İSLAMDA İŞ AHLAKI
Ali Kara
17 Ocak 2023 Salı 12:34
Dinimizin iş ve ticaret ahlakı, doğruluk ve dürüstlük üzerine kurulmuştur. Müslüman, haram ve helale karşı duyarlı olan kimse demektir. Yani kazanç için her yol mubah değildir. Onun için Ayet-i kerimede:
“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” Denilmiştir. (Necim Suresi 53?39)
Bir ibadeti yapmak için onun farz vacip ve sünnetlerini bilmek zorunda olduğumuz gibi, yapacağımız iş konusundaki dinimizin ahlak kurallarını da bilmek zorundayız.
Aldatma, hile yapma, yalan söyleme ve rüşvet alıp verme hususlarından uzak olarak, haram ve helale dikkat etmek üzere kurulmuş bir iş hayatı, kişiyi dünya ve ahirette mutlu edecektir. Bundan dolayı, alın terine saygı önemli olduğu için, Efendimiz(s.a.v.),
"İşçiye ücretini, teri kurumadan önce veriniz." Buyurmaktadır. (İbn-i mace)
İş sahasında, bir tarafta kolay yoldan zengin olmak isteyenler, diğer tarafta bir helal lokma uğruna alın teri dökenler vardır.
Sevgili peygamberimizin, satılık bir buğdanın, yaş tarafını altına, kuru tarafını da üstüne getiren çiftçiye “Bizi aldatan bizden değildir.” Buyurduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız.( Kütübi Sitte trc 16/124)
İş hayatında ahlak, hakkı sahibine teslim etmekle mümkündür. Menfaatleri kendine yönlendiren insan, iş hayatında ahlaklı ve adil olamaz.
Tutum ve davranışlarında hak ve adalete riayet etmeyen insanın dindarlığından söz etmekte son derece zordur. Çünkü Kuran-ı Kerim, Gayr-ı Müslim kişilerin dahi haklarına saygı göstermeyi emretmektedir.
Yüce Rabbimiz kendisine karşı işlenmiş hataları belki affeder ama, bir insanın diğer insana karşı yaptığı haksızlıkları asla affetmez. Onun için, işçi işveren ilişkilerinde kul hakkı düşüncesi, ön plana alınmalıdır.
Yaratılış itibariyle insanlar birbirine eşit değildir. Kimi zayıf kimi kuvvetli; kimi sağlıklı, kimi sakattır. Kiminin imkânı geniş, kiminki dardır. Ama hak kavramının olduğu yerde insanların hepsi birbirine eşittir. Bu durumu izah buyuran ayet-i kerimede:
"Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır." Buyrulmaktadır.( Zuhruf Suresi 43/32)
Müslümanlar arasında hak ve adaleti tevzi etmek büyük bir görevdir. Bundan dolayı, İslam kardeşliğinin gerçekleşmesi için insanların alışverişlerinde adil davranmaları gerekir.
İşçi ücreti tespit edilirken, işçinin bakmakla yükümlü olduğu kimselerin barınma, yeme-içme, giyim-kuşam ve eğitim gibi temel ihtiyaçları da göz önünde bulundurulmalıdır.
Çocuklarının nafakasını temin etmek üzere yapılan çalışma, dinimizde kutsal sayıldığı gibi, helal haram çizgisinin gözetilmediği, haksızlık ve aldatma üzerine kurulmuş bir iş hayatı da yasaklanmıştır. İslam, işverenin işçisine karşı bir baba şefkatiyle davranmasını isterken, işçinin de iş yerini baba malı gibi korumasını emretmektedir. Bu düşüncelerle hareket edilen bir iş yerinde, asla kavgaya rastlanmaz.
Çalışmasına haram karıştıran bir kimsenin durumunu Efendimiz şöyle izah buyurmuştur.
“Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapar da saçı başı dağınık toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gökyüzüne açar ve “Ya Rabbi yâ Rabbi” diyerek dua eder. Hâlbuki onun yediği haram, içtiği haram, gıdası haramdır. Böyle birinin duası nasıl kabul edilir.” Buyurmuştur. (Müslim zekat)
Çocuklarımıza yedireceğimiz her haram lokmanın bizi kavuracak bir ateş topu olduğunu unutmamalıyız.
“Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay haline!”
Ayetini de kendimize düstur edinmeliyiz. (Mutaffifin Suresi 83/1)
Helal rızıkla beslenen insanlardan, Yüce Rabbimiz memnun olacaktır.
Çocuklarının rızkını temin etmek için kazma- kürekle çalışan Muaz’ın nasırlı ellerini gören Efendimiz, onu tebrik etmiş, ve “Bu eli cehennem yakmaz” buyurmuştur.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.