04 Aralık 2024
  • İstanbul8°C
  • Ankara5°C

HASAR TESPİT RAPORU GİTTİKÇE KABARIYOR!

Talat Yavuz

29 Ağustos 2022 Pazartesi 14:02

Her hafta başında bu hafta eğitimle ilgili yazmayayım diye düşünüyorum ancak gelen mailler, mesajlar, telefonlar ve bizim gördüklerimizle bu pek mümkün olmuyor. Sürekli eleştirmekten hoşlanmasam da olup bitene bir ışık tutmak ve tarihe not düşmek adına yine yazıyorum.

Kaygım şudur ki bugün yapılan bazı uygulamalar eğitim sistemimizde kalıcı hasarlar bırakacak. Geçmişte bunun çok örneği yaşandı. Sekiz yıllık kesintisiz eğitim buna en güzel örnektir. 28 Şubat sürecine ait bir uygulamadan bahsettiğimin farkındayım. Amacım bugünü o süreçle kıyaslamak değil sadece işin ciddiyetini anlatabilmektir.

Gelin bugüne başlıklar halinde bakalım:

SINAVLI SİSTEM: Sadece akademik başarıyı ölçen, sıralayan, eleyen, okulları işlevsiz bırakan, aileleri okul dışı çözümlere iten, aile bütçesine yük olan sınavlı sistemi güçlendiren her türlü uygulama kalıcı hasar bırakıyor, bakanlığımız reform yapmayacağız diyerek yola çıktı ve test kitabı dağıtmakla övünüyor.

PROJE VE PROTOKOL OKULLAR: Başlangıçta bir ihtiyaçtan kaynaklanan ve belli kriterleri sağlayan sınırlı sayıdaki okul için düşünülen istisnai uygulama, genel ve keyfi uygulamalarla diğer okulları değersizleştiren bir mekanizmaya dönüştü. Hal böyleyken bu yıl bile seksene yakın lise, gözlerden uzak fen lisesi ve proje okula dönüştürüldü. Protokol okula dönüştürülen meslek liseleri ise hamilerin az bedelle at oynattığı okullar haline geldi, yazık oldu.

ANA SINIFINDAN BAĞIMSIZ ANAOKULU: Okulların bünyesindeki anasınıflarını bağımsız anaokullarına dönüştürmek gibi yapısal değişikliklerin gerekçesi, kâğıt üzerinde istatistikleri tutturmak kadar basit gerekçeler olmamalıydı. Getirdiği iş yüküne ve israf edilen kadrolara rağmen üretilen hizmette herhangi bir değişiklik olmayacağını eğitimden anlayan herkes görüyor.

MESEMLER: Mesleki eğitime ivme kazandıracak önemli bir proje, koyulan afaki hedeflere ulaşabilmek adına, üstleri nezdinde pirim yapmak için zora koşulan alt kadroların çaresizliği ile devlet bütçesini, işyerlerine hoyratça dağıtma projesine dönüştü. Okuldan işyerine öğrenci gönderecektik, verilen hedef kadar öğrenci bulamayınca, işyerinden okula para ve belge vaadi ile işçi kaydı yapmaya başladık.

ŞUBE MÜDÜRLERİ ROTASYONU: Şube müdürü rotasyonu, sahipsizleri cezalandırma uygulamasına dönüştü. Her yıl kargaşa yaşanıyor. Özellikle İstanbul’da kim nereye atandı, sonra nereye görevlendirildi veya neden görevlendirilmedi anlayan varsa beri gelsin. Norm kadro uygulaması kevgire döndü, geçerli mazereti olanlar bile göçebe hayatına mecbur bırakıldı.

76. MADDE ATAMALARI: İstisna idi, genel bir atama biçimine dönüştü. Adalet duygusu yok edildi. Nepotizm, hemşericilik, kayırma, meslek dışından atama ve yükseltme, eşi dostu memnun etme gayreti meslek etiğini yerle bir etti. 76. Madde atamaları, keyfi görevden almalar ve belli belirsiz suçlamalarla birleşti, artan olumsuz etkisi ile uzun yıllar sürecek ve konuşulacak bir döneme şahitlik ediyoruz.

KARİYER SİSTEMİ: Getirilen kariyer sistemi müjde olmaktan çıkarak kör düğüme dönüştü. Cumhurbaşkanımızın imdada çağrılması ile problem çözülmedi ve biz bu kariyer sistemi öğretmene ve eğitim sistemine hiçbir şey kazandırmaz, değiştirilmeli demeye devam edeceğiz.

TYP: Okullara bütçe oluşturmak adına küçük de olsa adım atılıyor. TYP düzenlemesi mutlaka gözden geçirilmeli, amaç okulların ihtiyaçlarını karşılamaksa aynı kişinin aynı okulda kaç yıl kaç ay çalıştığının ne önemi var? Okul müdürleri aynı kişilerle çalışmaya devam etmek istiyor, her defasında yeni çalışanlar bulunamıyor.Okulun ve ilçenin imkânlarına göre daha özenle değerlendirme yapılmalıdır.

KANTİN: Kantin kiraları salgının başından beri her yılın artışı yapılarak güncellenmeli ve komik kiralarla okullar mağdur edilmemelidir. Yeni ekonomik dengeler de bunu gerektiriyor.

KAYIT PARASI: Sayın Bakanın; “Kayıtla bağış arasında bir ilişki yoktur.” özlü sözü basına yansımış olsa da her yıl bütün okul idarelerini zan altında bırakan, işlerini zora sokan, soruşturmalara muhatap olmalarına sebep olan belli okulların bu yıl iyice kontrolden çıktıklarını ben görüyorum, yetkililer de görüyordur umarım. Aslında bu okulların paraya ihtiyacı yok. Sorumsuz birkaç okul idarecisinin, gerçekten yokluk içinde bin bir zorlukla boğuşan binlerce okul idarecisini töhmet altında bırakmaya hakkı yoktur. Kayıt döneminde bağış kabul edilmez genelgesi kirlenmenin kılıfı haline gelmiştir, duyurulur.

Eğitim bir plan ve program çerçevesinde, önceden belirlenmiş paradigmalar doğrultusunda, belirli amaçlar için planlanır ve yönetilir. Yol haritanız yoksa hedefleriniz sisteme zarar veren istatistiklere dönüşür. Eğitimde başarı elde etmek, istatistikleri şişirmenin çok ötesinde bir şeydir.

Bir dönem sonra bir bakan çıkıp; “Çocuklarımızı sınavların olumsuz etkilerinden kurtaracağım, proje ve protokol okulların sayısını kademeli olarak azaltacağım, müstakil binası olmayan anaokullarını tekrar anasınıflarına dönüştüreceğim, MESEM kayıtlarına eğitim değeri olan kriterler getireceğim, şube müdürleri rotasyonunu insaflı bir sisteme kavuşturacağım, 76. Madde ile atama yapmayacak en yakın zamanda sınav duyurusuna çıkacağım, kariyer sistemini sil baştan düzenleyeceğim, güncelliğini kaybetmiş işkence aracına dönüşmüş mevzuatı ayıklayacağım, eğitimi istatistiklerle değil insani değerlerle yöneteceğim…” dese zaten eğitimde reform yapmış olacaktır.

Problemlerimiz çoktu, daha da çoğaldı. Ancak en önemli problemimiz eğitimi eğitimcilerin yönetmemesi, hasbelkader yönetenlerin de eğitimcilere kulak verilmemesidir. İddia ediyorum, eğitimde öğretmenler değil hukukçular, işletmeciler, iktisatçılar, harp akademisi mezunları, mülkiyeliler, ziraatçılar vs. başarısız olmuştur.

Talat YAVUZ

Memur Sen İstanbul İl Başkanı

[email protected]