonuçlanmayan sonuçlarına’vurduğumuzda, şu anki haliyle binde ikinin bile altına düşmüş bir farktan söz ediyoruz.
YSK patronajında süreç tamamlandığında ne olduğunu göreceğiz.
Ama şu anki verileri dikkate aldığımızda dahi, İstanbul’da Binali Yıldırım’a verilen oylardan ülke yönetimine dönük bir ‘Güvensizlik’ sonucu çıkarmak mümkün görünmüyor.
Günün sonunda İstanbul eğer CHP’nin elinde kalırsa, Ak Parti açısından yerel seçimlerin en büyük kaybı bu olacak.
Ama MHP ile birlikte alınan toplam oyların bundan önceki seçimlerde oluşan çıtanın da üstünde çıkması, yürütmenin başında olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ülkenin temel meseleleriyle ilgili politika ve uygulamalarında ‘Arkasına bakmadan’ hareket edebilmesine imkan sağlayacak.
Bu ince dengeyi gözetmeden zafer, hezimet gibi kavramları kullanmak, 31 Mart’ı hiç de iyi okuyamamak anlamına gelir.
YENİ ŞAFAK GAZETESİ-Haber7
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.