İLKSAN’I İYİ YÖNETMEK
Talat Yavuz
24 Şubat 2021 Çarşamba 12:56
1999 yılı, 17 Ağustos gecesi, Körfez depremi olmuş, dönemin Kızılay’ı adeta enkazın altında kalmıştı. Depremde evini, eşini, işini, umudu dâhil her şeyini kaybeden insanlar, özellikle ilk bir hafta boyunca kendilerine uzatılacak bir yardım eli bekliyordu. Kızılay depolarından televizyon ekranlarına yansıyan görüntüler, insanlarımızı bir kez daha yıkmıştı. Çürümüş konserveler, küflenmiş battaniyeler, son kullanma tarihi geçmiş gıdalar bir yana, ortada organizasyon denecek en küçük bir çalışma yoktu.
1994 öncesi, kış aylarında İstanbul’a yolumuz düştüğünde, bugünkü korona salgını manzaralarını aratmayacak maskeli insan görüntüleriyle karşılaşırdık. Çöplükler patlar, insanlar ölürdü. Sular akmaz, çöpler toplanmaz, trafik işkenceye dönüşürdü. Hakeza hafızalara kazınmış, komedilere esin kaynağı olmuş sergilenen çile tabloları vardı.
PKK terörü, kırk yıldır canımızı yakıyor, insanımızı katlediyor, kaynaklarımızı tüketiyor. Terhis olan otuz üç askerimiz, eve dönüş yolunda şehit edildiğinde, beraberinde onları koruyacak bir tane silahlı araç bulundurmak kimsenin aklına gelmemişti. Öğretmenlerimizin evlerinden, okullarından alınıp şehit edildiği günler nasıl da canımız yanardı. Sınır ötesinden gelen teröristler, istediği karakolu basar, roketlerle onlarca askerlerimizi şehit ederdi.
Şimdilerde Kızılay, sadece yurt içi değil yurtdışındaki felaket bölgelerine bile bütün donanımı ile anında yetişiyor. İBB’yi, Ümraniye çöplüğünün enkazından alıp bir dünya markası yapan kadronun, sınır nöbetine gönderdiği kahramanlarımız, sınırda bir tehlike sezdiğinde, taksi çağırır gibi F16 çağırabiliyor bugün. İHA ve SİHA teknolojisi, biz yaşarken tarihin seyrini değiştiriyor.
Yönetimde başarılı olmak, bir zihniyet meselesidir. Günümüzde, özellikle son bir hafta içinde, ortaya koyacak bir başarı hikâyesi olmayanlar, sadece polemik üretiyorlar. Buradan gelelim eski Kızılay, eski İBB gibi yönetilmeye devam eden İLKSAN’a ve bir hikâye ile başlayalım isterseniz.
Baba ile oğlu uyuyorlarmış. Yan odadan gelen tıkırtılar üzerine, baba, oğluna, ‘git bak bakalım’ demiş...
Oğlu gitmiş. Ses seda çıkmayınca baba seslenmiş;
-Oğlum ne oldu?
-Baba bir hırsız tuttum.
-Tut kolundan getir.
-Gelmiyor.
-Bırak gitsin.
-Gitmiyor.
-Sen gel oğlum.
-Gelemiyorum.
-Niye gelemiyorsun?
-Ben onu bırakıyorum o beni bırakmıyor.
İLKSAN, tıpkı bu hikâyede olduğu gibi. Kapatalım, olmaz; isteyen üye olsun, mecburiyet olmasın, olmaz; faizle küçültmeyelim, yatırımla büyütelim, olmaz; bilimsel, şeffaf ve doğru yönetelim, olmaz, biz ne yaparsak onunla yetineceksiniz. Siz kimsiniz, nereyi başarılı yönettiniz? Cevap, polemik…
Mevcut şartlarda İLKSAN’ı doğru yönetmekten başka çare kalmamıştır. Raporumuzdan da anlaşıldığı gibi İLKSAN doğru ve şeffaf yönetilmemektedir. Üyeden her ay kesilen sıcak parayı (93.00 TL) ve faiz gelirini (yıllık gelirin % 98,50), hesaplar arası aktarmak bir yönetim becerisi değil, basit bir yazılım işidir. Yüzlerce kişi, bürolar ve masraflarla yaptığınız işi, orta düzey bir yazılımcı çok rahat yapacaktır.
Doğru yönetilen şeffaf bir kurum, bir yıl boyunca yaptığı başarılı(!) çalışmalara ait faaliyet raporunu, neden bütün kamuoyuna açmaz da sadece şifre ile girebilen üyelerine açar? Faaliyet raporu üst düzey hassas konular mı içeriyor? Polis Yardım Sandığı, faaliyet raporunu herkese açmış halbuki.
Bugün ülkemizde, bütün kesimler el birliği ile bir yanlışı düzeltmemiz gerekiyor. Kamuoyu, olumlu ya da olumsuz, hak edene hakkını vermelidir. Eğitimde, siyasette, terörle mücadelede vs. çalışan, üreten, başaran ve ortaya bir eser koyanlarla; sosyal medya algı operasyonlarıyla, kızarak önüne gelene saldıran, düşmana bile söylenmeyecek lafları en hassas dönemde söyleyenleri ayırabilmek, artık hayati öneme sahip oldu.
İLKSAN’I, mevcut haliyle bir zamanların Kızılay’ı, İBB’si ve terörle mücadelede dökülen siyasi kadroları pozisyonundan kurtararak; eleştirilerden gereken dersi çıkaracağına, her eleştiriye laf yetiştirmeye çalışanlara bu gerçeği göstermek zaruret haline gelmiştir.
Üyenin yetkisinden kaçırarak sergiledikleri Genel Kurul tiyatrosundan sonra şimdi yetki İLKSAN üyelerindedir. Panik yapmayınız efendim, siz kaybedeceksiniz belki, ancak İLKSAN üyeleri kazanacaktır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Duyuru Gazetesi