21 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara17°C

İMAR BARIŞI

Osman Demir

10 Nisan 2019 Çarşamba 15:08

2018 de çıkartılan ve halen müracaatları devam eden İMAR BARIŞI , İmar kanununa eklenen geçici bir maddedir. Daha önceleri de müteaddit defalar İMAR AFFI ÇIKARTILMIŞTIR. En son 1988 de çıkartılmıştı.
Aslında İMAR AFFI BİR SONUÇTUR. Esas olan imar affına duyulan ihtiyaç, yada ihtiyaç duyulmamasıdır. İdeal olan, doğru olan budur.
         Ülkemizde planlı programlı bir şehirleşme ve yapılaşma olmamıştır.1970 ler de köylerden kentlere çok hızlı bir göç hareketi başladı ve 1980 ler e kadar hızla devam etti. Ne kentlerimiz, imar planı olarak nede planlı arsa üretimi olarak buna hazır değildi. Bu hızlı göçe de karşılık veremedi. Kente akrabasının göç edenler, belli bölgelerde kaçak gecekondular yaptılar, ucuz ve kolay yoldan barınma ihtiyacını kendilerince giderdiler. Belediyeler siyasi ve ekonomik nedenlerden bu imarsız ve kaçak yapılaşmaya yol verdiler. Yıllar içinde  biriken bu kaçak yapılar için  bir çözüm ihtiyacı ortaya çıktı. Çünkü bunlara elektrik veriliyor, su veriliyor, yol vb altyapı hizmetleri götürülüyordu. Bunun için en kolay yol İMAR AFFI çıkartılmasıdır.
           En son 1988 de çıkartılan affın ardından 30 yıl geçti. Bu zaman zarfında da birçok imara aykırı yapı yapıldı. 1999 İstanbul depreminden sonra YAPI DENETİMİ kanunu çıkartıldı, ve inşaatlar yapım aşamasında  çok ciddi şekilde kontrole tabi tutuldu, ve yapılara çok ciddi bir disiplin geldi. Bunun için 2000 den sonra kaçak yapı yok denecek kadar az, ruhsata aykırı yapıda aynı şekilde çok az yapılabilmiştir. Ama daha çok 1988 -2000 arası ruhsata aykırı ve büyütülmüş yapılar vardır. Bunların sayısı hiç azımsanmayacak kadardır.
Kimisi, 10 larca daire olmasına rağmen, halen arsadan hisseli tapudur, ama yerinde ve uygulamada 10 larca aile oturmakta hatta emlak vergilerini de konut olarak vermektedirler. Bu bir fiili durumdur. Bir çok apartman, belli bir kata kadar ruhsatlı iken, 2 kat, 3 kat fazla yapılmış, yada yatayda büyütülmüştür. Yani projesi 60 ar m2 den çift daire 120 m2 iken, 240 m2 yapılmıştır. Bodrum katlar kullanıma katılmış, çatı katlarında dubleks ilaveler yapılmıştır.
       Bu gerçek ve aykırı durum ortada iken ve bunuda belediye, devlet vs herkes bilirken, bir nevi bilmiyor görmüyor gibi davranıyor..
Burada yapılacak 3 çeşit iş var; 1- mevcüt durum böyle devam eder . Ki bu sağlıklı değildir. 2- Bu yapılar için yıkım kararı çıkartır ve yıkarsın. BU HİÇ BİR ZAMAN MÜMKÜN DEĞİL. BUKADAR ÇOK SAYIDA EVİ HİÇ KİMSE SAHİPLERİNİN BAŞINA YIKAMAZ, BUNU GÖZE ALAMAZ.
3- Bu yapılara bir çözüm bulunup bunların sisteme dahil edilmesi, bu şekilde vatandaşın sorununun çözülmesi. Çünkü bu yapılar elektrik su ve doğalgaz bağlatamıyorlar.
İşte bu 3. yol tercih edildi, eskilerden biraz daha farklı olarak imar barışı yasası çıkartıldı. Özetle devlet dedi ki, mevcut durumunu bana beyan et, bunun bedelini öde, bende bu yapıya, YAPI KAYIT BELGESİ VEREREK RESMİ KAYIT ALTINA ALAYIM. Bunun için proje çizilmesini ve binanın sağlamlığını kontrol içinde hiç bir şey istemedi. Çok kolay, yalın ve pratik bir şekilde çözüme kavuşturdu. Binanın sağlamlığı sorumluluğu vs tamamen  sahibinin üzerinde ve sorumluluğunda. Şu istenebilirdi, teknik olarak binanın sağlamlığını ölçen çalışmalar istenebilirdi. Bu şekilde sağlam olan binalar bu hakka kavuşurdu. Ama peşinen söyleyeyim ki çok az sayıdıda yapı bunu sağlayabilirdi. Belki %10, belik %20.. Geriye kalan asla bu standardı sağlamadığı için yararlanamazdı. Daha doğrumu , daha iyimi orası tartışılabilir. Ama mevcut kaçak yada ruhsata aykırı yapılar, için getirilen bu İMAR BARIŞI, DEVLETİN MEVCÜT FİİLİ DURUMU GÖRMEZDEN GELMESİNDEN VAZ GEÇMESİ VE BU DURUMU GÖRMESİ,GÖRDÜM DEMESİDİR. Sorunu ele alıp bir şekilde çözmesidir. Sağlam olmayan binalara, YAPI KAYIT BELGESİ, verilmesinin mahsuru yok değil. Ama vatandaş zaten bu sorunlu ,sağlam olmayan mahsurlu yapılarda oturmaya devam ediyor. Yapılırken sorunlu ve yanlış olan bir şeyi, hiç sorunsuz, problemsiz şekilde çözüme kavuşturmakta mümkün olmuyor. Burada iş de sorumlulukta yapı sahiplerine düşüyor. Binanın çok basit olan statik analizini yaptırarak, belki mevcut üst kriterleri sağlayamasa da en azından bina çok kötü ise İmar barışına başvurmaktansa, yapının güçlendirilmesine, yada  kendi canlarını ve sağlıklarını düşünerek  yeniden yapım halinde ''bana mevcut kadar daire düşer mi?'' endişesini taşımadan yıktırılmasını sağlamaları gerekir.