24 Kasım 2024
  • İstanbul5°C
  • Ankara2°C

İMKÂNSIZ DİYE BİR ŞEY YOKTUR

Ali Yalçın

Düşünceli ve fedakâr bir avuç insanın tüm dünyayı değiştireceğinden hiç bir zaman şüphe etme (Margaret Mead)

 

Dünyada yapılmaya değer şeylerin çoğu aslında yapılmadan önce imkânsız olarak ilan edilmiştir. Hâlbuki reklam sloganında da olduğu gibi “İmpossible is nothing”/imkânsız diye bir şey yoktur.

Farkında değiliz belki ama çoğu insan, işin başarılmasının imkânsız olduğunu bilmedikleri için başarmışlardır. Önemli olan, bir şeyin imkân dahilinde olup olmadığı değil, başarmak için nedenlerimizin olup olmadığıdır. Eğer yeteri kadar nedenimiz varsa, başarmamak için neden yoktur.

Sorunların çözümü için örgütlü olmanın kaçınılmaz olduğu bir dünyada emek, ekmek adına yola çıkanlar yoldan çıkarıyor; darbelerle tahkim edilen antidemokratik uygulamalar ve katmerleşen vesayet ise çileden çıkarıyorsa, çileye talip olmak kaçınılmaz demektir. “Soyundum çileye dönmemesine/Bilendim ışıktan gözyaşlarıyla” dizeleriyle Umut Gazeli şiirine giriş yapan Mehmet Akif İnan ve arkadaşları 1992’de yola revan olmuşlardı.

“Bu iş size göre değil”, “İnanmışsınız ama bir çiçekle bahar olmaz” diyenlere Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın “Her bahar bir çiçekle başlar” cevabını verdiği gibi, “Ölüm bir tohumsa kefen zarında/Gün olur fışkırır bir orman olur” diyenler başardı. En uzun yolculukların ilk adımla başladığı bilinciyle ilk adımı atmak ve gelecek kuşaklar için köprü olmayı kabullenmekti yapılması gereken. Arif Nihat Asya’nın dediği gibi,“İçimizden biri köprü olmaya razı olmazsa, kıyamete kadar bu suyun kıyılarını bekleriz” diyerek mevcut durumu kabul etmemek, “menzil, yolun kendisidir” deyip virabismillah demek...

22 yıl geride kaldı. Dün,“Acılar umudu buldurur bize” diyerek yola çıkanlara sendikacılığı yakıştıramayanlar; bugün, 280 bine ulaşan Eğitim-Bir-Sen öyküsü karşısında birbirlerini yatıştırıyorlar.

Eğitim-Bir-Sen’e bir kişinin üye olmasına tahammülü olmayanların makasın 50 bini bulmasıyla takatlerinin kalmadığı tarihi günleri yaşıyoruz.

Destansı yaşayarak eser bırakan ve “Sahipsiz kalırsa bu öksüz yapı/Onu sürdürmeyen çırak utansın” diyerek başarı öyküsünü destanlaştıranlardan Allah binlerce kez razı olsun diyorum. Genel Başkanımız Ahmet Gündoğdu’nun ‘şeytan taşlamak’ olarak kodladığı dalgaları kırma mücadelesi de, zirveden yukarılara yolculuk da kolay olmadı.

Yükü bölüşen ve birbirleriyle yarışanların azmi ve heyecanı adeta parmak ısırttı. Bir şube bir ayda bini aşkın üye yapıyorsa,birçok şube ‘ileriye, daha ileriye’ diyerek her ay en fazla üye yapan il olmayı gelenek haline getiriyorsa, tüm şubeler ilinde yetkili olmayı sıradan görüyorsa, bu teşkilatı motive eden şey, kuru bir sevda olamaz. Bu emek ve ekmek, özlük ve özgürlük mücadelesi, bu bir medeniyet kavgasıdır.İnsan yaşayışını kolaylaştıran, hayatı başarılarla süsleyen ise bağlanılan yüksek ideallerdir.

Şeytan taşlayıp, dalga kıranlar, kendinden sonra gelenlere ve dalga kuranlara zemin hazırlarlar. Vesayeti ifşa etmek için yola çıkanlar, örgütlü olmanın bereketiyle tarihi başarılara imza atarak prangaları kırmayı da, tarihe geçmeyi de başardılar.Tarihe geçmek tarihi sorunları çözmekle olur. YÖK eski Başkanı Yusuf Ziya Özcan, “Özellikle katsayı ve başörtüsü konusunda, gerçekten kırılma noktalarının yaşandığı anlarda sendikayı her zaman yanımızda bulduk ve desteklerini hiç esirgemediler. Bundan dolayı teşekkür ediyorum” demişse, ülkenin Başbakan’ı, sendikanın programında “İmam hatiplerin kapılarındaki kilitleri birlikte açtık, 4+4+4 uygulamasını birlikte getirdik, üniversitelerde başörtüsü yasağı sorununa birlikte son verdik, kamuda başörtüsüne birlikte serbestlik sağladık, düz liselerde Kur’an-ı Kerim ve Siyer-i Nebi derslerini birlikte müfredata koyduk. Anayasa halk oylamasından Çözüm Süreci’ne, ekonomiyi büyütmekten aktif dış politikaya kadar her alanda sizlerle beraber yürüdük. Mısır’da demokrasiyi birlikte savunduk. Esma yavrumuz için, Esma gibi şehitler için birlikte gözyaşı döktük. Suriye meselesini, Filistin davasını birlikte omuzladık. Myanmar’dan Somali’ye kadar mazlumlara birlikte el uzattık. Afganistan’dan Sırbistan’a kadar ihtiyaç sahiplerine birlikte ulaştık” diyerek, “Çok sorunu geride bıraktık, inşallah daha çok sorunu birlikte geride bırakacağız” diyorsa, fazla söze gerek yoktur sanırım. Sorunları çözerek güçlenen sendikanın başarısı bizzat Başbakan’ın ağzından tarihe kayıt düşülmüştür.

Şimdi yeni bir yolculuğun eşindeyiz. Soylu mücadele, merkezinde insan olan, değer olan, özlük ve özgürlük olan bir medeniyet için dalga kurmayı da başaracak; iyi ve güzel olanı, kelebek etkisiyle yayacaktır, tıpkı 1400 yıl önce bir çiçekle başlayan baharın insanlığı kucakladığı gibi.

Hayatta hayal olanları, hayalini kuranlar başarmışlardır. Eğitim-Bir-Sen, özgün bir başarı öyküsüdür ve “İmpossible is nothing” diyerek herşeyin imkân dâhilinde olduğunu göstermiştir.

280 bin kere teşekkürler.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.