İNCE KIRMIZI ÇİZGİ

Canım ülkemde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, iki yazı arasında yazacak bir sürü şey birikiyor. Fikirlerimizi doğru ifade edebilmek için neredeyse her gün yazı yazmak gerekiyor. Son yazımdan sonra uzmanlık alanım Eğitim dışında yazı yazmayayım dedim ama mevcut gelişmeler karşısında vatanını seven bir birey olarak sessiz kalamadım.

Türkiye gündeminin ilk sırasında yer alan Başkanlık tartışmalarında Ak Parti-MHP bir tarafta, CHP- HDP- Saadet Partisi- Vatan Partisi diğer tarafta yer aldı. Neden evet dediğimi saatlerce anlatabilirim ama isterseniz hayır diyenleri konuşalım. Çünkü onlar dikta rejiminde yaşadığımızı iddia ederek, basın özgürlüğü olmadığını dile getiriyorlar ya(!) biz de biraz onların yazdıklarını dile getirelim.

21 Ocak Cumartesi günü, yer Kadıköy İskele Meydanı. CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı “Başkanlığa Hayır” mitingi düzenliyor. Buraya kadar her şey normal. CHP demokratik hakkını kullanıyor, bundan sonrasını  Vatan Partisi Kadıköy İlçe Başkanı Osman Erbil’in 24.1.2017 tarihli Aydınlık Gazetesindeki yazısından dinleyelim.” ADD, CKD, ÇYDD den oluşan Kadıköy Cumhuriyet Birliği Platformu bir gün önce CHP Kadıköy ilçe örgütüne “Ayrı eylemler yapmayalım. Gelin Türk bayrağı altında ortak bir açıklama yapalım” önerisini yaptı. Yanıt yıldırım hızıyla geldi. CHP: “Biz hiçbir bayrak (Türk Bayrağı da dahil) taşımadan bir eylem yapacağız. Gelecekseniz bayraksız gelin.” Dedi. HDP Kadıköy İlçe Örgütü Facebook sayfasındaki paylaşım çarpıcı. CHP eylemine son iki saat kalana kadar HDP eyleme çağrı yapmış. Hem de CHP Kadıköy’ün aynı grafik tasarımıyla.

CHP’nin basın açıklamasındaki mesajlar dikiliyor: “Bu iktidarda işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, terör, kaos ortamı tüm ülkeyi sardı. Tutuklu gazeteciler, akademisyenler, milletvekilleri ve kayyumlarla ülke açık bir cezaevi konumunda.” Soruyoruz: HDP-PKK’lı milletvekilleri dışında cezaevinde olan milletvekili var mı?... demek ki CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı gazeteci kılıklı PKK’lı ve FETÖ’cülerin cezaevinde olmasından rahatsızlık duyuyor. Bu açıklamanın neresinde milleti birleştirme mesajı var? HDP-PKK-FETÖ savunuculuğunda mı hayır oyları yüzde 51’e çıkacak? Eyleme katılan CHP’li dostlarımızdan bu sorulara yanıt bekleyince bilmem çok şey mi istemiş oluruz?”

CHP ve HDP ile ilgili fazla bir şey söylemeyeceğim. Gerekeni Vatan Partisi yetkilisi gayet net söylemiş. Ulusalcı çizgide bulunan Vatan Partisinin de Hayır demesini garipsemedim. Ancak Saadet Partisinin Hayır’ını anlamış değilim.

Saadet Partisi’nin toplumdaki ve Ak Parti tabanındaki karşılığının aldığı oyun çok ötesinde olduğu gerçeği inkâr edilemez. 1973’te MSP’nin Seçim Beyannamesinde başkanlık sistemini desteklemiş olması milli görüşün çizgisini aslında net ortaya koymuştur. İstesek de istemesek de bir kutuplaşma bizi beklemektedir. 15 Temmuz darbesini organize eden Batının, ekonomi üzerindeki oyunlarından kutuplaşmayı yelpazeleyeceğini tahmin etmemiz zor olmaz herhalde. Tarafsız kalabilirsiniz ama çizginin karşı tarafında yer almayı kesinlikle doğru bulmuyorum.

Ekonomi üzerindeki oyunlardan bahsetmişken, darbe girişimi ile etkileyemedikleri ekonomiyi Türkiye'nin notunu düşürerek etkilemeye çalışıyorlar. Ben ekonomist değilim ama Rusya gibi, Brezilya gibi, Arjantin gibi emsallere göre mali disiplin ve finansal sistem açısından daha iyi durumdayken, Çanakkale köprüsünün yapımı için dünyanın dört bir tarafından 25 talip çıkıyorken, Dolar- Euro üzerindeki oyunları ve kredilendirme kuruluşlarının not indirimini şüpheli buluyorum. Kredi kuruluşları için not değerlendirmesi yaparken öncelik, borçlara yönelik ödeme kabiliyetini sınamaktır. Karneye benzetirsek bir öğrenci için en zor dersler nasıl Fizik, Kimya, Matematik ise ülkeler içinde Bütçe Disiplini, Kamu Borcu ve Büyüme bir arada geliştirilmesi en güç konulardır. Türkiye bu üç konuda da G-20'nin en iyi dört ülkesinden biri konumunda. Beden, Müzik Ve Resimde bazı sorunlar olduğu doğru ama şu an 15 Temmuz darbesinden bile kötü bir durumda mıyız ki notumuz düşürülüyor.

Son olarak, Küresel oyun Türkiye'ye tuzak kuruyor dediğimizde komplo teorisi diyenlerin gelişmeleri artık MİLLİ- MANEVİ duygularla ve sorumlulukla incelemesinin vakti gelmedi mi?