21 Kasım 2024
  • İstanbul14°C
  • Ankara17°C

HATAY GÜNLÜĞÜM ‘’NARLICA’’

Sebahat ÇAKIR

20 Şubat 2023 Pazartesi 19:28

Bizleri derinden sarsan depremlerin ardından ortalıkta dolaşan yalan-yanlış bilgi sirkülasyonu acımızı daha da derinleşmesine neden olmakta. Bu yazıyı kaleme almak benim için hiç kolay olmasa da bana gelen telefon ve mesajlardaki endişe ve varsayımlar had safhada olduğundan, bu karmaşayı netliğe kavuşturmak açısından zaruri hale geldi. Sahada ve işlemlerin yapıldığı merkezde bulunan biri olarak gözlemlediğim uygulamaları sizlere aktararak halk arasında dolaşan bilgi kirliliğini bir nebze aydınlatmaya çalışacağım.

Öncelikle afet büyük, kayıplarımız oldukça çok, hayatta kalanlara da hayatını kaybedenlere de yetişmek kolay değil. Ben sizlere hayatını kaybedenler ile ilgili bilgiler vereceğim. Bulunduğum yer Hatay ilinin bir ilçesi olan Antakya’nın Narlıca mahallesi mezarlığı. Burası depremden sonra oluşturulan yeni büyük bir kabristan. Hayatların, hayallerin ve umutların gömüldüğü devasa bir mezarlık.

Buraya gelen cenazeler üç ayrı kategoride değerlendiriliyor ve üç ayrı mezarlığa defnediliyor. Ailesinden biri tarafından getirilen Türk vatandaşları, yine ailesinden birinin getirdiği Suriye veya başka yabancı uyruklu vatandaşlar. Bu getirilen cenazelerin önce bilgisayar sistemi üzerinden kayıtları yapılıyor ve numaralandırılıyor. Getiren kişinin yakınlık derecesi ve telefon numarası da kayda geçiyor. Daha sonra cenaze, yıkama işlemi yerine geçecek teyemmüm için, hazır durumda bekleyen hocalarımızın yanına götürülüyor. Erkek cenaze için erkek hocamız, kadın cenaze için kadın hocamız dualar ile teyemmüm işlemini yaparak ölen kişinin yıkanma işlemini tamamlamış oluyor. Şimdi soru şu ‘’Cenazeler neden yıkanmıyor.’’  Depremin olduğu ilk günlerde enkaz altından çıkarılan cenazeler yıkandı, kefenlendi, üzerlerine gülsuyu, kafur ve çörek otu serpilerek defnedildi. (Bu işlem ölen kişiyi bir müddet kabirde haşarat vs.den korumak için yıllardan beri yapılan geleneksel bir uygulama.).  Depremin ilk gününden itibaren hocalarımız ile oluşturduğumuz gruplarımızda bu paylaşımlar bu şekildedir. Ölü sayısının çok olması yıkama ve kefenlemeye yetişilmemesi gibi durum oluşturmamıştır. Kayıplarımız her ne kadar çok olsa da Müslüman kardeşlerimize son görevini yapmak için can atan binlerce hocamız var elhamdülillah. Çünkü ben gönüllü olarak kayıt olduktan sonra dört gün bekledim. İhtiyaç olunca çağrıldım.

Depremin üzerinden bir hafta, on gün geçtikten sonra, malum olduğu üzere her ne kadar havalar soğuk olsa da enkazdan çıkarılan hayatını kaybeden vatandaşlar dejenerasyona uğradığı için yıkanması ve kefenlenmesi, hem onlar açısından hem de bu işlemi yapanlar açısından hijyenik olmamaya başladı. Bildiğiniz gibi dinimiz kolaylık dinidir. Normal hayatta bile suyun bulunmadığı veya suyun kullanılmasının mümkün olmadığı hastalık vs. gibi durumlarda abdest ve gusül yerine teyemmüm yeterli görülmüştür. (Merak edenler teyemmüm bahsine bakabilir.) Bu olağanüstü durumdan kaynaklanan teyemmüm işleminin yapılıyor olması ‘’Cenazeler yıkanmıyor, kefenlenmiyor’’ şeklinde lanse edilmeye çalışılması tamamen cehalettir. Kefen yeterli değil iddiaları tamamen asılsızdır. Zira ben oradayken tırlar dolusu kefen geldi biz onları ihtiyacımız yok diye geri gönderdik. Din İşleri Yüksek kurulunun verdiği fetvaya göre ceset torbaları kefen hükmünde olduğudur. Olması gereken de zaten budur. Dinimiz suda boğulan, yangında ölen, göçük altında kalarak ölenleri hükmi şehit saymıştır. Bu konuya dair hadisi şerifler mevcuttur. (İslam’da şehitlik bahsine bakabilirsiniz.) Şehit olanlar yıkanmaz ve kefenlenmez elbiseleri ile gömülürler. Bu depremdeki kayıplarımız için şehit olduklarını düşünüyor olmamız bizim acımızı hafifleten en büyük tesellimiz değil mi? Ama yine de teyemmüm yapılıp kefen yerine geçen özel hazırlanmış kefen tulumları ile gömülüyorlar.

İster şehit olsun ister depremzede olsun hiçbir Müslüman cenazesi üzerinde kıymetli eşya ve takılar ile gömülmez. O yüzden bütün cenazelerin üzerinde bulunan para ve kıymetli eşyalar çıkartılarak gömülüyor. Böylece daha sonra canavar ruhlu insan diyemeyeceğim çapulcular tarafından oluşabilecek mezar hırsızlığının da önüne geçilmiş olunuyor.

Teyemmüm işlemi tamamlanan cenaze, cenaze namazı için hazırlanıyor. Alanda duyuru yapılıyor abdesti olan kadın-erkek herkes cenaze namazına iştirak ediyor. Cenaze namazları gözyaşları ile kılınıp dualar ediliyor. Hocalarımız hem duygusal hem de bir o kadar metanetli. Hiç tanımadığı, adını bile bilmediği, hatta hiç görmediği biri için orada gözyaşı dökenleri bir görseniz…

 Daha sonra aileleri ile birlikte asker ve korucular tarafından daha önceden kazılmış mezara defnediliyor. Orada DSİ ve Orman İşleri Müdürlüğü çalışanları tarafından kepçelerle gece-gündüz kabir açılıyor. Cenazeler tek tek defnediliyor. Asla toplu gömülme söz konusu değil. Bazı kişiler özellikle anne ve çocuğunun birlikte gömülmesini talep ediyor. Bunun dinen uygun olmadığı güzel bir üslup ile yakınına anlatılarak ikna ediliyor. Bu duruma bizzat Denizli Tavas ilçe müftüsü Metin hocanın ilgilenip ikna ettiğine şahit oldum. Fakat kucağında bebeğine sarılıp, kenetlenmiş olarak vefat eden anneler zorlanarak ayrılmıyor, o anne yavrusu ile birlikte kalıyor. Sosyal medyada dolaşan toplu mezar videoları dezenformasyon oluşturmak için montaj ile hazırlanmış kasıtlı videolar olabilir. Araştırılıp doğruluğu kanıtlanmadan hemen inanıp paylaşmak sakıncalı olabilir.

Bazı cenazeler kargaşadan olsa gerek kurtarma ekibi tarafından torbaya ters koyulmuş olabiliyor. Hocalarımız bunu tespit edip başının olduğu tarafına not yazarak, kıbleye gelecek tarafın yanlış olmasını engelliyor. Defnedilen cenazenin başına daha önceden yontulup hazırlanan tahta yerleştiriliyor. O tahtanın üzerine kayıt esnasında verilen numara yazılıyor aynı numara cenaze yakınının elindeki ölüm raporuna da işleniyor. Böylece mezar taşı yaptırılana kadar olası bir karışıklık engellenmiş oluyor. Bu anlattıklarım işinin uzmanı kalabalık bir ekip ile asla bıkmadan usanmadan ciddi bir hassasiyetle günlerdir durmadan dinlenmeden yapılmaya devam ediyor. Eminim bu çalışma bütün bölgelerde aynı ihtimamla özverili bir şekilde icra ediliyor.

 Cenazeler üç ayrı kategori demiştim. Üçüncü kategoriyi bir sonraki yazımda aktarayım. Belki de en yürek parçalayan bu üçüncü kategori. KİMSESİZLER….

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.