İNSANIN BÜYÜKLÜĞÜ YAPTIKLARINDAN GELİR
Coşkun Otluoğlu
31 Mayıs 2017 Çarşamba 14:18
Öğretmen, teneffüs bitiminde sınıfa giren öğrencisindeki değişimi fark eder. 3. Sınıf çocuğunun saçlarını okşar ve hasta olup olmadığını çocuğa sorar. Çocuk, bir şeyi olmadığını öğretmenine söyler. Ancak öğretmenin dikkatinden kaçmayacak bir ayrıntı vardır: “Çocuğun yüzünde bir solgunluk ifadesi.”
Öğretmenin içine kurt düşmüştür bir kere; akşam öğrencilerini evlerine yolcu ederken üşenmez ve saçlarını okşadığı öğrencinin annesini telefonla arar: “Çocuğunuzda bir değişim var, ben bunu anlayamadım. Lütfen, bir hastaneye götürseniz.” diye ricada bulunur.
Anne, çocuğu hastaneye götürür. Yapılan muayenede çocuğun kasığında bir yırtılma görülür ve iç kanama olduğu teşhisi konulur. Çocuk hemen ameliyata alınır. Çocuğun kasığındaki yırtılmanın sebebi, teneffüste sırasına geçerken, sırasının keskin köşesine çarpmış olmasıdır. Ancak çocuk bu yırtılmadan ve acıdan etkilenmemiş ve rahatsızlığını fark etmemiştir. Öğretmen, öğrencisindeki bu değişimi gözlemlememiş olsaydı ve çocuğun annesini telefonla aramasaydı o gün çocuk iç kanama sebebiyle belki de vefat etmiş olacaktı. Dikkatli bir gözlem ve hassas bir tutum ile öğretmen bir çocuğun hayata tutunmasına vesile olmuştur.
Mutfakta yemeğini yapmakta olan anne, o anda kendisine soru sormak üzere gelen çocuğuna yüzde yetmiş olarak iletişim bakımından kapalıdır. Odaklanılmış bir işten kaynaklanan diğer işe karşı algıların kapalı olması bütün meslek alanları için geçerlidir.
Hastasını muayene eden hekim, o esnada hastasının sorduğu soruları ya duymaz ya da duymazdan gelir. Çoğu kez açıklayıcı cevaplar vermeden hastasına reçetesini yazarak diğer hastayı muayene etmek ister.
Masa başındaki memur, kendisine dışarıdan selam veren vatandaşa gözlerini bilgisayardan ayırmadan cevap verir. Her gün sınıfında öğrencisinin yüzüne aşina olan öğretmen, o yüzdeki değişen manaları çoğu kez kaçırır.
İşlerin stresinden, günün koşuşturmasından, telaştan; trafikte öyle, iş yerinde öyle ve hatta evlerimizde de öyledir.
Andre Gide: “Hayat gerçekleşerek hareketsizleşir, bir biçim alarak ölür.” sözünü tam da bu manada söylemiş gibidir. Yapılan şeyler her gün bir öncekinin aynısıymış gibi sıradanlaşırsa gerçekleşen şeyler hareketsizmiş gibidir. Yaşayanlara karşı duyarsız ve ölmüş olanlara karşı olan ilgi de sanırım buradan kaynaklanır. Dünyayı değiştirmek için hareketsizleşmiş ve ölmekte olan bu duyarsızlığı değiştirmek gerekir.
Çoğu kez görülmesi gereken gözden kaçar, yaşanması gerekenler ihmal edilir. Oysa duyarlı bir tavır çoğu kez dünyayı değiştirir. Öğrencisindeki değişimi fark eden öğretmen, onun elinden tutmuş olur. Yüreğe dokunan hareketler, kişiyi büyük yapar. “Aynası iştir kişinin lafına bakılmaz.” bu yüzden söylenmiştir. Büyük iş yapmaya gerek yoktur. Her iş kendine göre zaten büyüktür. Önemli olan kendi işimizi en güzel biçimiyle yapmaktır.
İnsanın büyüklüğü yaptıklarından gelir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.